Etiket arşivi: bağışıklık

Bağışıklık sistemini güçlendirmek için 2 bardak süt

Uzmanlar,  bağışıklık sistemini güçlendirmek için düzenli olarak her gün iki bardak süt içilmesini öneriyor.  Soğuk havalarda özellikle okullar gibi kalabalık içinde bulunan çocuk ve büyüklerin grip salgınına karşı bağışıklık sistemlerini güçlendirmeleri gerekiyor. Uzmanlar, hastalıklara karşı bağışıklık sistemini güçlendirmek için düzenli olarak süt içilmesini öneriyor.  Bağışıklık sistemini güçlendirmek için 2 bardak süt yazısının devamı

Bademcik İltihabı, vücudun savunma mekanizmasını bozuyor

Bademcik iltihabı ve farenjit, kış aylarında diğer aylara göre daha sık karşılaşılan hastalıklar olarak öne çıkıyor. Bulaşıcı olabilen ve kalabalık ortamlarda fazla zaman geçirenlerin risk grubunda olduğu bu hastalıklar, vücudun bağışıklık sisteminde güçsüzlüğe neden olarak kişinin sağlığını tehdit ediyor.

Bademcik İltihabı, vücudun savunma mekanizmasını bozuyor yazısının devamı

Güçlü bağışıklık için çinko ve C vitamini

Adana Devlet Hastanesi Pediyatri Kliniği’nden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Efsun Sızmaz, bulaşıcı hastalıkları önlemek için çinko ve C vitamininin birlikte kullanılmasının büyük önem taşıdığını belirtti.  Güçlü bağışıklık için çinko ve C vitamini yazısının devamı

Bağışıklık sistemini güçlendiren doğal destek: Maya 

maya ekmekEkmek ve hamur işlerinin besin değerini artıran hammaddesi olarak bildiğimiz ‘maya’nın, % 52’sinin proteinden oluştuğu, 18 farklı aminoasit içerdiğini ve protein kaynaklarının yağdan da zengin olduğu düşünüldüğünde, mayanın az yağlı mükemmel ve doğal bir protein kaynağı olduğunu biliyor muydunuz? Maya’nın bağışıklık sistemini güçlendirdiğini kaydeden Beslenme Uzmanı Banu Topalakçı Salman, “B grubu vitaminlerden zengin maya, selenyum, demir, krom, potasyum, magnezyum, çinko ve fosfor kaynağı. Yağ, karbonhidrat, şeker ve sodyumdan yoksun olması ile sporculardan diyet yapanlara pek çok kişi için de formda tutan bir sağlık iksiri” diye konuştu.  
Bağışıklık sistemini güçlendiren doğal destek: Maya  yazısının devamı

Aşı olun çünkü aşı hayat kurtarıyor

Boy and vaccine syringe aşı iğneDünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesi’nin bir girişimi olan Avrupa Aşılama Haftası’nın bu yıl 10’uncusu düzenleniyor. Aşılama, hem çocuk hem de tüm toplum sağlığını iyileştirmede insanlığın attığı en büyük adımlardan biridir. Yıllar içinde geliştirilen aşılar sayesinde birçok enfeksiyon hastalığının kontrol altına alınması, azaltılması ve hatta ortadan kaldırılması mümkün olmuştur. Hijyen kurallarına uymak, iyi beslenmek veya bağışıklık sistemini güçlendirdiği düşünülen takviyeler kullanmak hastalıklardan korunmada asla aşıların yerini alamaz. Aşılanmayan çocuklarda görülen bulaşıcı hastalıklar hastanede yatmayı gerektirecek kadar ağır hatta ölümcül dahi olabildiğini söyleyen Liv Hospital Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Eda Balanlı “Anne babaların bebek ve çocuklarını bu hastalıklardan korumada en önemli silahları aşılardır. Bağışıklama yaşamın erken döneminde başlamalıdır çünkü bebek ve küçük çocuklar bulaşıcı hastalıklara karşı daha savunmasızdır, hastalıkları diğer bireylere göre çok daha ağır geçirir” diyor. Uzm. Dr. Eda Balanlı çocuklarda aşılamanın önemini anlattı.

Günümüzde rutin aşılama şemasında olan birçok hastalık geçmişte binlerce çocuğun sakat kalmasına ve ölmesine sebep olmuştur. Örneğin 1950’lerde çocuk felci sadece ABD’de yılda 37.000 çocuğun sakat kalmasına, 1.700 çocuğun da ölümüne neden olmaktaydı. Difteri aşısından önce her yıl yaklaşık 15.000 kişi bu hastalıktan hayatını kaybetmekteydi. Her yıl 70.000 çocuk rotavirüse bağlı ishal nedeniyle hastaneye yatmaktaydı. Bunlar gibi birçok bulaşıcı hastalığı aşılar sayesinde artık nadiren görüyoruz. Yine de tamamen ortadan kalkmış değiller, bazı ülkelerde halen sık görülüyor. Aşılama oranları azaldığında tekrar benzer sıklıklarda görülebilirler. Bu nedenle çocuklarımızı aşılamaya devam etmeliyiz. Unutulmamalıdır ki aşısız veya eksik aşılı kişiler hem kendilerini hem de yaşadıkları toplumaki diğer bireyleri riske atmış olurlar.

Aşılar nasıl korur?

Vücudumuz bir mikropla karşılaşıp yendiğinde geriye hastalığı yenmeye yarayan ‘antikor’ denilen koruyucu maddeler kalır. Aynı mikropla yeniden karşılaştığımızda hücrelerimiz mikrobu hızla tanır ve daha önce oluşturduğumuz antikorlar mikrobu ortadan kaldırır. Aşılar da enfeksiyonu ‘taklit’ ederek bağışıklık sistemini güçlendirir ancak bu ‘taklit’ hastalık oluşturmaz çünkü aşılama işleminde hastalık yapan canlı mikrop yerine zayıflatılmış veya ölü mikrop ya da mikrobun yapısal bir parçası veya bir ürünü işlemden geçirilerek vücuda verilir. Bu sayede bağışıklık sisteminin gerçek bir enfeksiyona vereceği yanıtı vermesi sağlanır. Diğer bir deyişle hastalanmadan vücutta o mikroba karşı koruyucu antikorlar yapılır. Vücut o mikroorganizma ile karşılaştığında hızla tanır, daha önceden üretilen antikorlar sayesinde mikroorganizma yok edilir. Hamileliğin son haftalarında annenin koruyucu antikorları bebeğe geçer. Bu antikorlar bebeğe kısmen koruma sağlar. Ancak antikorlar hızla ömürlerini tamamlar. Bu nedenle aşılanmamış bebekler potensiyel tehlikeli hastalıklar karşısında tamamen savunmasız hale gelir.

Ne zaman aşı yapılmaz?

Aşıların ciddi bir neden olmadan geciktirilmesi doğru değildir. Aşı dozlarının gereksiz geciktirildiği çocuklar, önlenebilir bulaşıcı hastalıklar açısından risk altındadır. Hafif seyreden ateşli veya ateşsiz hastalıklar, antibiotik kullanmak veya hastalığın iyileşme döneminde olmak aşılanmaya engel değildir. Ancak orta-ağır derecede hastalık halinde veya aşının içeriğine karşı ciddi alerjik reaksiyon gelişmişse aşı yapılmaz. Anaflaktik ağırlıkta olmayan basit alerjiler aşılanmaya engel değildir. Bunun dışında canlı aşıların bağışıklık sisteminin bozulduğu durumlarda yapılması sakıncalıdır. Değişik aşılar bir arada ve aynı gün uygulanabilir. Birden fazla aşının aynı gün uygulanması istenmeyen etki olasılığını arttırmaz, bebeğe ‘ağır’ gelmez. Bu uygulama güvenli ve etkindir; bağışıklık sistemini zayıflatmaz, tersine kuvvetlendirir. Ne mutlu ki geçmişte çok yıkıcı sonuçları olan birçok bulaşıcı hastalık artık ülkemizde çok nadir görülmekte veya hiç görülmemektedir. Fakat dünyanın birçok yerinde bulaşıcı hastalıklara bağlı salgınların halen devam ettiği unutulmamalıdır. Bu nedenle çocuklarımızı aşılamaya ve onları korumaya devam etmeliyiz.

Hastalıklardan korunmak için ayva suyu için

quince on a white backgroundAyva suyu yüksek mineral ve bol vitamin içeriği ile birçok hastalığa karşı koruma sağlıyor. Uzmanlar özellikle kış aylarında ortaya çıkan öksürük, anjin, bronşit gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarının tedavisinde ayva suyu içilmesini tavsiye ediyor

Ayva suyu içeriğindeki C vitamini, kalsiyum, demir, protein ve karbonhidratlar ile birçok hastalığa karşı kalkan görevi görüyor. Kış aylarında sıklıkla karşılaşılan bronşit, anjin, öksürük gibi rahatsızlıklarda ayva suyu desteği ile tedavi süreci hızlanabiliyor. Uzmanlar üst solunum yolu enfeksiyonlarının tedavisinde ayva ve ayva suyunu öneriyor.

Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç soğuk havalarda görülen öksürük, anjin, bronşit gibi hastalıkların tedavisinde ayva suyunun kullanılabileceğine dikkat çekiyor. Ayva suyunun pek çok faydalı özelliği bulunduğunu belirten İnanç, “Soğukların artmasıyla birlikte üst solunum yolu enfeksiyonlarında önemli bir artış gözleniyor. Vitamin açısından güçlü meyve suları bu hastalıkların yayılmasını engellerken, özellikle ayva suyu yoğun C vitamini içermesi ile tedavi sürecinde etkili oluyor. Ayrıca antiseptik özelliği bulunan malikasit ihtiva etmesi sayesinde enfeksiyonel hastalıklardan koruyor.” şeklinde ekledi.

Ayva suyunun, kış hastalıklarının yanı sıra içeriğindeki vitamin ve mineralin kalp ve damar hastalıkları, ishal problemleri ve hazımsızlık sorunlarının tedavisinde de etkili olabileceğini belirtiliyor.

 

Soğuk havalarda vücudun direncini artıran öneriler

soguk-hava-ne-zaman-bitiyorSoğuktan korunmak kolay. Sıkı giyinmek, atkı, eldiven ve bere takmak ısınmanız için yeterli. Peki, bağışıklık sisteminizi güçlendirmek için nasıl beslenmeniz gerektiğini biliyor musunuz? Medical Park Uşak Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ceren Döğerli, metabolizmanızı güçlendirecek altın önerilerde bulunuyor.

Kışın vücut direnci düşmeye başladığı için, vücut aldığı enerjiyi öncelikle direnç kazanmaya harcıyor ve yağ yakımı ikinci planda kalıyor. Bu da metabolizmanın yavaşlamasına ve kış aylarında kilo artışıyla karşılaşılmasına sebep oluyor. Ama kışın hem metabolizmamızı çalıştırıp hem de hastalıklardan korunmak mümkün.

DÜZENLİ KAHVALTI YAPIN

Kahvaltı etmediğimiz zaman metabolizmamız gün boyu normal hızının altında çalışır, ayrıca öğle yemeğine kadar şekerimiz de düşeceği için yememiz gerekenden daha fazla yemek isteriz. İlk tercih edeceğimiz besinler de vitamin ve mineral deposu sebzeler yerine, nişastalı-yağlı yiyecekler olur. Bu da metabolizmamızı iyice yavaşlatır, bağışıklık sistemimiz kuvvetlenmediği için gün boyu halsizliğimiz artar.

AZ VE SÜREKLİ YİYİN

Yemek yedikten sonra, sindirim sırasında vücut önemli miktarda enerji harcar. Sindirimden sonra ise metabolizma hızı yavaş yavaş düşmeye başlar. Metabolizma hızının devamını sağlamak için gün içinde 3 ana öğün yerine 4-5 ara öğün yiyebilirsiniz. Bu yöntemle daha az kalorili yemeklerle daha uzun süreli tokluk hissi sağlayabilirsiniz.

SUYU İHMAL ETMEYİN

Günde ortalama 2,5-3 litre su içmeye çalışın. Su, toksinlerin ve metabolize edilen yağın vücuttan daha hızlı atılmasına yardımcı olur.

YEMEKLERİNİZE PUL, ACI VE SİVRİ BİBER İLAVE EDİN

1 adet kırmızı acı biber (yaklaşık 45 gram) günlük C vitamini ihtiyacının tamamını tek başına karşılar. Acı biberde “yakıcı” özelliğini veren “capsaicin” bulunur. Bu da metabolizmayı hızlandırır. Yendikten sonra 3 saat boyunca metabolizma hızını 1.2-2 katına kadar yükseltebilir.

SOĞAN SARIMSAK TÜKETİN

Soğan ve sarımsak hücrelerin yağ depolarını azaltmasına yardım eder. Vücudumuzda üretilen çok güçlü bir antioksidan olan glutatyonun üretimi için soğanın içinde bulunan cystein maddesinin soğan veya sarımsak yiyerek alınması gerekiyor. Çok kuvvetli bir antioksidan olan glutatyon, birçok hastalığın sebebi sayılan serbest radikalleri hücre içinde yok ediyor. Yine sarımsak antimikrobiyel özelliğinden dolayı bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Yemeklere eklenen soğan, sarımsak miktarının arttırılması bağışıklık sistemini güçlendirecektir.

MEYVE YEMEYİ İHMAL ETMEYİN

Portakal, greyfurt, limon gibi turunçgiller ve kivi yüksek oranda C vitamini içerir. Her öğünde C vitamini içeren yiyeceklerin olması bağışıklı sistemini güçlendirecektir. Ayrıca elma, greyfurt, kuru kayısı gibi pektin içeriği yüksek meyveleri tercih etmek de hücrelerin yağ emilimini azaltır.

YETERLİ LİF VE PROTEİN ALIN

Lifler vücudun süpürgesidir. Toksinleri atar, tok tutar, yağ emilimini azaltır. Kan şekerini dengeler. Fazla lif almaktan korkmayın, kalorisi yoktur, çünkü sindirilmez. Tam tahıllı ürünler, meyveler, sebzeler, kurubaklagiller iyi lif kaynaklarıdır. Düzenli et, tavuk, balık, yumurta, peynir, kurubaklagil tüketmeye çalışın. Protein kasları oluşturur. Yetersiz protein alımı metabolizmayı yavaşlatır. Her öğünde protein almaya çalışın. Böylece kan şekeri de dengelenir, tokluk hissi artar. Fazla protein ise yağ olarak depolanır, böbrek, karaciğer ve kalpte problem oluşturur. Ölçülü tüketimi yararlı olacaktır.

YEMEĞİ ERKEN YİYİN

Günler kısalmaya başladığı için; geç saatte yenilen yemeğin sindirimi daha zor olacaktır. Araştırmalar, kuvvetli kahvaltı ve öğle yemeği ile hafif akşam yemeği yiyerek kilo verildiğini gösteriyor. Akşam yemeğini olabildiğince erken bir saatte, mümkünse yatmadan en az 4 saat önce yemeye çalışın.

Bağışıklık Sistemi Güçlendirici Çay Tarifi

Ø Yeşil çay (1 çay kaşığı)

Ø Rooibos (1 çay kaşığı)

Ø Kabuk tarçın

Ø Kabuk zencefil

Ø Hibiscus (3-4 adet)

Ø Karanfil (4-5 adet)

Ø Kişniş (1 çay kaşığı)

500 ml kaynamış suda 4-5 dk. bekletip; günde 2-3 kez içmeye çalışın. C vitamini deposu olan bu çay vücudunuzun gün boyunca zinde olmasını sağlarken, kan şekerinizi de dengeler. Kilo kontrolünü sağlamak isteyen kişilere de yardımcı olacaktır. (Herhangi bir hastalığı olan kişilerin danışarak tüketmesi önerilir.)

Medical Park Uşak Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ceren Döğerli
Medical Park Uşak Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ceren Döğerli

Kış aylarında kilo almamak için 3 öneri

gamze+sanli+ak+Havalar iyice soğumaya başladı, kar yağıyor ve hepimiz üşüyoruz. Özellikle evde geçirdiğimiz sürenin artmasıyla birlikte sürekli yemek yeme alışkanlıkları da değişiklik gösteriyor. Kış ayları beraberinde; karbonhidrat düşkünlüğünü, grip salgınlarını, soğuk hava nedeniyle hareket azlığını getirir. Kış beslenmesinde özellikle dikkat edilmesi gereken 3 önemli nokta vardır.  Uzman Diyetisyen Gamze şanlı Ak, kış aylarında kilo kontrolü yapmanız ve yaza zorlanmadan girmeniz için altın tavsiyelerde bulunuyor. Kış aylarında kilo almamak için 3 altın öneri…

Bağışıklık sisteminizi güçlendirin

Kış döneminde soğuk algınlığı ve gripten korunmak için bağışıklık sistemimizi güçlendirmek önemlidir.  Kış aylarında metabolizmayı güçlendirmek için bu aylarda bolca bulunan limon, mandalina, portakal, greyfurt gibi turunçgiller, kivi, nar, kuşburnu, havuç, brokoli, kabak, brüksel lahanası, kırmızı-yeşilbiber, karnabahar, nane, maydanoz, roka, tere tüketilmesi ile ihtiyacımız olan A, C ve E antioksidan vitaminleri sağlayabiliriz.

Egzersiz, doğal bir antidepresandır

Havaların soğuması ile birlikte azalan egzersiz metabolizmayı yavaşlatmaktadır. Her gün açık havada bol oksijen eşliğinde yürüyüş yapmak, hem bedeninize hem de ruhunuza vereceğiniz harika bir armağandır. Hava soğuk olsa da sıkı sıkı giyinip yürüyüşünüzü yine keyifle yapabilirsiniz. Yapılan birçok çalışma kilo verdikten sonra koruma aşamasına geçen ve kilosunu uzun süre koruyan bireylerin %94’ünün egzersiz yaptığını ortaya koymuştur. Egzersiz, doğal bir antidepresandır. Stres seviyelerini azaltır ve vücudunuzda, kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacak mutluluk hissi veren endorfin hormonunun salgılanmasını artırır.

Karbonhidrat bağımlılığından uzak durun

Kış aylarında kilo alma eğilimimiz daha fazladır ve vücudumuz ısı dengesini sağlamak için yağlanma eğilimine geçer. Bu durumda kendinizi koca bir dilim pasta ya da bir tabak soslu makarna yani karbonhidrat yerken bulabilirsiniz.  Sıcak çikolata, salep ve kremalı kahvelerde kışın en sık tercih edilen kalorili içeceklerin başında gelir. Havanın erken kararması,  güneşin yerini yağmurların alması, soğukların gitgide artıp ve işlerin yoğunlaşması nedeniyle gelişen halsizlik, isteksizlik, mutsuzluk sonucu aşırı yeme atakları yaşanabilir.  En yakın arkadaşınız karbonhidratlar gibi gözükse de, sakın siz kendinizi karbonhidratların yumuşak kollarına bırakmayın aksi halde kışın kardan adam gibi dolaşabilirsiniz. Şeker size kısa süren bir rahatlık, geçici bir neşe verebilir. Ancak etkisi geçtikten sonra kendinizi daha kötü, yorgun ve suçlu hissedebilirsiniz. Yeterli ve dengeli beslenmeyle gün içinde her besin grubundan yeterli miktarda almakla ataklara dur diyebilirsiniz.

KIŞ KALORİLERİNİ AZALTMANIN YOLLARI

Kışın asitli içecekler, siyah çay, kahve içmek yerine ıhlamur, yeşil çay, beyaz çay, chai tea, ekinezya, rooibos, kuşburnu gibi bitki çayları şekersiz olarak sıklıkla tercih edilebilirsiniz.

ONU İÇME                                   

1 bardak (200 ml) sıcak çikolata 300 kalori

BUNU İÇ

1 bardak (200 ml) diyet sıcak çikolata ise 180 kalori dir. Böylece 120 kalori yani yaklaşık 1,5 dilim ekmek kar edersiniz.

DİYET SICAK ÇİKOLATA

1 bardak light süt (200 ml)

20 gr şekersiz çikolata

1 yemek kaşığı şekersiz kakao

Yapılışı; süt soğukken kakao ilave edilip karıştırılır ve pişirilir. Kaynadıktan sonra biraz ılınınca içine çikolata ekleterek karıştırıp erimesi sağlanır.

ONU İÇME                                   

1 fincan salep (150 ml) 300 kaloridir.

BUNU İÇ

1 fincan salep (150 ml) 70 kaloridir. Böylece 230 kalori yani yaklaşık 3 dilim ekmek kar edersiniz.

DİYET SALEP

1 litre light süt

3 yemek kaşığı toz salep

Tarçın

İsteğe bağlı toz tatlandırıcı

Yapılışı; 1 litre light sütü bir tencereye koyun. Toz salebi içine yavaş yavaş ekleyin ve topaklanma oluşmaması için sürekli karıştırın. Süt ve toz salep karışımı kaynayınca kısık ateşte birkaç dakika daha karıştırıp, ocaktan alın. İçine toz tatlandırıcıyı ekleyin ve üzerine bol tarçın ekleyerek servis edin.

ONU YEME

1 orta boy çikolatalı muffin 250 kalori

BUNU YE

1 dilim yağsız çikolata parçalı muffin 100 kalori. Böylece 150 kalori yani yaklaşık 2 dilim ekmek kar edersiniz.

YAĞSIZ ÇİKOLATA PARÇALI MUFFİN

1 çay bardağı esmer şeker (100 gr)

1 çay bardağı light süt (100 ml)
2 adet yumurta
2 çay bardağı kepekli un (200 gr)
1 yemek kaşığı kakao
2 yemek kaşığı damla çikolata
1 paket kabartma tozu

Yapılışı; şeker ve yumurtayı rengi beyazlaşıncaya kadar iyice çırpın. Damla çikolata dışındaki tüm malzemeleri ekleyip karıştırın. Son olarak damla çikolatayı hamura ekleyip son kez karıştırın. Önceden yağlanmış bir kek kalıbına dökün. 170 derece fırında, yaklaşık 20-25 dakika, üstü kızarıncaya kadar pişirin.

 

Bağışıklık sistemini güçlendirmenin yolları

Haber-Gorsel (7)Sürekli hastalanmak, sık sık çıkan uçuklar, kilo kaybı, halsizlik ve yorgunluk… Tüm bunlar bağışıklık sisteminizin zayıflığına işaret edebilir. Ancak sağlıklı beslenme, kaliteli uyku, düzenli spor gibi alınabilecek birkaç önlem ile bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek ve hastalıklara karşı direnç kazanmak mümkün. Memorial Ataşehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. İlkay Keskinel, bağışıklık sistemini güçlendirmenin yolları hakkında bilgi verdi.

Ruhsal stres bağışıklığı düşürüyor

Bağışıklık sisteminin sağlıklı işleyişi pek çok faktöre bağlıdır. Doğuştan gelen bazı bağışıklık yetmezlikleri bulunduğu gibi, çevresel kimi faktörlerle de sistemin etkinliği azalabilir. Özellikle yeterli ve dengeli beslenmeme, ruhsal ya da fiziksel stres, uykusuzluk, bazı hastalıklar ve bağışıklık baskılayıcı ilaçlar bu sistemin dengesini bozabilir. Ruhsal stres, bağışıklığı en çok düşüren faktörlerden biridir. Stres yaratan faktörleri kontrol etmek mümkün olmasa da, strese sebep olan olaylara bakışımızı değiştirmek yararlı olabilir.

Sıkça hastalanıyorsanız…

Sağlıklı bir bağışıklık sistemine sahip kişiler çevresel faktörlerin etkisiyle kolay kolay hasta olmazken, bağışıklık sistemi zayıfladığında zararsız görünen mikrobik hastalıkların bile ölümle sonuçlanması söz konusu olabilir. Başka bir deyişle, sadece hangi mikrobik etkenle karşılaşıldığı değil, bağışıklığın nasıl tepki verdiği de geçirilen hastalıkların şiddetini belirler.

Hastalığı atlatamamak önemli bir neden

Grip ve soğuk algınlığı gibi hastalıklarda genellikle 1-2 hafta içinde iyileşme görülmektedir. Ancak bağışıklık sistemi güçlü olmayan kişilerde bu rahatsızlığın süresi uzayabilir. Yaşlılarda, diyabetlilerde, altta yatan böbrek, kalp ya da solunum sistemine ait kronik hastalığı olan kişilerde daha ağır seyredebilir. Bunun yanında zatürre gibi hastalıklara da zemin hazırlayabilir.

Uçuk ve yaralar da önemli bir haberci

Vücudun çeşitli bölgelerinde görülen ve tekrarlayan uçuklar ile yaralar da bağışıklık sisteminde bir güçsüzlük olduğu anlamına gelebilir. Bu durumdan kurtulmak için mutlaka bir uzmana başvurulmalı ve bağışıklığın kuvvetlendirilmesi için uygun bir tedavi planı oluşturulmalıdır. Bağışıklık sistemi zayıflama başladığı anda hastalık etkenleri insan vücuduna daha kolaylıkla girerler. Hastalık yapma tehlikesi olan mikroorganizmalar savunma sistemlerini geçebilirlerse, bir takım reaksiyonlar başlatarak yayılmaya çalışırlar.

Güçlü bağışıklık için karanlıkta kaliteli uyku

Önemli olan uzun süre uyumak değil “kaliteli” uyumaktır. Kaliteli bir uyku da bağışıklık sisteminin sağlıklı işleyişi için önemlidir. Beyinden salgılanan “melatonin” hormonunun, uyku düzenini sağlaması dışında, bağışıklık üzerine de etki ettiği düşünülmektedir. Bu hormonun salınımı gecenin erken saatlerinde hava karardıktan sonra başlar, saat 02.00 gibi en yüksek seviyeye ulaşıp tekrar azalır. Bu nedenle uykuya dalma saatini mümkün olduğunca geciktirmemeli, en geç saat 23.00 gibi uykuya geçilmiş olmalıdır. Melatonin hormonu, karanlıkta salındığından gece boyunca yatak odasında ışıkların açık bulunmaması, uyunan ortamın mümkün olduğunca karanlık olması önerilir. Gece uyumadan önce bilgisayar/tablet kullanmak, televizyon izlemek de, melatonin hormonunun salınmasını bozabilir.

Bağışıklık sisteminize güç katın…

· Tek tip beslenmeyin. Her grup besinden dengeli bir şekilde tüketmeye özen gösterin.
· En az sigara kadar zararlı olan tütün ürünlerinden (puro, pipo, nargile vb.) uzak durun.
· Protein kaynağı olarak hayvansal proteinlerle bitkisel proteinleri dengeli bir biçimde tüketin.
· Çiğ sebze-meyve ile beslenin. Meyve ve sebzeleri mevsiminde tüketin.
· Pre ve probiyotiklerden yararlanın (ev yoğurdu, kefir, lifli besinler).
· Doğru ve düzenli egzersiz yapın. Egzersizi haftada 1-2 kez kendinizi tüketircesine değil, mümkünse az miktarda da olsa, her gün yapmaya çalışın.
· Bitki çaylarından yararlanmayı deneyin. Bitkilerin hepsi kaynatılmaz, usulüne uygun demlenmesi gerektiğini unutmayın.
· Temizlik maddelerinin aşırı kullanarak cildinizin sağlıklı ve normal bakteri dengesini bozmayın.
· Hekim önerisi dışında özellikle antibiyotik gibi ilaçlar almayın.
· Stresten uzak durun. Her zaman pozitif düşünün.
Memorial Ataşehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü'nden Uz. Dr. İlkay Keskinel
Memorial Ataşehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. İlkay Keskinel

 

Savunma sistemine psikolojik yaklaşım

1571_Baby-e1381371661879-628x361Çocukları en çok hasta eden hastalıkların başında, enfeksiyon ve alerjinin geldiğini, bu iki hastalığın savunma sistemiyle ilgili olduğunu söyleyen Doç Dr. Akgül Akpınarlı Antony, çocukların sağlıklı olabilmesi için savunma sisteminin güçlü olması gerektiğinin altını çizdi. Birçok hastalığın asıl nedeninin savunma sisteminin iyi çalışmaması sonucu oluştuğunu, oysaki savunma sisteminin her türlü hastalığı iyileştirme ve hastalıklara karşı koruma potansiyeline, gücüne sahip olduğunu ve savunma sistemimize iyi bakmamız gerektiğini belirtti.

Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony; psikolojik yaklaşımın, soluduğumuz havanın, içtiğimiz suyun ve yediğimiz gıdanın savunma sisteminin güçlenmesiyle yakından ilişkisine dikkat çekti.

Savunma Sisteminde Psikolojik Yaklaşım Önem Taşıyor

Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony; sağlıkta esas olanın korunmak olduğunu, yani sağlıklıyken, hasta olmamak için gerekli tedbirlerin bir yasam biçimi olarak benimsenmesi gerektiğini söyledi. Doç Dr. Antony; “Güçlü bir savunma sistemi için öncelikle çocukların mutlu, pozitif enerjili ve stresten uzak ortamlarda büyümesi, ebeveynlerin çocuklar için iyi bir rol model olması gerekiyor. Tıpkı uçaklarda olduğu gibi önce oksijen maskesini kendimize takmalıyız yani, kendimize iyi bakarak ve sağlığımızı koruyarak çocuklarımızın daha sağlıklı olmalarını sağlayabilmeliyiz” dedi. Savunma sistemi için, güneşin ve D vitamininin çok önemli olduğunu vurgulayarak, düzenli spor yapmanın her yaşta olduğu gibi çocuklar üzerinde de etkisinin büyük olduğunu söyledi. Bedene dışarıdan giren hava, su ve gıdaların hem sağlıklı olmak hem de hastalıklardan korunmak için önemli faktörler olduğunu belirtti ve dikkat edilmesi gereken kuralları sıraladı:

Solunan havanın sağlıklı olabilmesi için:

· Evimizin mümkün olduğunca güneş alan bir ev olması,

· Rutubet ve nem kontrolünün iyi yapılmış olması,

· Hava kirliği, egzoz kokularından arındırılmış olması,

· Çamaşır suyu deterjanlar, yumuşatıcılar, parfüm ve deodorant kokularından arındırılmış olması,

· Yatak odalarının, evin en güneşli odası olması,

· Yatak odalarının sadece yatmak için kullanılması,

· Yatak odalarının sade olması ve sık sık temizliğinin yapılması,

· Ev tozları denilen MITE’lardan korunmak için mümkünse yerde çok tüylü halıların olmaması,

· Yatakta yorganda ve yastıkta yün ve kaz, kuş tüyü olmaması,

· Yatak kılıflarının en az haftada bir kez 60 derece ve üstünde yıkanması,

· Evinizde sigara içilmemesi ve içirilmemesi,

Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony; çocukların vücudununyaklaşık yüzde yetmiş su olduğunu ve suyun yaşamımımız için çok önemli olduğunu belirterek, en iyi ve en gerekli içecek olarak her gün mutlaka yaşa ve ihtiyaca göre tüketilmesi gerektiğini söyledi. Su ihtiyacının gazlı, şekerli içeceklerle ve hazır meyve suları ile giderilmemesi gerektiğine, doğal kaynaklardan ve mümkünse cam şişedeki suların tercih edilmesi gerektiğini belirtti. PH değeri 7-8,5 olan, kokusuz renksiz, özel bir tadı olmayan suların tercih edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Gıdalarla ilgili olarak ise; mümkün olduğunca organik, taze, yaşadığımız yere yakın yerlerde üretilmiş, mevsiminde, bol çeşit ve renkte, işlenmemiş, paketlenmemiş, katkı maddesi ve boya maddesi içermeyen yiyecekler olmasına dikkat edilmesi gerektiğini dile getirdi.

 

Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony
Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony

Çocuğunuz çok hastalanıyorsa bunları yapın!

çocuk bağışıklık mevyeÇocukları kış hastalıklarından korumak için dengeli beslenmelerine özen göstermek gerekiyor. Özellikle havaların soğuması ile daha az hareket eden çocuklarda yemek isteği artıyor. Dengesiz beslenme de kilo alımının kapısını aralıyor. Kış aylarında hem fazla kiloyu önlemek hem de bağışıklık sistemini güçlü tutmak için dikkat edilmesi gerekenleri Memorial Hizmet Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Aysu Aydın anlattı.

Günde 5 porsiyon sebze meyve kuralına uyun

Beslenme tarzını dört yapraklı yonca gibi düşünmek gerekmektedir. Her gün süt, et, sebze meyve ve tahıl grubundan (ekmek, bulgur, makarna, pirinç) dengeli bir şekilde beslenilmelidir. Çocuğunuz gün içerisinde 2-3 su bardağı kadar süt ve süt ürünleri, 5 porsiyon sebze meyve, ince dilim peynir, 1 yumurta tüketmelidir. Genellikle de 3 ana 2 ara öğün yapılmasında fayda vardır.

Kahvaltı yapmayan çocukların zihinsel ve fiziksel performansı düşüyor

Kahvaltı günün en önemli öğünüdür. Bütün günün enerji dağılımını düzenler. Kahvaltı yapmayanların zihinsel ve fiziksel performansları ise düşük olur. Çocuklar genellikle sabah kahvaltı yapmak istemezler. Bu durum, bir önceki akşam gereğinden fazla kalori almasına yol açan besinler tüketmesinden kaynaklanmaktadır. Sabah tok uyandığı için de kahvaltıyı istemez. Bu nedenle akşam yemeğinde daha hafif beslenilmelidir.

Ara öğünlerde çocuklara bisküvi ya da hamur işi verilmemeli

Ana öğünleri iştahsız karşılayan çocukların ara öğün saatlerine dikkat edilmelidir. Ana öğünlere yakın zamanlarda çocuklara açlıklarını bastırmak için hamur işi ya da bisküvi gibi enerjisi yüksek yiyecekler vermemek gerekmektedir. Bunun yerine ana öğünlerden en az 2 saat öncesinde meyve – süt, peynir – ekmek ya da kuruyemiş verilmesinde fayda vardır. Bu yiyecekler çocukların kan şekerini dengeleyip, ana öğüne kadar idare etmelerini ve ana öğünlerini daha iştahlı yemelerini sağlar.

Kış sebzeleri vitamin ve mineral deposu

Kış aylarında savunma sistemini güçlendirmek için sebze meyve tüketimi büyük önem taşımaktadır. Havuç, karnabahar, bal kabağı, ıspanak, yer elması, brüksel lahanası, pazı, kereviz, pırasa, brokoli, turp kış sebzeleri; elma, mandalina, portakal, ayva, nar, greyfurt, muz ve kivi ise kış meyveleridir. Kışın çocuğunuzun özellikle tüketmesi gereken besinler:

Bal kabağı; A vitamini, beta-karoten, demir, potasyum, sodyum, fosfor, kalsiyum ve magnezyumdan zengindir. Çocuklarda sağlıklı kemik gelişimine katkıda bulunur. Kabızlık sorununa çok iyi gelmektedir. Bal kabağını alırken soyulmamış şekilde alın ve mutlaka siz soyun. Bu şekilde besin değerini kaybetmez. Çok pişirmemeye dikkat edin aksi takdirde besin değeri düşer. Bal kabağını yemeklerinizde kullanabilir ve çorbasını yapabilirsiniz.

Pırasa; A, C, K ve B6 vitaminlerinden zengindir. Yalnız yüksek oranda sodyum içerdiğinden çok fazla tüketilmemesi gerekir. Kemik ve doku gelişimine katkıda bulunur.

Yer elması; Demir, C vitamini, fosfor ve potasyumdan zengindir. Vücut direncini arttırıcı etkisi vardır. İçerisindeki inülin adındaki maddeden dolayı bağırsaklar için çok faydalıdır.

Pazı; İştah açıcı, hazmı kolaylaştırıcı ve öksürüğe karşı olumlu etkileri bulunmaktadır.

Kereviz; İçeriğindeki A vitamini, folik asit, B6, B1, B2, C, E, K vitaminleri ve kalsiyum, potasyum, fosfor, çinko ve demir içermektedir. Zihinsel ve fiziksel performansı arttırıcı etkisi bulunmaktadır.

Çocuklara sebzeyi sevdirmenin yolları

Genellikle çocuklar sebze tüketimini pek sevmezler. Klasik pişirme yöntemleri dışında, farklı sunumlarla çocuklara bu sebzeler sevdirilebilir. Eğer çocuk diğer sebzeleri yiyor ve 1-2 sebzeyi ısrarla yemek istemiyorsa zorlamamakta fayda vardır.

Geleneksel pişirme tekniklerinin dışına çıkın

Ispanak sevmeyenler için ıspanaklı krep, börek veya yumurtalı ıspanak yapılabilir. Kereviz, havuçla birlikte yoğurda rendelenip, cevizle birlikte sunulabilir veya kerevizli çorba tercih edilebilir. Pırasa, barbunya ile pişirilebilir veya az yağda kavurup yumurtalı yapılabilir. Brokoli peynirle birlikte salatalarda kullanılabilir veya çorbası yapılabilir. Geleneksel pişirme tekniklerinin dışına çıkıp, çocuğun sevdiği tarzda yemek pişirmek önemlidir.

Meyve tüketiminde ise çocukların tek tip meyve yemesinden kaçınılmalıdır. Her meyve gün içerisinde dengeli bir şekilde verilmelidir. Taze sıkılmış meyve suyu yerine meyvenin kendisini yemesine özen gösterilmelidir. Eğer meyve suyu içmek isterse de besin değeri kaybı olmaması için meyveler sıkıldıktan hemen sonra içilmelidir.

Memorial Hizmet Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Aysu Aydın
Memorial Hizmet Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Aysu Aydın