Etiket arşivi: Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony

Çölyak özellikle kadınları etkiliyor

Ortalama 140 kişide bir görülen, hem yetişkinlerde hem de çocuklarda oluşan Çölyak hastalığına, özellikle kadınlarda rastlanıyor. Her yıl Mayıs ayında Çölyak hastalığına karşı farkındalığı arttırmak amacıyla, bir dizi etkinlik düzenleniyor.  Çölyak özellikle kadınları etkiliyor yazısının devamı

Vücudumuzdaki mikropların ölmesi hastalıkları arttırıyor

Vücudumuzda ki sağlıklı floradaki mikropların ölmesi, hastalıklara neden oluyor, bağırsak florasını değiştiriyor, bu değişiklikler astımdan, kansere, şişmanlıktan, diyabete, depresyondan, enfeksiyon hastalıklarına kadar bir çok soruna neden oluyor.   Vücudumuzdaki mikropların ölmesi hastalıkları arttırıyor yazısının devamı

Yaz tatilinizde “D vitamini” depolayın

Sağlık kaynağı D vitamini için yaz tatilini iyi değerlendirmek ve bol bol D Vitamini depolamak gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony yapılan araştırmalarda, D vitamininin sadece kemik metabolizması üzerinde etkisi olmadığını, bütün sistem için önem taşıdığını ve eksikliğinin ise birçok hastalığa neden olduğunu söyledi.  Yaz tatilinizde “D vitamini” depolayın yazısının devamı

Yorgunluk alerjik rinitle ikiye katlanıyor

alerjiHavaların ısınmasıyla doğa yeniden hayat buluyor, havaya yayılan polenler; gözlerde sulanma, kaşınma, kızarma bulgularıyla alerjik konjektivit, burunda akıntı, kaşınma, hapşırma ve burun tıkanıklığıyla alerjik rinit, solunum yollarında öksürük, hırıltı, nefes darlığıyla astım bulgularını ortaya çıkarıyor. 
Yorgunluk alerjik rinitle ikiye katlanıyor yazısının devamı

Sınav öncesi polen alerjisine dikkat

okul, öğrenciHavaların ısınması ve doğanın yeniden hayat bulması ile birlikte havaya yayılan polenler alerji yapıyor. Polen alerjisi yorgunlukla birlikte çocukların okul başarısını da etkiliyor. Polen alerjisi olan çocukların, burunları tıkanıyor, uyku kaliteleri bozuluyor. İyi bir uyku alamayan çocuklar, gün boyu kendilerini yorgun ve halsiz hissediyor. Bu durum okul başarısını ciddi bir şekilde etkiliyor.  Sınav öncesi polen alerjisine dikkat yazısının devamı

Her 13 çocuktan birinde besin alerjisi var

BESIN_ALERJISI_6Dünyada alerjik hastalıkların başında besin alerjileri geliyor. Her 13 çocuktan birinde besin alerjisi görülüyor. Besin alerjilerine bağlı olarak hayati tehlike oluşturan, aniden gelişen, bütün vücut fonksiyonlarını durduran “Anafilaksi”ye karşı anne babalar uyarılıyor. Mayıs ayı boyunca, halkı besin alerjileri ve özellikleri hakkında bilgilendirmeyi amaçlayan Besin Alerjileri ve Anafilaksi ağı, bugün ki adıyla Food Allergy Research and Education, Amerika’da (FARE) 10-16 Mayıs tarihlerini, besin alerjileri farkındalık ayı olarak ilan etti.  Her 13 çocuktan birinde besin alerjisi var yazısının devamı

Saman nezlesi mevsimi açıldı

Grip-Gorsel

Baharın gelişi, saman nezlesi olarak bilinen alerjik riniti tetikliyor. Bütün dünyada en sık rastlanan alerjik hastalıklardan biri olan “Saman Nezlesi”, kontrol edilemediğinde ASTIM’a neden olabiliyor.

“Alerjik Rinit”e dikkat çekmek ve önemine vurgu yapmak amacıyla, Amerika’da Nisan ayının “Alerjik Rinit Farkındalık Ayı” olduğunu belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Çocuk Alerji ve immünoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, bu hastalığın ülkemizde saman nezlesi olarak bilindiğini ve kontrol edilmediğinde astıma varan sonuçlar doğurduğunu söyledi. Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony “Adından da anlaşılacağı gibi alerjik rinit; toplumumuzdaki bir diğer adıyla saman nezlesi, burunda bulgular oluşturan bir hastalıktır. Solunan havada bulunan alerjenlere, burun mukozasının temas etmesiyle ortaya çıkar. Alerjik rinit bulguları alerjik olunan maddeye göre, sadece bazı mevsimlerde ortaya çıkabileceği gibi (ağaç, çayır çimen ve yabani ot alerjileri) yıl boyunca da sürebilir. Burun mukozasının sağlıklı olması, akciğerlere kaliteli ve temiz bir hava gitmesi için çok önemlidir. Alerjik rinitte burun içi etler şişer, burun havayı temizleme, ısıtma, filtre etme gibi fonksiyonlarını iyi yapamaz hale gelir. Burun; akciğer bronşlarıyla çok benzer yapıya sahiptir. Dolaylısıyla da burun ve akciğerler bir bütündür, aralarında kuvvetli bağlantılar vardır ve birbirlerini olumlu ve de olumsuz oldukça çok etkileyebilirler. Alerjik rinit kontrol edilemediğinde ortaya çıkan en önemli kompilakasyon, hastalığın aşağıya inmesiyle ortaya çıkan ASTIMDIR” dedi.

Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, alerjik rinit belirtilerinin; burun akıntısı, kaşıntısı, tıkanıklığı, arka arkaya gelen hapşırma, kulaklarda tıkanıklık ve kaşıntı, boğaz ağrısı, boğazda kaşıntı, geniz akıntısı hissi, öksürük, baş ağrısı, gözlerde kaşıntı ve kızarıklık, işitme problemleri, ses kısıklığı ile kendini gösterdiğini söyledi. Ailede alerjik rinit, astım, egzama, besin alerjisi olanların ve sigara dumanına maruz kalanların risk altında olduğunu belirtti ve şunları ekledi: “Bitkilerin erkek üreme hücresi olan polenler, rüzgâr yoluyla 500 km uzağa kadar uçuşabilirler ve ulaştıkları yerlerde döllenmeyi sağlayarak, bitkilerin çoğalmasına neden olurlar. Çayır, tahıl, ağaç ve yabani otlar en önemli polen kaynağıdır. Ağaç polenleri Şubat-Nisan aylarında, çayır polenleri Mayıs-Temmuz aylarında, yabani ot polenleri ise en çok Ağustos-Ekim ayları arasında yayılma gösterir. Gün içerisinde sabah saatlerinde polen düzeyi daha çok yoğunlaşır. Nemli ve rutubetli havalarda azalırken kuru ve güneşli havalarda polen düzeyi artar. Baharla birlikte sürekli hapşırma, burun akıntısı ve tıkanıklığı, geniz akıntısı, kuru öksürük, boğaz, burun ve kulakta şiddetli kaşıntı ya da gözlerde kaşıntı ve sulanma gibi belirtilerle kendini gösteren saman nezlesi ( Alerjik rinit ); önlem alınmazsa ileri ki dönemlerde yorgunluk, iştahsızlık, sinirlilik, baş ağrısı, sinüzit, orta kulak iltihabı, bronşit veya astım gibi hastalıklara dönüşebilir”dedi.

Saman Nezlesinden Korunmak İçin Neler Yapılmalı?

Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony; her hastalıkta olduğu gibi alerjik rinit’te de en önemli tedavinin doğru teşhis olduğunu belirterek, geçmeyen veya sık sık burun problemi yaşayan çocukların mutlaka çocuk alerji uzmanı tarafından değerlendirilmesi, sebep olan alerjenin bulunması gerektiğini söyleyerek yapılması gerekenleri sıraladı:

· Dokunan alerjenin bulunması,

· Organik ve sağlıklı beslenilmesi,

· Solunan havanın temiz olmasına dikkat edilmesi,

· Özellikle yatak odasının ev tozları, evcil hayvan ve küf mantarı alerjenlerinden uzaklaştırılması,

· Yatak, yorgan ve döşeğin yün ve tüy olmaması,

· Yatılan odanın sade ve boş olması,

· Polen mevsiminde havalandırma işlemlerinin saat 05.00 ile 10.00 arası yapılmaması,

· Polen mevsiminde açık havada çok bulunulmaması,

· Her gün aksam eve gelindiginde mutlaka duş alınması ve bütün kıyafetlerin değiştirilmesi,

· Dışarı çıkarken gözlük ve şapka takılması,

· Gün içinde dışarıda giyilmiş günlük kıyafetlerin yatak odasında bulundurulmaması,

Korunmanın her zaman için önemli olduğunu ama yetmediğini belirten Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, hastalığın yok olması için en etkili tedavinin “Alerjik Aşı” olduğunu söyledi. Alerji testinden sonra, doktor kontrolünde vücuda, gittikçe artan dozlarda yapılan aşı tedavisinin, alerjik rinitin iyileşmesinde çok başarılı sonuçlar elde ettiklerini sözlerine ekledi.

Çocuğunuz grip mi nezle mi?

OCUGUNUZ+GRIP+MI+NEZLE+MI+%288%29Kış mevsiminin bitmesine sayılı günler kala hem Türkiye’de hem de Avrupa’da grip salgını devam ediyor. Özellikle son 10 gündür çocuklarda düşmeyen ve yüksek seyreden ateş (39C), boğaz ağrısı,  halsizlik, iştahsızlık ve kas ağrısı ile grip salgını kendini gösteriyor.  Grip ve nezlenin sık sık birbirine karıştırıldığını da vurgulayan Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, soğuk havaların kabusu gripten nasıl korunmak gerektiğini açıkladı.  Çocuğunuz grip mi nezle mi? yazısının devamı

Ev tozları, mite’lar tehlike saçıyor!

mitelerden-kurtulmakMite’lar çocukluk döneminde en sık astım yapan hava yolu alerjilerinin başında geliyor. Çocukluk çağı astımını, %80 oranında mite alerjileri oluşturuyor. Kış aylarında ortaya çıkan burun tıkanıklığı, burun akıntısı, hapşırma ve burun kaşıntısıyla birlikte sık sık tekrar eden öksürük, hırıltı ve nefes darlığına en çok Mite’lar neden oluyor.

Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony ev tozlarının, herkesin evinde bulunduğunu, gözle görülemeyecek kadar küçük olduğunu ve çaplarının 0,1 ilâ 0,5 mm arasında değişen mikroskobik canlılardan oluştuğunu söyledi ve ekledi: “Mite’lar, dışarıdaki ya da kirli alanlardaki tozdan farklıdırlar. Çünkü aslında toz değil, canlı böcek, yatak böceği, bir diğer adı ile ev içi parazitidirler. Yeryüzünde insanoğlu kadar eski olan bu canlılar insanın olduğu her yerde vardır. Çünkü insanların ve hayvanların vücudundan dökülen saç, kıl, kepek ve deri artıkları ile beslenirler. Sıcak ve nemli ortamları sever ve bolca ürerler. Ev içinde en çok yatakta ve yatak odalarında bulunurlar. Özellikle yün, tüy ve pamuktan yapılan döşek, yorgan, yastık, battaniye, halı ve döşemeleri çok severler ve bunların içinde çok kolay ürerler” dedi. Bir gram ev tozu içinde 100-500 adedi canlı olmak üzere yaklaşık olarak 19.000-20.000 kadar akar bulunduğunu belirtti.

Bir gram insan derisinin milyonlarca mite’ı beslemeye yettiğini söyleyen Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony şöyle devam etti: “Bazen sadece dökülen deriyi değil, vücudumuzdaki sağlam deriyi de yiyebilirler. Hatta bazen cildimizde hissettiğimiz batma hissi bundan dolayıdır. Mite’lar insan ve hayvan deri artıklarını yedikten sonra her canlı gibi dışkılarlar ve en çok alerji yapan şey de bu dışkıda bulunan alerjilerdir. Mite’ların vücut proteinleri de alerjiktir. Ayrıca bir seneden eski yastıkların mevcut ağırlığının yaklaşık yarısının, mite’lar, mite yumurtaları, mite dışkısı ve diğer atıklardan oluştuğu düşünülmektedir. Dolayısıyla mite alerjilerinde yatak odası ve yatakla ilgili alınacak tedbirler mite alerjisini kontrolde çok önemli rol oynamaktadır” dedi.

Ev Tozu Alerjilerinden Korunmak İçin Neler Yapmalıyız?

Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, bir çocuğun mite alerjisi geliştirmemesi için ev içinde ve yatak odasında alınması gereken tedbirleri şöyle sıraladı:

1- Güneş gören, havadar bir ev ve yatak odası olmalı,

2- Evde rutubet olmamalı,

3- Yatak, yorgan ve döşekte yün ve/veya tüy olmamalı,

4- Yatak odası sadece uyumak için kullanılmalı,

5- Yatak odası sade ve eşyasız olmalı,

6- Yatak mümkünse karyola olmalı, günümüz baza yataklarından olmamalı, (Altının kolayca temizlenebilmesi için)

7- Yatak odasında yerde halı, kilim olmamalı, illa bir şey olacaksa yıkanabilir küçük bir kilim olmalı,

8- Yatak odasında yüklük ve kitaplık olmamalı,

9- Yatak odasında oyuncak, özellikle de peluş oyuncaklar olmamalı,

10- Yatak odası günlük temizlenmeli ve havalandırılmalı,

11- Temizlik yapılırken çocuk temizlik yapılan ortamda bulundurulmamalı, (Temizlik sırasında birçok ev tozu ortama karışacağı için)

12- Yatak kılıflarının haftada en az bir kez 60 derece ısıda veya üzerinde yıkanmalı, ardından ütülenmeli,

En Etkili Tedavi Yöntemi Aşı!

Alınan önlemlerin ev tozundan korunmak ve ev tozu alerjisi geliştirmemek için gerekli olduğunu belirten Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony sözlerini şöyle tamamladı: “Eğer bir çocukta akar alerjileri nedeniyle alerjik astım ve alerjik rinit geliştiyse bu önlemlere ilaveten akarlar için aşı tedavisi (immunoterapi) çok etkilidir. Günümüz koşullarında ev tozu akarlarına bağlı gelişen alerjik rinit ve astımın en etkili tedavi ve çözümü ev tozları için geliştirilen aşılar ile yapılmaktadır. Aşı tedavileri vücutta savunma sistemini etkileyerek ev tozlarına karşı gelişmiş olan aşırı hassasiyeti tolere eder. Böylelikle vücut tozlara karşı olumsuz bir tepki vermez ve birçok hastada ilaçsız olarak ömür boyu süren iyileşme yapar” dedi.

 

Besin alerjilerinin başında süt alerjisi geliyor

Sut_Alerjisi_03Besin alerjisi tüm dünyada artıyor, çocuklarda besin alerjisi yapan gıdaların başında süt alerjisi geliyor. Süt alerjisi, ek gıdaya geçiş yaşında başlayabildiği gibi her yaşta da yaşanabiliyor. Süt alerjilerinin bulguları, hastadan hastaya göre değişebiliyor. Bazen bulguların çeşitliliği ve şiddetinin farklılığı, süt alerjisinin tanısının koyulmasında yanıltıcı sonuçlar doğurabiliyor.

Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony besin alerjilerinin, bağışıklık sisteminin normal şartlarda zararsız olan bir besin maddesini, yanlışlıkla zararlı olarak algılaması ve aşırı tepki vermesiyle ortaya çıkan bir durum olduğunu belirtti. Süt alerjisinin bulgularının, tuttuğu organa göre değiştiğini söyleyenDoç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony; Süt Alerjisi deriyi tuttuğunda; deride hassasiyet, kaşıntı, kızarıklık, egzama, ürtiker, solum yollarını tuttuğunda, burunda geçmeyen akıntı, tıkanıklık, kaşıntı, sinüzit, öksürük, hırıltı, nefesle darlığı, tekrar eden bronşit ve astım yapabilir. Sindirim sistemini tuttuğunda ise bulantı, kusma, iştahsızlık, ishal, kabızlık, reflü, bazen de direkt bir organ tutulumu olmaksızın sadece kilo alamama, büyüme geriliği yapabiliyor” dedi.

Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony; süt alerjilerinin bazen de çok şiddetli seyrettiğini ve anafilaksi denilen ani şok tabloları yapabileceğini söyledi. Şok tablosu yaptığı hastalarda, süt alerjilerine karşı tepkinin çok ciddi olduğunu, hasta kendisi süt tüketmese bile sağılan, pişirilen, süt ile yemek yapılan hatta süt içilen ortamlarda bu işlemlerin havaya karışan süt proteinleri sebebiyle anafileksi gelişebileceğine dikkat çekti. Her türlü besinin gıda alerjisi yapma potansiyeli olduğuna, fakat en sık besin alerjisi yapma potansiyeli olan gıdalar arasında süt, yumurta, buğday, soya, fıstık, fındık, balık ve deniz ürünleri bulunduğuna değindi.

Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony
Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony

D vitamini eksikliği besin alerjisi riskini artırıyor

Besin Alerjisine, bütün dünyada ve özellikle gelişmiş ülkelerde oldukça sık rastlanıyor. Amerika’da yaklaşık 15 milyon kişi besin alerjisi yaşıyor,  hayatı tehdit eden besin alerjisi oranı ise 18 yaşın altında, yaklaşık her 13 çocukta bir görülüyor. D vitamini eksikliği özellikle besin alerji riskini arttırıyor.

Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony besin alerjilerinin, bağışıklık sisteminin normal şartlarda zararsız olan bir besin maddesini, yanlışlıkla zararlı olarak algılaması ve aşırı tepki vermesiyle ortaya çıkan bir durum olduğunu belirtiyor. Amerika’da besin alerjileri ile ilgili yapılan çalışmaların değerlendirildiği CDC (Centers for Disease Control) raporuna göre verilerin şu şekilde aktarıldığını söylüyor. Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony; “Yapılan değerlendirme raporuna göre besin alerjileri, görülme sıklığı artan bir halk sağlığı problemidir. Çocuklardaki besin alerjisi oranı yaklaşık olarak % 8’dir ve son dönemlerde besin alerjileri eskiye nazaran %18 artmıştır. Besin alerjileri erkek çocuklarda kız çocuklarına göre daha çok görülmektedir. Her türlü besinin gıda alerjisi yapma potansiyeli vardır, fakat en sık besin alerjisi yapma potansiyeli olan gıdalar, süt, yumurta, buğday, soya, fıstık, fındık, balık ve deniz ürünleridir. Eskiye nazaran besin alerjilerinin geçme suresi de uzamış durumdadır. Yine de süt, yumurta,  soya ve buğday alerjileri, geçme potansiyelinde iken fıstık, fındık, balık ve deniz ürünlerinin alerjileri ömür boyu devam etme potansiyeline sahiptir. Besin alerjilerine bağlı anafilaksi geçirme riski ise %50 artmıştır. Besin alerjisi olan çocuklarda diğer organları tutan alerjik hastalık riski 2-4 kat artmıştır(astım gibi.) Besin alerjileri sadece deriyi tutmaz başta mide ve bağırsak sistemi olmak üzere birçok organı tutabilir. Örneğin mide ve bağırsak sistemini tuttuğunda ishal, kabızlık, dışkıda kan olması, bağırsaklarda kanama, iştahsızlık, reflü, büyüme geriliği gibi… Solunum sistemini tuttuğunda da, burunda tıkanıklık, kaşıntı, hapşırma, akıntı ve yine akciğerlerde öksürük, hırıltı, nefes darlığına giden astıma neden olabilir. Besin alerjilerinde doğru tanı çok önemlidir. Çünkü tedavide dokunan gıdanın diyetten çıkarılması gerekmektedir. Tanıda deri testlerinin ve kan tetkiklerinin önemi büyüktür ve yaş sınırlaması yoktur. Yeni doğan bebeğe bile yapılabilir” dedi.
Özellikle D Vitamini Eksikliği Besin Alerji Riskini Arttırıyor

Çocuk sağlığı alanında önemli çalışmaların yayınlandığı Journal of Pediatrics de, besin alerjileri için özellikle D vitaminin önemine vurgu yapıldığını belirten Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, çalışmalardan elde edilen sonuçları şöyle özetliyor.  “İki yaşın altındaki çocuklarda D vitamini eksikliği, besin alerjisi geliştirme riskini artırıyor. Çocuklarda besin alerjilerine bağlı görülen atomik dermatiti vakalarındaki; dermatiti şiddetinin, düşük D vitaminin seviyesi ile ilişkili olduğu belirtiliyor. D Vitamini seviyesinin çok düşük olduğu tüm çocuklarda, birden fazla besine karşı alerji geliştirme riski artıyor. D Vitamini düşüklüğünün özellikle süt ve buğday alerjileri için risk oluşturduğu bildiriliyor” dedi.  Ayrıca Antony; besin alerjisi olan çocuklarda D vitamini seviyesine mutlaka bakılması ve eksikliğin tedavi edilmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony
Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony

Antibiyotik bademciğe çözüm değil

yusuf-boğaz-1Bademcik; kışın en sık görülen hastalıklardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Çocuklar bu mevsimde kolay hasta oluyor, bu dönem yoğun ilaç özellikle antibiyotik kullanımı çoğalıyor. Antibiyotik kullanmaya gerek kalmadan, sadece bağışıklık sistemini güçlendirerek, bademcik hastalığı kendiliğinden iyileşebiliyor.  Antibiyotik bademciğe çözüm değil yazısının devamı

Savunma sistemine psikolojik yaklaşım

1571_Baby-e1381371661879-628x361Çocukları en çok hasta eden hastalıkların başında, enfeksiyon ve alerjinin geldiğini, bu iki hastalığın savunma sistemiyle ilgili olduğunu söyleyen Doç Dr. Akgül Akpınarlı Antony, çocukların sağlıklı olabilmesi için savunma sisteminin güçlü olması gerektiğinin altını çizdi. Birçok hastalığın asıl nedeninin savunma sisteminin iyi çalışmaması sonucu oluştuğunu, oysaki savunma sisteminin her türlü hastalığı iyileştirme ve hastalıklara karşı koruma potansiyeline, gücüne sahip olduğunu ve savunma sistemimize iyi bakmamız gerektiğini belirtti.

Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony; psikolojik yaklaşımın, soluduğumuz havanın, içtiğimiz suyun ve yediğimiz gıdanın savunma sisteminin güçlenmesiyle yakından ilişkisine dikkat çekti.

Savunma Sisteminde Psikolojik Yaklaşım Önem Taşıyor

Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony; sağlıkta esas olanın korunmak olduğunu, yani sağlıklıyken, hasta olmamak için gerekli tedbirlerin bir yasam biçimi olarak benimsenmesi gerektiğini söyledi. Doç Dr. Antony; “Güçlü bir savunma sistemi için öncelikle çocukların mutlu, pozitif enerjili ve stresten uzak ortamlarda büyümesi, ebeveynlerin çocuklar için iyi bir rol model olması gerekiyor. Tıpkı uçaklarda olduğu gibi önce oksijen maskesini kendimize takmalıyız yani, kendimize iyi bakarak ve sağlığımızı koruyarak çocuklarımızın daha sağlıklı olmalarını sağlayabilmeliyiz” dedi. Savunma sistemi için, güneşin ve D vitamininin çok önemli olduğunu vurgulayarak, düzenli spor yapmanın her yaşta olduğu gibi çocuklar üzerinde de etkisinin büyük olduğunu söyledi. Bedene dışarıdan giren hava, su ve gıdaların hem sağlıklı olmak hem de hastalıklardan korunmak için önemli faktörler olduğunu belirtti ve dikkat edilmesi gereken kuralları sıraladı:

Solunan havanın sağlıklı olabilmesi için:

· Evimizin mümkün olduğunca güneş alan bir ev olması,

· Rutubet ve nem kontrolünün iyi yapılmış olması,

· Hava kirliği, egzoz kokularından arındırılmış olması,

· Çamaşır suyu deterjanlar, yumuşatıcılar, parfüm ve deodorant kokularından arındırılmış olması,

· Yatak odalarının, evin en güneşli odası olması,

· Yatak odalarının sadece yatmak için kullanılması,

· Yatak odalarının sade olması ve sık sık temizliğinin yapılması,

· Ev tozları denilen MITE’lardan korunmak için mümkünse yerde çok tüylü halıların olmaması,

· Yatakta yorganda ve yastıkta yün ve kaz, kuş tüyü olmaması,

· Yatak kılıflarının en az haftada bir kez 60 derece ve üstünde yıkanması,

· Evinizde sigara içilmemesi ve içirilmemesi,

Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony; çocukların vücudununyaklaşık yüzde yetmiş su olduğunu ve suyun yaşamımımız için çok önemli olduğunu belirterek, en iyi ve en gerekli içecek olarak her gün mutlaka yaşa ve ihtiyaca göre tüketilmesi gerektiğini söyledi. Su ihtiyacının gazlı, şekerli içeceklerle ve hazır meyve suları ile giderilmemesi gerektiğine, doğal kaynaklardan ve mümkünse cam şişedeki suların tercih edilmesi gerektiğini belirtti. PH değeri 7-8,5 olan, kokusuz renksiz, özel bir tadı olmayan suların tercih edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Gıdalarla ilgili olarak ise; mümkün olduğunca organik, taze, yaşadığımız yere yakın yerlerde üretilmiş, mevsiminde, bol çeşit ve renkte, işlenmemiş, paketlenmemiş, katkı maddesi ve boya maddesi içermeyen yiyecekler olmasına dikkat edilmesi gerektiğini dile getirdi.

 

Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony
Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony

Alerjik astımda en etkili tedavi aşı

Asi_07Astım; dünyada en sık görülen solunum yolu hastalığı olarak karşımıza çıkıyor ve 300 milyondan fazla astım hastası olduğu bildiriliyor. Ülkemizde ise yaklaşık olarak her 7-8 çocuktan birinin astım olduğu belirtiliyor. Görülme sıklığı yaşam ve çevre koşullarının değişmesine bağlı olarak artıyor.

Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, astımın görülme sıklığının her geçen gün arttığına dikkat çekerek, özellikle çocuklarda görülen astım rahatsızlığından, alerjinin sorumlu olduğunu söyledi. Astım, adını duyanın korkusu olsa bile, günümüz şartlarında korkulmaması gereken ve tedavisi olan bir hastalık olduğunu belirtti.  Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony; “Alerjik astımın tedavisindeki en etkili yol aşılama yöntemidir ve bu yöntemle hastalıktan kurtulmak mümkündür. Alerji aşıları astımın gidişatını değiştirebilme potansiyeline sahip tek tedavidir, mümkün olduğunca erken başlanmalıdır. Çünkü alerji aşıları dışındaki tedavilerin hiç biri, hastalığın vücuttan atılmasını sağlamaz sadece mevcut yangının seviyesini azaltır” dedi.

 En etkili Tedavi Aşı

Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony; astım için kullanılan alerji aşılarının özellikle son yıllarda geliştirirtilen standartlara uygun olarak hazırlandığını ve çok başarılı sonuçlar alındığını söyledi. Aşıların, alerjik olunan maddeler ile hazırlandığını, ağızdan yapılan damla aşı ve koldan yapılan aşı olmak üzere, iki çeşit olduğunu belirtti. Doç. Dr. Antony, “Hastanın yaşına ve alerjisine göre hangi aşının yapılacağı belirlenir. Alerjik olunan maddenin vücuda alıştırılması için küçük dozlarda başlayan aşı tedavisi giderek arttırılır. Bu tedaviyle amaçlanan; savunma sisteminin, alerjik olunan maddeye karşı tolerans geliştirmesidir. Yani astım tedavisinde kullanılan diğer ilaçların (nefes acıcılar ve kortizonlu ilaçlar) aksine aşı tedavisi, hastalığın direkt olarak oluş, mekanizmasını etkiler” dedi.

Alerji aşılarının faydaları:

  • Alerjik Astımdaki en etkili tedavidir.
  • Alerji aşıları, savunma sistemini etkileyerek alerjik olunan maddeye karşı savunma siteminin tolerans geliştirmesine neden olur.
  • Akciğerlerde bulunan alerjik iltihap geriler ve iyileşir.
  • Hava yolu hassasiyeti geriler.
  • Astım Krizleri geriler.
  • Astım için kullanılan ilaçlar azalır ve hasta hiç ilaç kullanmaz hale gelir.
  • İlaçlara bağlı görülen yan etkiler görülmez.
  • Aşıların etkisi ömür boyu ya da uzun yıllar devam eder.
  • İçinde kortizon yoktur.
  • İç organlara zararı yoktur.
  • Kilo aldırmaz.
  • Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony
    Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony

Astımdan alerji aşıları ile korunun!

AşıAstım; dünyada en sık görülen solunum yolu hastalığı olarak karşımıza çıkıyor ve 300 milyondan fazla astım hastası olduğu bildiriliyor. Ülkemizde ise yaklaşık olarak her 7-8 çocuktan birinin astım olduğu belirtiliyor. Görülme sıklığı yaşam ve çevre koşullarının değişmesine bağlı olarak artıyor.

Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, astımın görülme sıklığının her geçen gün arttığına dikkat çekerek, özellikle çocuklarda görülen astım rahatsızlığından, alerjinin sorumlu olduğunu söyledi. Astım, adını duyanın korkusu olsa bile, günümüz şartlarında korkulmaması gereken ve tedavisi olan bir hastalık olduğunu belirtti. Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony; “Alerjik astımın tedavisindeki en etkili yol aşılama yöntemidir ve bu yöntemle hastalıktan kurtulmak mümkündür. Alerji aşıları astımın gidişatını değiştirebilme potansiyeline sahip tek tedavidir, mümkün olduğunca erken başlanmalıdır. Çünkü alerji aşıları dışındaki tedavilerin hiç biri, hastalığın vücuttan atılmasını sağlamaz sadece mevcut yangının seviyesini azaltır” dedi.

En etkili Tedavi Aşı

Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony; astım için kullanılan alerji aşılarının özellikle son yıllarda geliştirirtilen standartlara uygun olarak hazırlandığını ve çok başarılı sonuçlar alındığını söyledi. Aşıların, alerjik olunan maddeler ile hazırlandığını, ağızdan yapılan damla aşı ve koldan yapılan aşı olmak üzere, iki çeşit olduğunu belirtti. Doç. Dr. Antony, “Hastanın yaşına ve alerjisine göre hangi aşının yapılacağı belirlenir. Alerjik olunan maddenin vücuda alıştırılması için küçük dozlarda başlayan aşı tedavisi giderek arttırılır. Bu tedaviyle amaçlanan; savunma sisteminin, alerjik olunan maddeye karşı tolerans geliştirmesidir. Yani astım tedavisinde kullanılan diğer ilaçların (nefes acıcılar ve kortizonlu ilaçlar) aksine aşı tedavisi, hastalığın direkt olarak oluş, mekanizmasını etkiler” dedi.

Alerji aşılarının faydaları:

1- Alerjik Astımdaki en etkili tedavidir.

2- Alerji aşıları, savunma sistemini etkileyerek alerjik olunan maddeye karşı savunma siteminin tolerans geliştirmesine neden olur.

3- Akciğerlerde bulunan alerjik iltihap geriler ve iyileşir.

4- Hava yolu hassasiyeti geriler.

5- Astım Krizleri geriler.

6- Astım için kullanılan ilaçlar azalır ve hasta hiç ilaç kullanmaz hale gelir.

7- İlaçlara bağlı görülen yan etkiler görülmez.

8- Aşıların etkisi ömür boyu ya da uzun yıllar devam eder.

9- İçinde kortizon yoktur.

10- İç organlara zararı yoktur.

11- Kilo aldırmaz.

Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony
Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony

D vitamini ihtiyacınızın farkında mısınız?

D_Vitamini_2Dünya’daki insanların yüzde 50’si yeterli D vitamini taşımıyor. D Vitamini eksikliği, kemik hastalıklarının yanı sıra kalp hastalıklarından, alerjik hastalıklara, metabolizma hastalıklarından kansere kadar birçok hastalığa davetiye çıkarıyor. Bu eksikliğe dikkat çekmek isteyen “Dünya D Vitamini Komitesi”, Kasım ayını D Vitamini farkındalık ayı ilan etti.

Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Doçent Doktor Akgül Akpınarlı Antony, Dünya D Vitamini Komitesi’nin 2007 yılında “Vitamin D Farkındalık Ayı” ilan ettiği Kasım ayında, D vitamini eksikliğinin zararlarına, bu vitaminin eksikliğinin vücudumuzda yarattığı rahatsızlıklara ve D vitamini eksikliğinin nasıl giderileceğine dair çok önemli bilgilendirmelerde bulundu.

TÜRKİYE’NİN YÜZDE 70’İ D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ YAŞIYOR

D vitamini eksikliğinin çağımızın belası kanser hastalığının da sebeplerinden biri olduğuna dikkat çeken, Doçent Doktor, Akgül Akpınarlı Antony, “Dünya genelinde yapılan araştırmalara göre, D vitamini eksikliğinde ilk sırada, yüzde 90 gibi büyük bir rakamla Kanada geliyor. Kanada’yı,  yüzde 60’la Amerika ve yüzde 55 ile Avrupa ortalaması takip ediyor. Bazı araştırmaya göre, Türkiye’nin yüzde 70’i de D vitamini eksikliği yaşıyor.” dedi.

KANSER VE METABOLİZMA HASTALIKLARININ SIRRI D VİTAMİNİ

Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony,  “Yaz aylarında D vitamini ihtiyacımızın yüzde 95’ini güneşten karşılayabiliyoruz.  Sonbahar ve kış aylarında evden çıkma sıklığı azaldıkça D vitamini eksikliği baş gösteriyor. Son yapılan araştırmalar gösteriyor ki, D vitamini eksikliği sadece kemikleri etkilemiyor. Aynı zamanda Alerjik rinit, alerjik astim, atopik dermait, sedef hastalığı gibi alerjik hastalıklar, kolon, bağırsak, pankreas, kadın üreme organları ile ilgili kanserler, metabolik sendrom, şişmanlık, tip II diyabet gibi metabolizmayla ilgili rahatsızlıklar ve hipertansiyon gibi kalp hastalıklarının, D vitamini eksikliğiyle olan ilişkisi de yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır” diye konuştu.

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA D VİTAMİNİ ALIMINA DİKKAT

Çocukların erişkinlere göre D vitamini ihtiyacı daha fazladır. Kemikleri ve dişleri güçlendiren D vitamini çocukluk çağında yeterince alınmazsa bu eksiklik “Raşitizm” hastalığına yol açar.

Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Özelikle D Vitamini takviyesi alması gerekenleri şöyle açıkladı;

  • Küçük çocuklar,
  • Alerjisi olan çocuklar ve erişkinler,
  • Astımı olan çocuklar ve erişkinler,
  • Sürekli kemik ağrısı olan kişiler,
  • Güneş görmeyen, kapalı alanda yaşayan ve çalışan kişiler,
  • Bağırsaklarında yağ emilimi sıkıntılı olan kişiler,
  • Karaciğer hastalığı olan kişiler,
  • Böbrek hastalığı olan kişiler,
  • Kemik erimesi olan kişiler,
  • 50 yaşın üzerindeki kişiler,
  • Gebeler ve emziren anneler,

D Vitamini Eksikliği Olmaması İçin Yapılması Gerekenler;

  • Yaz mevsiminde mümkün olduğunca D vitamini depolamak,
  • Deride D vitamini sentezleyen ışınların en dik saatlerinde direkt deriye temas etmesini sağlamak,
  • Deriden güneş ışınlarını, pencere, araba camı ve giysiler engellediği için, her gün saat 11: 00 ile 15: 00 arasında, 20 -25 dakika dışarıda kremsiz yüz ve ellerin güneş görmesini sağlayarak geçirmek,
  • Vitamin D açısından zengin, somon, sardalya, uskumru, ringo, lüfer, ton balığı gibi yağlı balıklar tüketmek,
  • Vitamin D takviyeleri almak,
  • D vitamini eksikliği yaşayıp yaşamadığınızı en az yılda bir kez test ettirmek,
Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony
Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony

Alerjisi olanlar sonbahara dikkat

fall-allergies_(1) (1)Mevsimsel alerjiler denildiğinde akla, ilkbaharda görülen polen alerjileri geliyor, oysa sonbaharda görülen polen alerjileri, çevresel faktörlerle birleşerek alerjik hastalıkları daha çok arttırıyor. Yabani otlardan yayılmaya başlayan polenler, yağışlarla birlikte artan küf mantarları, kapalı mekanda oluşan ev tozu akarları ve artan viral enfeksiyonlar alerjileri ve astım hastalığını tetikliyor.

Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, doğanın kışa hazırlık yaptığını, Ağustos sonu başlayan, Kasım ortasına kadar devam eden polenlerin çevresel faktörlerle buluştuğunda alerjik hastalıkların arttığına dikkat çekti. Alerjik bünyeli kişilerin bu dönemde çok dikkatli olması gerektiğini vurgulayarak, özellikle solunum yolu alerjisi olanların çevresel faktörlere karşı kendilerini korumaları gerektiğinin altını çizdi. Doç. Dr. Antony,sigara dumanının, egzozun, parfümlerin, deodorantların, çamaşır sularının, yumuşatıların, deterjan kokularının kirli havayı oluşturduğunu ve bu ortamlarda alerjik kişilerin özellikle bu dönemde bulunmamaları gerektiğini söyledi. Sonbaharda alerjileri tetikleyen bir başka faktöründe, yağışlarla birlikte artan nem ve yine dökülmüş yaprakların etkisiyle toprakta çoğalan küf mantarı sporları olduğunu belirtti.

Sonbahar Alerjileriyle Nasıl Başa Çıkabiliriz?

Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, alerji tedavisinde ilk yapılması gereken şeyin korunmak olduğunu vurguladı. Öncelikle alerjinin sebebini bulmanın, polenlerin yoğun olduğu dönemde pencereleri kapalı tutmanın, ev içinde havalandırma sistemleri ve hava filtreleri kullanılmasının, polenlerin yoğun olduğu 10:00 ile 16:00 saatleri arasında mümkün olduğunca dışarıda bulunulmamasının, dışarıdan eve gelindiğinde duş alınmasının, bütün kıyafetlerin değiştirilmesinin, kıyafetleri yatak odalarına koyulmamasının, polenlerin çok olduğu yerde spor yapılmamasının, ağız ve burunu koruyan maske kullanılmasının önemine değindi.

Alerjide En Etkili Tedavi Nedir?

Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony; polen alerjilerinin tedavisinde ki en etkili yöntemin aşı tedavisi olduğunu söyledi. Aşı tedavileri dışında diğerlerinin hastalığı sadece kontrol ettiğini, hastalık sıklığını ve şiddetini azalmasına rağmen, tamamen yok etmediğini vurguladı. Kan ve deri testleriyle hastanın aşı tedavisi için iyi bir aday olup olmadığının belirlenmesinin gerektiğini, aşı tedavilerinin amacının vücudun savunma sistemine, alerjik maddelere karsı tolerans dediğimiz cevap vermeme tepkisini öğretmek olduğunu söyledi ve alerjik kişilere önemli tavsiyelerde bulundu.

Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony
Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony

1- Bol Güneş: Gün içinde fırsat buldukça acık havda temiz havdan ve güneşten faydalanmak gerekir. Güneşten aldığımız en önemli şey D vitaminidir ve D vitamin eksikliği alerjileri olumsuz etkileyen faktörlerin başında gelir.

2- İyi Beslenme: Vücudumuzun benzini olan besinlerimizi iyi seçmemiz gerekir. Sağlıklı bir vücut için gerekli olan şeyler mümkün olduğunca bol sebze ve meyve tüketmek, mümkün olduğunca çok renkte ve çeşitte besin tüketmek ve tabi mümkün olduğunca bunlarda organik olarak tüketmek gerekir.

3- Spor: Spor yapmak özellikle yüzme sporu alerjik kişiler için tavsiye edeceğimiz aktivitelerin başında gelmektedir. Fakat her turlu spor, spor yapmamaktan iyidir.