Kalbinizle ilgili 10 yanlış inanış

Kalp-Gorsel (1)Yaşam koşullarının ağırlaşması, hava kirliliği, düzensiz beslenme, stres, sigara tüketimi, şeker hastalığı ve hareketsiz yaşam gibi faktörler kalp damar hastalıklarının günden güne artmasına neden oluyor. Halk arasında hızla yayılan hatalı ve eksik bilgiler de, yanlış yönlendirmeye sebep olarak hastalıklara davetiye çıkarıyor. 12-19 Nisan Kalp Haftası’nda Memorial Ataşehir Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Azmi Özler, kalp sağlığı konusunda yanlış bilinenler hakkında bilgi verdi. Kalbinizle ilgili 10 yanlış inanış yazısının devamı

Lezzet hareketi sizi ormana davet ediyor

jumping trail runnerİlki 2014 yılında Nişantaşı’nda gerçekleşen GurmeRUN, bu defa lezzet hareketini ormana taşıyor. Sporcular, hem doğada koşuyor, hem de sağlıklı beslenmeye dikkat çekiyor. 24 Mayıs’ta Forestanbul Macera Parkı’nda  sporseverleri buluşturacak GurmeRUN için geri sayım başladı.

Türkiye’de koşu sporu ile sağlıklı beslenmeyi bir araya getirerek bir ilki gerçekleştiren Demak GurmeRUN, sporseverler ve sağlıklı yaşamı benimseyenleri bu yıl ormanda koşmaya davet ediyor. 24 Mayıs’ta Forestanbul Macera Parkı’nda start alacak olan 8 km mesafesindeki GurmeRUN’15 parkurunda koşacak sporcuları, yarış sonrasında da macera dolu aktiviteler bekliyor.

GurmeRUN’15’de yine sağlık, spor, lezzet ve enerji buluşuyor. Tu?rkiye’nin en bu?yu?k orman içi macera ve etkinlik merkezi olan Forestanbul’da koşucular ve sporseverler, önce doğada yarışmanın keyfini çıkartacak. Toprak zemine sahip, az eğimli ve her seviyeden sporcunun büyük bir zevkle tamamlayabileceği bir parkurda koşulacak. GurmeRUN’da dereceye giren sporculara genel klasmanda ve yaş kategorilerinde ödülleri verilecek. Yarış sonrasında ise sporcular ve katılımcılar için gün boyu etkinlikler ve ödüllü yarışmalar devam edecek. Kurulacak Gurme Kasaba’da ise gurme lezzetler tadılacak. Ödüllü oyunlar, müzik ve macera parkı deneyimi ile sadece koşu değil gün boyu lezzet macerası yaşanacak.

Şehrin lezzet hareketi Demak GurmeRUN’15’e katılmak için; www.gurmerun.com

GurmeRUN’15 Program

8:00    Belgrad Ormanı Forestanbul Macera Parkı’nda GurmeRUN 2015 sporcu kiti dağıtım standlarının açılışı

9:30    Eğitmenler eşliğinde toplu ısınma egzersizleri

10:00 GurmeRUN 2015 Koşu Yarışı startı – 8K

10:10 Koşmayan konuklar ve minikler için çeşitli aktivite & atölye çalışmaları
* Spor istasyonlarında eğitmenler eşliğinde antrenman çalışmaları

11:00 Demak Gıda marka standlarında ikram ve tanıtımların başlaması
11:30 sonrası :

Ödülü Alpro Tırmanış Duvarı Yarışı

Tadım yarışmaları

Atölye çalışmaları ve Sürpriz aile oyunları

12:00 GurmeRUN 2015 Ödül töreni

12:30 GurmeRUN 2015 ödülleri yarışların ve aktivite istasyonlarında eğitmenler eşliğinde çalışmaların devam etmesi

Baharla birlikte ağrılarınız da artıyor mu?

Gorsel6Baharın gelişiyle doğa canlanıp renklenirken bedenlerimiz ağrılara teslim oluyor. Uyku bozukluğu, stres, isteksizlik şeklinde kendini gösteren bahar yorgunluğu aynı zamanda kas ve eklemlerde de şiddetli ağrılara yol açıyor. Bahar mevsiminde artan ağrıların, ağrı kesici ilaçlarla geçiştirilmemesi gerektiğini belirten Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Hasan Doğan, “Doğal bir tedavi olan Proloterapi yöntemi sayesinde bu ağrılardan kalıcı olarak kurtulmak mümkündür” açıklamasında bulundu.

Havadaki elektrik yükünün değişmesi ile pozitif ve negatif yüklü iyon artışının sinirleri etkileyerek stres seviyesini yukarılara çekmesi bahar yorgunluğuna yol açıyor. Kendisini yorgunluk, halsizlik, enerji düşüklüğü şeklinde gösteren bahar yorgunluğu; baş, boyun, sırt ve bel bölgelerinde de şiddetli ağrılara neden oluyor.

Bahar Yorgunluğunuzu Ağrı Kesiciler İle Geçiştirmeyin!

Özellikle bahar mevsiminde artan ağrıların, ağrı kesici ilaçlarla geçiştirilmemesi gerektiğini belirten Proloterapi Eğitmeni,Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Hasan Doğan, bu ağrıların altında yatan nedenlerin araştırılması gerektiğine vurgu yaparak, doğanın kendini yenilediği bahar mevsiminde artan ağrılardan kalıcı olarak kurtulmanın Proloterapi Yöntemi ile mümkün olduğunu belirtti.

Vücudumuzu Toksin Yükünden Kurtarmalıyız!

Bahar aylarında artan kas ve eklem ağrılarının kişilerde büyük rahatsızlık yarattığına değinen Op. Dr. Hasan Doğan, “ Özellikle kürek kemiğinde, boyun ve bel bölgesinde ortaya çıkan ağrılar kişilerin psikolojisini de olumsuz yönde etkiliyor. Hem omurga kaynaklı sorunlar hem de beslenme şekli bu etkiyi arttırıyor. Beyin ve bağırsak arasındaki ilişkinin önemini anlatan GAPS Bağırsak ve Psikoloji Sendromu İçin, Doğal Tedavi Yöntemini uygulamanın yararına da değinmek istiyorum dedi.

Dr. Doğan, sözlerine şöyle devam etti; “Bağırsakları sağlıklı olmayan kişilerde vücudun toksin yükü artıyor. Bu da kas iskelet sisteminin toksinlere daha fazla maruz kalıp, kemik erimesine, eklem kireçlenmesine ve aşınmasına yol açmaktadır. Dışardan vitamin, mineral almakla iş bitmiş olmuyor. Önemli olan bu mineralleri ve vitaminleri emerek vücuda taşıyacak, sağlıklı bir bağırsak sistemine sahip olmaktır. Baharla mademki doğa kendini yeniliyor. O zaman bizde beslenmeden yaşam tarzına kadar önemli değişiklikler yaparak toksin yükünden arınmalıyız “.

Proloterapi İle Baharın Getirdiği Ağrılardan Kurtulun

Bahar mevsimindeki ağrılara kadınların erkeklerden daha fazla maruz kaldığı bilgisini veren Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Hasan Doğan, gelişen tamamlayıcı tıp uygulamalarının başında yer alan Proloterapi yöntemi sayesinde ağrılara neden olan rahatsızlıklardan kalıcı olarak kurtulmanın mümkün olduğunu ifade etti.

Baharla Birlikte Migren Atakları da Artıyor

Vücudun doğal iyileştirme mekanizmasının devreye sokulmasının önemine vurgu yapan Dr. Hasan Doğan, “ Ağrıya neden olan hasarlı doku üzerine özel bir solüsyon enjekte edilerek bu bölgede mikropsuz iltihaplanmanın oluşturulması sağlanarak iyileştirici hücrelerin hasarlı doku üzerinde hızla artması sağlanıyor. Böylece bedeniniz kendi kendini iyileştirebiliyor. Baharla gelen migren ataklarındaki artıştan, kas ve eklem rehatsızlıklarından, diz kireçlenmelerinden, boyun, sırt ve bel ağrılarından Proloterapi tedavisi ile kurtulunabilir” dedi.

Doğal bir tedavi olan ve vücudun kendi kendini iyileştirme gücünü harekete geçiren Proloterapi yönteminin başta Amerika ve Kanada olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde uzman doktorlar tarafında yaygın olarak kullanılan doğal bir tedavi olduğunu belirten Dr. Hasan Doğan, bu yöntemin donanımlı merkezlerde deneyimli ve uzman hekimler tarafından uygulanması gerektiğinin önemine de dikkat çekti.

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Hasan Doğan
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Hasan Doğan

Antalya’da kanser bilinçlendirme yürüyüşü yapıldı

Kanser+Bilinclendirme+Yuruyusu+Antalya+da+Gerceklestirildi+-+1Mustafa Nevzat, Amgen, Akdeniz Üniversitesi Medikal Onkoloji Kliniği ve Toroslar Doğa Sporları Kulübü Derneği tarafından gerçekleştirilen ‘Kansere Karşı Bilinçlendirme Yürüyüşü’nün ikincisi 12 Nisan’da Antalya’da düzenlendi. Kanser ve hastalıkla ilgili mücadelede toplumu bilinçlendirmek amacıyla 5-12 Nisan Kanser Haftası kapsamında gerçekleştirilen etkinliğe, bu yıl sağlık sektörü çalışanları ile meme kanseri hasta ve hasta yakınları katıldı.

Kanser hastalığı hakkında farkındalığı artırmak amacıyla Kanser Haftası kapsamında Mustafa Nevzat, Amgen, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Bölümü ve TODOSK tarafından düzenlenen ‘Kansere Karşı Bilinçlendirme Yürüyüşü’ ilekatılımcılar, kanser hastalığına yakalanan kişilerin hayatlarına devam ettiğini ve yaşamaya çalıştığımız hayatta keşfedilmeyi bekleyen güzellikleri bulmak ve hayatın içinde var olmaya devam etmek gerekliliğinin anlatılmasına destek oldular. Antalya’nın Serik ilçesine bağlı Uçansu Şelaleleri’nde yapılan 5 km’lik yürüyüşe sağlık sektörü çalışanları ile meme kanseri hasta ve hasta yakınlarından oluşan yaklaşık 250 kişi katıldı. Bütün gün süren yürüyüşe, 10 kişilik Toroslar Doğa Sporları Kulübü Derneği koordinasyon ve rehberlik hizmetleri eşlik etti.

Amgen ve Mustafa Nevzat Genel Müdürü Alper Üreten, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Bölümü ve TODOSK tarafından düzenlenen ‘Kansere Karşı Bilinçlendirme Yürüyüşü’ne sundukları destekten duydukları mutluluğu belirtti ve kanserle etkin bir mücadelenin ancak konuyla ilgili bilincin artırılmasıyla mümkün olduğunu belirterek Türkiye’de ve dünyada giderek artan kansere karşı toplumu bilinçlendirmeye ve sağlıklı yaşamı desteklemeye devam edeceklerini söyledi.

Dünyada Kansere Yakalanma Oranı Son 4 Yılda Yüzde 10 Arttı

Güncel verilere göre dünyada her yıl 14.1 milyon yeni kanser vakası görülüyor ve 8.2 milyon kişi bu hastalığa bağlı nedenlerden hayatını kaybediyor. 2008 yılına ait verilere göre (12.7 milyon yeni vaka ve 7.6 milyon ölüm) bu sayı bugün yaklaşık yüzde 10 oranında artışı işaret ediyor. Kanserin giderek yaygınlaşması ve dünya nüfusunun yaşlanmasının da etkisiyle, 2025 yılında 19.3 milyon kişinin kansere yakalanacağı öngörülüyor. Son istatistiklerine göre, Türkiye’de her yıl yaklaşık 98 bin erkek ve 63 bin kadın kansere yakalanıyor. Kansere neden olan etkenlerin başında sigara ve tütün kullanımı, aşırı alkol tüketimi, obezite ve güneş ışınlarına fazla maruz kalmak geliyor. Düzenli spor yapmak ve sağlıklı beslenmek, kanser riskini önemli ölçüde azaltıyor.

Alerjik nezle şikayetleri baharda artıyor

allergic-rhinitis-3Halk arasında ‘saman nezlesi’ olarak da bilinen alerjik nezle, burun akıntısı ve tıkanıklığı ile kendini gösteriyor. Özellikle bahar aylarında da görülme sıklığı artıyor. Alerjik nezlenin soğuk algınlığı ile karıştırılan bir hastalık olduğunu belirten Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Yenidoğan Uzmanı Prof. Dr. İpek Özkan Akman, “Hayvan tüyleri, duman, toz ve polen gibi alerjenler, alerjik nezleye neden olabiliyor. Bu durum, çocuklarda astımı da tetikliyor. Önlem alınmadığında ise çocuk yaşlarda görülen alerjik nezle, tüm yaşam boyunca birlikte yaşamayı gerektiren bir hastalık haline gelebiliyor” dedi ve şu bilgileri verdi:

Alerjik nezle en sık görülen alerjik hastalıklardan biridir. Alerji, vücudun bağışıklık sisteminin yabancı bir maddeye (antijen) yanıt vermesiyle oluşur. Burun mukozası polen, ev tozu gibi antijenlerle karşılaştıktan sonra iltihaplanır. Hapşırma, gözlerde, burunda kaşıntı, burun tıkanıklığı, akıntısı ve baş ağrısı hastalığın belirtileri arasındadır. Bazı hastalarda işitme problemleri, boğaz ağrısı, ses kısıklığı ve öksürük de görülebilir. Alerji yakınmaları kimilerinde bütün bir yıl boyunca sürerken, kimilerinde ise belli mevsimlerde artış gösterir. Mevsimsel alerjik nezle ya da bahar nezlesi olan kişilerin yakınmaları özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında ortaya çıkar. Alerjik nezleye en sık neden olan alerjenler çim polenleri, ağaç polenleri ve yabani ot polenleridir. Yıl boyu alerjik nezle yakınması olanlarda ise ev tozu akarı, küf mantarları ve hayvan tüyleri en sık rastlanılan alerjenlerdir. Diğer taraftan hava kirliliği de alerji yakınmalarını arttırıyor.

ALERJİK NEZLE ASTIM ORANINI 4 KAT ARTIRIYOR

Son yıllarda özellikle gelişmiş ülkelerde hem alerjik nezle hem de astım sıklığında bir artış gözlenmektedir. Genel olarak alerjik nezlesi olan hastaların astım geliştirme risklerinin 4 kat arttığı kabul ediliyor. Ayrıca sinüzit, burun tıkanıklığı nedeniyle diş ve ağız yapısında gelişme bozuklukları, orta kulak hastalıkları alerjik nezle ile birlikte görülebilen hastalıklar olarak sayılabilir. Bu nedenle sık orta kulak iltihabı veya sinüzit geçiren çocuklarda da alerji olup olmadığı sorgulanmalıdır.

TEŞHİSTE GENETİK YATKINLIK ÖNEMLİ

Alerjik nezle teşhisinde hastanın bulgularının sorgulanması çok önemlidir. Hastanın yaşı, hangi ortamlarda şikayetlerinin arttığı, daha önce hangi ilaçları kullandığı ve özellikle ailesinde alerjisi olan başka kimse olup olmadığı mutlaka sorulmalıdır. Alerji, genetik bir hastalık olduğundan ailede başka bireylerde alerji olması tanıda çok yardımcı olabilir. Muayene bulguları alerjiyi düşündürüyorsa alerji testleri uygulanmalıdır. Alerji testleri deri testlerinin yanı sıra kanda alerjenlerin incelenmesi yöntemleriyle yapılabilir. Alerjik nezlenin tedavisi için ise alerjenle karşılaşmanın önlenmesi, ilaç ve aşı tedavisi uygulanabilir. Alerji ilaçları kullanıldığı sürece şikayetler üzerinde etkili olur. İlaç tedavisi kesildiğinde, alerji belirtileri kısa sürede tekrarlar. Bu nedenle alerjisi olanlar alerji mevsimi başlamadan en az 2 hafta önce ilaç kullanmaya başlamalıdırlar. Aşı tedavisi alerji yakınmaları üzerinde uzun süre etkili olan, hatta sona erdirildikten sonra bile etkinliğini devam ettiren bir tedavi yöntemidir. Yapılan araştırmalar aşı tedavisinin yeni alerjilerin gelişmesini önleyebileceği, çocuklarda astım gelişme riskini azaltabileceği gösteriyor. Bu tedaviye cevap vermeyen kişilerin kulak burun boğaz uzmanı tarafından muayeneleri detaylı olarak yapılmalı. Çocuklarda geniz eti, erişkin hastalarda kıkırdak eğriliği, burun polipleri, sinüzit olup olmadığı araştırılmalıdır.

Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Yenidoğan Uzmanı Prof. Dr. İpek Özkan Akman
Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Yenidoğan Uzmanı Prof. Dr. İpek Özkan Akman

Sıvı ihtiyacınızı aldığınız kalori belirliyor

WaternetHavaların ısınmasıyla beraber, vücudumuzdaki su kaybı ve dolayısıyla suya olan ihtiyacımız da giderek artacak. Vücutta pek çok hayati fonksiyonun yerine getirilmesinde önemli rol oynayan suyu özellikle bu dönemde yeterli miktarda tüketmek, sağlımızı korumak için büyük önem taşıyor. Türkiye’de su arıtma cihazları pazarının öncülerinden Waternet’in Sağlıklı Beslenme Uzmanı Diyetisyen Canan Aksoy, günlük su ihtiyacının genelde alınan kaloriye göre belirlendiğini ve sağlıklı bir hayat için günde en az 1,8-2 litre su tüketmek gerektiğini ifade ediyor.

Oksijenden sonra canlıların en önemli yaşam maddesi olan suyun önemi sıcak havalarda bir kat daha artıyor. Öyle ki yemek yemeden haftalarca hayatta kalabilen insanoğlu, susuzluğa ancak birkaç gün dayanabiliyor. Türkiye’de su arıtma cihazları pazarının öncülerinden Waternet’in Sağlıklı Yaşam Uzmanı Diyetisyen Canan Aksoy, özellikle yaz aylarında vücutta tutulması gereken su oranının çok önemli olduğunu belirterek, “Günlük su ihtiyacı alınan kaloriye göre belirlenmeli. Ortalama bir yetişkinin günde 1800-2200 kalori aldığını düşünürsek, bu durumda içilmesi gereken su miktarı 1,8-2 litre arasında değişiyor. Örneğin günlük olarak aldığımız ortalama kalori dışında üç dilim de çikolata pasta yersek, 1 dilim pastanın yaklaşık 500 kalori olduğu düşünüldüğünde ekstra 1,5 litre daha su içmeniz gerekiyor” dedi.

Vücut ağırlığının yüzde % 55- 75’i su olan yetişkin bir birey,  bunun yüzde %10’nu kaybetmesi halinde şiddetli halsizlik ve sıcak çarpmasına gibi bir sonuçla karşılaşırken, yüzde % 20 kayıpta yaşamı tehlikeye giriyor. Bu nedenle yeterli miktarda ve güvenilir su tüketmek, sağlığımızı korumak için çok büyük önem taşıyor. Diyetisyen Canan Aksoy, “Yazın artan sıcaklıkla birlikte vücudumuzdaki su kaybı da artar. Yediklerimize, hareketlerimize bu dönemlerde daha çok dikkat etmeliyiz. Su tüketimine de özel olarak dikkat etmeliyiz. Normal tüketimin dışında, günlük aldığımız kaloriyi de hesaba katmamız gerekiyor” diye konuştu.

Özellikle sıcak havalarda vücuttan % 2-5 oranında su kaybının ağız kuruluğu, derinin kızarması, yorgunluk, baş ağrısı ve fiziksel performansta düşüklüğe neden olacağını hatırlatan Aksoy, su içmek için bu belirtilerin ortaya çıkmasını beklemeden, hatta susama hissini beklemeden su içmenin sağlığın korunması açısından gerekli olduğunu vurguladı.

Ne kadar kalori, o kadar su

Diyetisyen Canan Aksoy, günde 1500 kalori alan birinin o gün içerisinde 1.5-2 litre su tüketmesinin önemine dikkat çekerek, terleyen kişilerin, spor veya egzersiz yapanların, nemli yerlerde yaşayanların veya çalışanların ise su ihtiyaçlarının artacağını hatırlatarak şunları söyledi: “Yeterli miktarda su tüketiminin en iyi göstergelerinden biri idrar rengi ve miktarıdır. Az miktarda ve koyu renk idrar yetersiz su alımını gösterir. Günde 7-8 kere idrara çıkmak ve idrar renginin berrak veya soluk sarı renkte olması ise, gerekli miktarda suyun alındığının göstergesidir.”

Waternet’in Sağlıklı Beslenme Uzmanı Diyetisyen Canan Aksoy, suyun vücutta pek çok hayati fonksiyonun yerine getirilmesinde önemli işlev gördüğünü belirterek suyun faydalarını şöyle sıraladı:

–       Dolaşım sisteminin baş aktörü ( Besin maddelerinin hücrelere taşınmasını, atık maddelerin vücuttan atılmasını sağlar.)

–       Hormonal dengenin katalizörü (Hormon, enzim ve kan hücrelerinin taşınmasına yardımcı olur. Kan hacminin oluşturulmasını sağlar)

–       İskelet sisteminin yapı taşı (Eklemler için, karın boşluğunun kayganlaşmasını yarayan sıvıların yapısına girer. Organlar için tampon görevini görür ve vücut yapılarının korunmasına yardımcı olur)

–       Duyu organlarının hayat kaynağı (Göz, ağız ve burun yapısının nemli olmasını sağlar.)

–       Hipotalamus dengeleyicisi (Vücut ısısını korur.)

–       Hücre sisteminin koruyucusu (Hücrelerin bütünlüğünün korunmasını sağlayan hücre zarının yapısını oluşturur.)

Oturmayın, hareket edin!

spor healthy lifestyle fitness sporty woman stretching before run inİç Hastalıkları konusunda önemli bir yere sahip olan Annals of Internal Medicine Dergisi’nin 2015 yılının ilk sayısında yayınlanan bir araştırmaya göre; uzun süreli oturanlarda, kanser, kalp hastalıkları ve diyabet başta olmak üzere tüm nedenlere bağlı ölüm sıklığında artış saptandığını biliyor muydunuz?   Oturmayın, hareket edin! yazısının devamı

2014’te ihracatın yıldızı Mustafa Nevzat

Mustafa Nevzat ihracatMustafa Nevzat, IMMIB tarafından düzenlenen ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin katılımıyla gerçekleştirilen ‘2014 İhracatın Yıldızları’ ödül töreninde, ilaç ve eczacılık ürünleri kategorisinde birincilik ödülü aldı. Mustafa Nevzat, İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birliği’nin her ay üyesi olan 550 firma arasından en fazla ihracat yapan firmaları belirleyerek gerçekleştirdiği İhracatın Yıldızları ödül töreninde, Ocak 2014 – Aralık 2014 dönemi arasında en fazla ihracat yapan şirket olarak 2014 yılının ilaç eczacılık ürünleri kategorisinde birinci oldu. 2014’te ihracatın yıldızı Mustafa Nevzat yazısının devamı

Kalp damar sağlığı için 7 altın kural

heart-attackHer yıl 12-18 nisan tarihleri arası ‘Kalp Sağlığı Haftası’ olarak kutlanıyor. Dünyada erken ölüm nedenlerinin başında gelen inme; kalp damar hastalıkları ve özellikle beyni besleyen damarının tıkanma veya daralması sonucu oluşuyor. Avrupa’da 75 yaşından önce gerçekleşen tüm ölümlerin yüzde 42’si kadınlar yüzde 38’i olmak üzere kalp damar hastalıklarından oluyor. Türkiye’deki durumda bundan farklı değil. 2013 yılında oluşan ölümlerin yüzde 66’sı yine aynı sebepten. Liv Hospital Ankara Kalp ve Damar Cerrahisi Doç. Dr. Oğuz Taşdemir kalp damar hastalıklarından korunmada başlıca uyulması gereken temel kuralları anlattı. Doç. Dr. Oğuz Taşdemir “Hastalığı oluşturan risk faktörlerinden korunduğu sürece kalp ve damar hastalığında ölümlerde yüzde 50’den fazla azalma görülüyor. Kardiyovasküler hastalıklardan korunmaya çocukluk döneminde başlayıp erişkinlik ve yaşlılık dönemlerinde devam edilmeli, bunu yaşam şekli haline getirmelidir” diyor.

·        Sigaradan uzak durun: Her çeşit sigara içimi kalp damar hastalığı için kaçınılmaz bir risk faktörüdür. Kesinlikle içilmemelidir. Sigara dumanı olan yerlerden uzak durulmalı, pasif içicilik olmamalıdır. Gençlerin sigara kullanmaması teşvik edilmelidir.

·        Diyet yapın: Genel olarak kepekli ürünler, meyve – sebze ve balık tercih edilmelidir. Doymuş yağların yerini doymamış yağ asitleri almalı, trans yağlardan kaçınılmalıdır. Mümkünse işlenmiş gıdalar hiç alınmamalı günlük tuz miktarı 5 gramın altında olmalıdır. Günlük lifli yiyecekler 30-45 gram alınmalı, meyve-sebze 200 gram ve haftada en az iki defa balık yenmelidir. Alkollü içeceklerin tüketimi kısıtlanmalı erkeklerde iki, kadınlarda bir bardağı geçmemelidir.

·        Fiziksel aktivite yapın: Her türlü egzersiz kalp damar hastalığı riskini azaltır. Sağlıklı yetişkinler haftada 2.5 – 5 saat veya günlük 30 – 60 dakika orta şiddetli fiziksel aktiviteyi hayat tarzı haline getirmelidir. Ya da haftada 1 – 2.5 saat yoğun egzersiz yapmaları gerekir.

·        Beden ağırlığınıza dikkat edin: Kilo verme, kan basıncı ve kan yağları üzerinde ve koroner kalp hastalığını azaltıcı etkiye sahiptir. Kilo fazlalığı olan ve obezlerin mutlaka kilo vermesi gereklidir. Bel çevresi kadınlarda 80 – 88 santim, erkeklerde 94-102 santim ise daha fazla kilo alınmamalıdır. Hem kilo alma hem de obezite kalp hastalığından ölüm riskini artırır.

·        Kan basıncına dikkat edin: Kan basıncı yüksekliği tüm hastalar için yaşam riskli bir seyir takip eder. Hedef kan basıncı 140/90 mm Hg’nin altında olmalıdır. Yüksek kan basıncı olan hastalar, fizik aktivitelerini artırmalı, kilolarını azaltmalı, alkol ve tuz alımını kısıtlamalı, meyve-sebze ve az yağlı süt ürünleri tüketmelidir.

·        Kolesterol tehlikesi: Hedefkan yağı LDL kolestroldür. Ayrıca HDL kolestrolü düşük ve trigliseridleri yüksek olanlar riskli birey sınıfına girer. Diyetle bu değerlerin normal kan değerlerine indirilmesi hedeflenir.

·        Diyabete dikkat edin: Diyabeti olanlar, diyabeti olmayanlara göre kadınlarda 5, erkeklerde 3 kat daha risklidir. Kalp damar hastalıklarından korunmak için diyabetli hastalar kan şekerlerini normal ölçülerde tutmalı, HbA1c değerini yüzde 7’nin altında olmasına dikkat etmelidir.

Liv Hospital Ankara Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Oğuz Taşdemir
Liv Hospital Ankara Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Oğuz Taşdemir

Sigara içen ve kilolu kadınlar riskte

Haber-Gorsel (24)Beslenme alışkanlıklarının değişmesiyle artan obezite sorunu, sigara tüketiminin artması, yaş ve kilo artışıyla yaygınlaşan diyabet hastalığı son yıllarda kadınlar arasında kalp hastalıklarının daha sık görülmesine neden oluyor. Kadınların özellikle menopoz dönemi ile birlikte kalp sağlıklarına iki kat özen göstermesi gerekiyor. Memorial Ankara Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cem Yorgancıoğlu, kadınlarda kalp hastalıklarının nedenleri ve korunma yolları hakkında bilgi verdi.

50 yaşın üzerinde damar sertliğine dikkat

Damar sertliği ve koroner arter hastalıklarının son yıllarda kadınlarda görülme sıklığının artmasının başlıca sebebi ortalama yaşam süresinin uzamasıdır. Bu durum menopoz sonrası dönemde görülen damar sertliğinin ve buna bağlı olarak ortaya çıkan kalp hastalıklarının görülme sıklığını da artırmaktadır. Kadınlarda yaşa bağlı olarak gelişen damar sertliğinde menopozun tetikleyici bir etkisi yoktur. Menopoz öncesi dönemde damar sertliğinin daha az görülmesinin sebebi östrojen hormonunun damar sertliğinin ortaya çıkmasını engelleyici etkisidir. Menopozla beraber bu koruyucu etki ortadan kalktığında damar sertliği teşekkülü artmaktadır. Bu nedenle 50 yaşın üzerindeki kadınlar damar sertliği açısından daha yüksek risk altındadır.

Kadınlarda sık görülen bir diğer kalp rahatsızlığı mitral kapak esnemesi olarak bilinen mitral kapak prolapsusu”dur. Mitral kapağın yapısal olarak gevşek olduğu bu durumda bazen kapakta kaçak ortaya çıkabilir. Bu rahatsızlığın kadınlarda sık görülmesinin sebebi kollajen (bağ) dokunun daha esnek olmasıdır. Hastalık, çoğu kişide ameliyat gerektirecek kadar kaçağa neden olmaz. Düzenli kontrollerle takip edilmelidir. Sık görülen kalp hastalıklarından; romatizmal kapak hastalıkları kadınlarda ve erkeklerde eşit, aort kapak hastalıkları ve anevrizmaları ise kadınlarda daha az görülmektedir.

Ev kadınlarının kalp krizi geçirme riski çalışan kadınlara göre daha fazla

Ev kadınları çalışanlara göre daha hareketsiz bir hayat sürmektedir. Yapılan araştırmalarda ev hanımları daha fazla kilo sorunu yaşamakta, tansiyonları daha yüksek seyretmekte ve kolesterol yüksekliği de görülmektedir. Bu durum, kalp krizi ile karşılaşma riskini artırmaktadır.

Açık cerrahinin sonuçları kadınlarda daha başarılı

Kalp hastalıklarının tedavisinde açık cerrahi kadınlar için erkeklerden daha riskli olmasına rağmen, başarılı operasyon sonrası uzun dönem sonuçları daha başarılıdır. Bunun nedeni kadınların damar yapılarının daha ince, vücut kitle oranlarının daha yüksek ve yağ dokularının daha fazla olmasıdır. Erkeklerde damar sertliğinin daha hızlı ilerlemesi ve ameliyat olsa da bu ilerlemenin durdurulamaması ameliyat başarısını azaltmaktadır. Kalp hastalıklarının tedavisinde açık cerrahiden daha yüksek fayda gören kadınların ameliyat sonrası yaşam süreleri de daha uzundur.

Uygun hastalarda endoskopik yöntemler tercih edilmeli

Kadınlarda yağ dokusunun fazla olması, konvansiyonel yöntemle bacaktan damar alınması durumunda yara iyileşmesini zorlaştırıcı ve enfeksiyon riskini artırıcı etkiye sahiptir. Bu nedenle damar yapısı uygun olan kadın hastalarda endoskopik yöntemlerin tercih edilmesi daha iyi sonuç verecektir. Bu durum iyileşme süresini kısaltarak enfeksiyon riskini en aza indirecektir.

Kadınlar kalp hastalıklarından korunmak için bunlara dikkat etmeli

· Kalp sağlığı için dengeli ve düzenli beslenmeye özen gösterilmelidir. Belirli bir yaştan sonra metabolizma hızı yavaşladığı için kilo alımı da kolay olmaktadır. Bu nedenle metabolizma hızlandırılmalı ve ideal kilonun korunmasına dikkat edilmelidir.
· Sigaradan uzak durulmalıdır. İçilen ortamlarda bulunmak bile kalp hastalığı riskini artırır.
· Özellikle ev hanımları aktif yaşamdan uzaklaştıkları için hareketsizleşmektedir. Gün içerisinde fiziksel aktiviteler mutlaka artırılmalıdır.
· Kan basıncı yüksekliği ve şeker düzeyi kontrol altında tutulmalıdır.
· Düzenli sağlık kontrolleri ihmal edilmemelidir.
Memorial Ankara Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cem Yorgancıoğlu
Memorial Ankara Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cem Yorgancıoğlu