Etiket arşivi: Novartis

Sedef sadece deriyi etkileyen bir hastalık değil

Tüm dünyada 125 milyondan fazla kişiyi etkileyen sedef hastalığı hakkında bilgilendirmede bulunan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilgün Atakan, toplumda genel olarak bir deri hastalığı olarak bilinen sedef hastalığının aslında derinin ötesinde bir hastalık olduğuna dikkat çekti.

Sedef sadece deriyi etkileyen bir hastalık değil yazısının devamı

Türkiye’nin en beğenilen ilaç şirketi: Novartis

Capital Dergisi’nin her yıl yayınladığı “Türkiye’nin En Beğenilen Şirketleri” araştırmasının 2015 sonuçları açıklandı. Araştırmada Novartis son üç yılda olduğu gibi bu yıl da ilaç sektörünün en beğenilen şirketi seçildi.  Türkiye’nin en beğenilen ilaç şirketi: Novartis yazısının devamı

Çocukların gözünden KOAH (Full HD video)

Türkiye’de, her 10 KOAH hastasının 8’inde nefes darlığı görülmektedir. Nefes darlığı, KOAH hastalarının ve hasta yakınlarının yaşam kalitelerini olumsuz yönde etkilemektedir. KOAH önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Erken tanı, yaşam tarzı değişikliği ve uygun tedaviyle KOAH hastaları da daha rahat bir yaşam sürebilir.

Çocukların gözünden KOAH (Full HD video) yazısının devamı

Dışarıda hayat var! Dünya KOAH Günü (Full HD video)

KOAH önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Erken tanı, yaşam tarzı değişikliği ve uygun tedaviyle KOAH hastalarının da daha rahat bir yaşam sürmesi mümkün. Bazen küçük değişimler büyük farklar yaratabilir. İşte bu yüzden eve kapanma, yürüyüş yapmayı ihmal etme çünkü dışarıda hayat var.  Dışarıda hayat var! videosunu izleyin.

Dışarıda hayat var! Dünya KOAH Günü (Full HD video) yazısının devamı

40 yaş üzeri her 5 kişiden biri KOAH hastası

Dünya KOAH günü kapsamında açıklama yapan Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu, Türkiye’de 40 yaş üzeri her 5 kişiden 1’inin KOAH hastası olduğunu ifade etti. Hasta ve hasta yakınlarının yaşam kalitesini olumsuz etkileyen KOAH’ın, uygun tedavi ile kontrol altına alınabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Çuhadaroğlu hastaların sigarayı bırakarak, düzenli egzersiz yaparak, doğru beslenerek, nefes egzersizleri yaparak ve doktorlarına sürekli danışarak yaşamlarını kolaylaştırabileceklerini belirtti.

40 yaş üzeri her 5 kişiden biri KOAH hastası yazısının devamı

#BirGözünüzDiyabetteOlsun

Geçtiğimiz yıl “Diyabet için Harekete Geçin” (Time 2 Do More ™) programıyla tüm dünyada tip 2 diyabetli hastaların farkındalığını artırmaya yönelik çalışmalar yürüten Novartis, bu yıl “Bir Gözünüz Diyabette Olsun” mesajı ile 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nde Diyabetik Retinopati ve Diyabetik Maküler Ödeme dikkat çekiyor.  #BirGözünüzDiyabetteOlsun yazısının devamı

Alcon, sağlıklı yaşama göz kırpıyor

16 Ekim 2015 – Göz sağlığında dünya lideri ve Novartis Grubu’nun ikinci büyük şirketi olan Alcon, çalışanlarını sağlıklı yaşama yönlendirmek ve sağlık konusunda bilinçlendirmek amacıyla bu yıl 5. kez “Sağlıklı Yaşam Haftası”nı hayata geçirdi.  Alcon, sağlıklı yaşama göz kırpıyor yazısının devamı

24 ülkeden biyoteknoloji öğrencileri Basel’de buluştu

Novartis tarafından her yıl biyoteknoloji alanında başarılı yüksek lisans ve doktora öğrencilerini bir araya getiren BioCamp Uluslararası Biyoteknoloji Liderlik Kampı, Türkiye’nin de içinde bulunduğu 24 ülkeden 70 öğrencinin katılımıyla İsviçre’nin Basel kentinde gerçekleşti. BioCamp’e katılan öğrenciler Novartis yetkilileri ile fikir alışverişi yapma fırsatı bulurken, biyoteknoloji ve yaşam bilimleri alanlarındaki yenilikler konusunda bilgi edindi.  24 ülkeden biyoteknoloji öğrencileri Basel’de buluştu yazısının devamı

Yol arkadışıMSın projesine Altın Pusula ödülü

Novartis_Altin+Pusula_GorselNovartis, MS hastalığı alanında hayata geçirdiği Yol ArkadaşıMSın projesiyle, Türkiye Halka İlişkiler Derneği (TÜHİD) tarafından ödüle layık görüldü. Bu yıl 14’üncü kez düzenlenen Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri’nde Novartis “Kurumsal Sosyal Sorumluluk – Sağlık ” kategorisinde en iyi proje ödülünü kazandı. 
Yol arkadışıMSın projesine Altın Pusula ödülü yazısının devamı

Organ nakli uzmanları İstanbul’da buluştu

AMAC_Toplantisi_Gorsel+02Böbrek ve karaciğer naklinde uluslararası alanda tanınmış uzmanlar organ nakli konusunda gelişmeleri aktarmak ve gelecek trendlerini tartışmak amacıyla 22-23 Mayıs’ta İstanbul’da bir araya geldi. Novartis’in ev sahipliğinde yapılan toplantıya Asya, Avusturalya, Türkiye, Ortadoğu ve Afrika bölgelerinden yaklaşık 400 kişi katıldı.
Organ nakli uzmanları İstanbul’da buluştu yazısının devamı

Novartis gönüllülerinden Kızılay’a kan bağışı

Novartis_Kizilay+Kan+Bagisi_GorselNovartis çalışanları Türk Kızılay’ına kan bağışında bulundu. Novartis Gönüllüler Günü kapsamında gerçekleştirilen etkinlikte Novartis Türkiye Ülke Başkanı Dr. Peter Catalino’nun da içinde bulunduğu 22 çalışanın yaptığı bağışla 66 kişiye kan sağlanmış oldu. Novartis çalışanları “Gönüllüler Günü” etkinlikleri kapsamında Türk Kızılay’ına kan bağışında bulundu. Şirketin Kavacık merkez ofisinde gerçekleştirilen kan bağışı etkinliğinde Novartis Türkiye Ülke Başkanı Dr. Peter Catalino’nun da içinde bulunduğu 22 gönüllü kan bağışında bulundu.  Novartis gönüllülerinden Kızılay’a kan bağışı yazısının devamı

“GülüMseten Turne” Kütahya’daydı

GuluMSeten+Turne_LogoMS (Multipl Skleroz) hastalığına dikkat çekmek ve MS’li bireylere yol arkadaşlığı yapmak üzere Novartis’in, Türkiye MS Derneği iş birliğiyle hayata geçirdiği “GülüMSeten Turne” projesinin yeni dönemindeki ilk durağı Kütahya oldu. Ünlü sanatçılar Dolunay Soysert, Özgür Ozan ve Ferdi Akarnur’un sergilediği eğlenceli skeçlerle renklenen ve uzman görüşlerine yer verilen toplantı, Kütahya halkından büyük ilgi gördü.

MS (Multipl Skleroz) hastalığı konusunda önemli çalışmalar yürüten Novartis’in, Türkiye MS Derneği iş birliği ile 2014 yılının Mart ayında hayata geçirdiği “GülüMSeten Turne” projesi 11 şehirlik turunu tamamlamasının ardından 2015’te de yolculuğuna devam ediyor.

MS’li bireylere yol arkadaşlığı yapmak ve onlara en doğru bilgiyi ulaştırmak amacıyla geçtiğimiz yıl Samsun, Trabzon, Bursa, Ankara, Kocaeli, İstanbul, İzmir, Malatya, Elazığ, Konya ve Hatay’da gerçekleşerek yaklaşık 5500 kişiye ulaşan GülüMSeten Turne’nin yeni döneminde ilk durağı Kütahya oldu. Proje, 2 Mayıs 2015, Cumartesi günü Kütahya Belediyesi Kültür ve Ticaret Merkezi’nde sahnelendi.

Dumlupınar Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Kurucu Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sibel Canbaz Kabay ve Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Özkan ev sahipliğinde gerçekleşen etkinlikte, projeye destek veren ünlü sanatçılar Dolunay Soysert, Özgür Ozan ve Ferdi Akarnur yaptıkları skeçlerle hastalık hakkında önemli bilgileri eğlenceli bir yöntemle seyircilere aktardı. MS’li bireylerin yaşadıklarının içten bir bakış açısıyla canlandırıldığı etkinlikte Beslenme ve Diyet Uzmanı Taylan Kümeli, Psikolog Serap Duygulu, Sosyal Güvenlik Uzmanı Prof. Dr. Cem Kılıç ve Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Yasemin Özkan ise kendi uzmanlık alanlarından deneyimlerini paylaştı.

Kütahya halkından büyük ilgi gören etkinlik kapsamında beslenmeden egzersize, iş hayatından aileye, psikolojiden sosyal haklara kadar yaşamın çok çeşitli alanlarında MS’li bir bireyin karşılaşabileceği pek çok sorun konusunda uzman görüş ve önerileri aktarıldı. MS ile ilgili merak edilen tüm sorular yanıtlandı.

Proje ile ilgili görüşlerini bildiren Doç. Dr. Sibel Canbaz Kabay; “Türkiye’de yaklaşık 40 bin MS’li birey olduğu tahmin ediliyor. Ancak hastalıkla ilgili farkındalığın yeterli olmadığını görüyoruz. Bu nedenle MS’li bireylerin yol arkadaşı olduğumuzu göstermek ve hastalıkla ilgili en doğru bilgileri ulaştırmak amacıyla bu projeyi destekliyoruz. GülüMSeten Turne geçtiğimiz yıl 11 şehirde yaklaşık 5500 kişiye ulaşarak hastalıkla ilgili geniş bir bilgilendirme yapılmasına vesile oldu. Bu sayının daha da artması, daha çok kişiye ulaşılması için biz de üzerimize düşeni yapmayı arzu ediyoruz. Bu nedenle bugün şehrimize gelen GülüMSeten Turne’ye ev sahipliği yapmaktan dolayı mutluluk duyuyoruz. Ayrıca Eskişehir’den gelen MS’lileri de ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz” dedi.

Prof. Dr. Serhat Özkan ise; “Multipl Skleroz günümüzün en önemli hastalıklarından biri. Türkiye’de son dönemde hastalık konusunda farkındalık yaratılması amacıyla birçok önemli proje ve çalışma gerçekleştiriliyor. GülüMSeten Turne bu alanda yapılmış en kapsamlı proje. Bu proje aracılığıyla hasta ve hasta yakınlarına farklı bir formatla ulaştığımız için bizler de çok mutluyuz. Umarım izleyicilerimiz MS hakkında akıllarına takılan soruların yanıtlarını bulurken aynı zamanda keyifli vakit geçiriyorlardır” dedi.

Beyin ve omurilik (merkezi sinir sistemi) hastalığı olan MS, genellikle 20-40 yaşları arasında görülen ve her insanda farklı belirtilerle seyredebilen bir hastalıktır. Sinir sistemini etkilediğinden, kişinin görme, konuşma ve hareket etme gibi işlevlerini, dolayısıyla yaşamını derinden etkileyebilir. Hastalık; göz bozukluğu, güç kaybı, vücudun herhangi bir bölgesinin kısmen felç olması, ellerin titremesi, sendeleme veya denge kaybı, dilde peltekleşme gibi konuşma bozuklukları, aşırı halsizlik, yorgun hissetme, uyuşma veya karıncalanma hissi gibi belirtilerle ortaya çıkar. Belirtileri kişiden kişiye değişiklik gösterebilir ve aynı kişide zaman zaman değişebilir. Ömür boyu süren hastalığın başlangıç belirtileri genellikle hafiftir ve tedavi edilmeden kaybolurlar. Zaman ilerledikçe bunlar daha sık ve daha ağır olabilir. Nedeni ve kesin tedavisi henüz bulunamamış olan MS hastalığı tedavisiyle ilgili dünyada araştırma ve geliştirme çalışmalarına ve yardım projelerine yüz milyonlarca dolar harcanmaktadır.

Tamamen ücretsiz ve halkın katılımına açık olarak gerçekleştirilen GülüMSeten Turne, bu yıl yolculuğuna Adana, Mersin, Gaziantep ve Sivas ile devam edecek.

4 çocuk daha dileklerine kavuştu

bir dilek tut Novartis, Bir Dilek Tut, Make-A-Wish® Türkiye ile işbirliğinde 4 ilde gerçekleştirdiği etkinliklerle dilek çocuklarının hayallerini gerçekleştirdi. Novartis Gönüllüler Günü kapsamında yapılan etkinliklerde 4 minik hayal ettiği dizüstü bilgisayarlara ve mutlulukla uyuyacakları yatak odalarına kavuştu.

Novartis’in her yıl çalışanları ile gerçekleştirdiği “Gönüllüler Günü” bu yıl da Bir Dilek Tut Derneği, Make-A-Wish® Türkiye işbirliği ile kutlandı. 20-24 Nisan tarihleri arasında İstanbul, Ankara, İzmir ve Gaziantep’te Novartis çalışanlarından oluşan gönüllülerin katılımıyla yapılan etkinliklerde dilek çocuklarının hayalleri gerçekleştirildi.

Etkinlikler kapsamında 4 dilek çocuğu en büyük hayalleri olan dizüstü bilgisayarlarına ve yatak odalarına kavuştular. Ailesi ve Novartis gönüllüleri ile bütün bir günü keyiflerince geçiren, en sevdikleri yemekleri yiyip, en sevdikleri oyunları oynayan dilek çocukları unutamayacakları bir gün yaşadılar. 18 Novartis gönüllüsü, 4 farklı şehirde gerçekleşen etkinlikler boyunca çocukların yanlarından ayrılmayarak onları mutlu etmek için çalıştı.

Novartis’in bulunduğu tüm ülkelerde gerçekleştirilen Gönüllüler Günü etkinlikleri, 1996 yılında Ciba ve Sandoz şirketlerinin birleşerek Novartis’i oluşturması vesilesi ile kutlanıyor. Bu yıl 19. kez kutlanan Gönüllüler Gününe 55 ülkeden 24 binin üzerinde Novartis çalışanı katılım sağlayarak toplumsal bir projeye destek oldular. Novartis Türkiye son beş yıldır Bir Dilek Tut Derneği, Make-A-Wish® Türkiye ile dilek çocuklarının hayallerini gerçekleştiriyor.

Güldem Berkman en güçlü 15 kadın arasında

Güldem BerkmanFortune Dergisi tarafından bu yıl beşinci kez hazırlanan “Türkiye’nin En Güçlü 50 İş Kadını” sıralamasında Novartis Değişim Projesi İlaç Divizyonu Global Lideri Güldem Berkman bu yıl 14’üncü sırada yer aldı. Novartis Değişim Projesi İlaç Divizyonu Global Liderliği görevine getirilen Güldem Berkman, önemli ekonomi yayınlarından Fortune Dergisi’nin bu yıl beşinci kez hazırladığı “Türkiye’nin En Güçlü 50 İş Kadını” sıralamasında 14’üncü sırada yer aldı.  Güldem Berkman en güçlü 15 kadın arasında yazısının devamı

Novartis 50.000 Euro ödül veriyor

Novartis_logoNovartis’in göz sağlığı alanında faaliyet gösteren grup şirketi Alcon işbirliği ile düzenlediği XOVA (Oftalmoloji Vizyonunda Mükemmellik Ödülü) programına başvurular başladı. Her yıl dünya genelinde göz sağlığı alanında yürütülen, kâr amacı gütmeyen çalışmaları ödüllendiren ve bu yıl beşincisi düzenlenen XOVA programına başvurular 30 Nisan tarihinde sona erecek. XOVA’yı kazanan projelere 50 bin avroya kadar katkı sağlanacak.

Dünya genelinde göz sağlığı alanında yeterli hizmete ulaşamayan kesimlerin görme ihtiyaçlarına yanıt veren, yaratıcı ve kâr amacı gütmeyen göz bakımı projelerine katkı sağlayan XOVA, Oftalmoloji Vizyonunda Mükemmellik Ödülleri’ne başvurular başladı. Novartis İlaç Bölümünün, göz sağlığı alanında faaliyet gösteren Novartis grup şirketi Alcon ile işbirliğinde 2010 yılından bu yana düzenlediği program kapsamında bugüne kadar 16 ülkede 21 projeye 650 bin avronun üzerinde katkı sağlandı.

Dünyada 285 milyonun üzerinde insan görme bozukluğu ve körlükle mücadele ediyor. Oysaki tedaviye erişim sağlandığında görme sorunlarının %80’inden fazlasını önlemek, tedavi etmek ya da tamamen iyileştirmek mümkün. XOVA programı, oftalmoloji alanında liderleri ve yenilikçileri destekleyerek görme sağlığını korumayı ve geliştirmeyi amaçlıyor.

Konuyla ilgili açıklama yapan Novartis İlaç Oftalmoloji Bölümü Global Geliştirme Başkanı Dirk Sauer, hastaların görme yeteneğini korumanın ya da eski haline getirmenin yaşamsal önem taşıyan ve yaşamı değiştiren bir çalışma olduğunu, XOVA programı ile bunu başarabilecek projelere destek olduklarını belirtti.

Başvuru süreci ve kriterleri

XOVA ödül programı tüm oftalmoloji uzmanlarına ve bağlantılı göz sağlığı uzmanlarına açık. Bu programa henüz eğitimi devam eden öğrenciler ve uzman hemşireler de bağlı oldukları kuruluşların onayıyla başvurabilecek. Projelerin kâr amacı gütmeyen eğitimsel ya da yenilikçi inisiyatifler olması ve göz bakımı alanında karşılanmamış ihtiyaçlar üzerinde önemli bir etki yaratması şartı aranacak. Projenin uzun dönemde sürdürülebilirliği, etkisi ve yerel alanda sağladığı yarar da değerlendirmede etkili olacak.

XOVA programının web sitesi üzerinden yapılabilecek başvurular için son tarih 30 Nisan 2015 olarak duyuruldu.

Aşı Türkiye’de yılda 14 bin hayat kurtarıyor

Hacettepe Üniversitesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Enfeksiyon Hastalıkları Ünitesi’nden Prof. Dr. Mehmet Ceyhan
Hacettepe Üniversitesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Enfeksiyon Hastalıkları Ünitesi’nden Prof. Dr. Mehmet Ceyhan

Novartis tarafından Ankara’da düzenlenen koruyucu tedaviler ve aşılama konulu bilgilendirme toplantısında açıklama yapan Hacettepe Üniversitesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Enfeksiyon Hastalıkları Ünitesi’nden Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, ülkemizde hiçbir hastalığa karşı aşılama yapılmasaydı bunun neye mal olacağını açıkladı. Buna göre aşılama yapılmasaydı Türkiye’de her yıl 14 bin ölüm gerçekleşecek, ortaya çıkacak hastalıkların ülkeye toplam 23 trilyon TL’nin üzerinde maliyeti olacaktı.

Novartis, koruyucu tedaviler ve aşılamanın önemine dikkat çekmek amacıyla Ankara’da bir bilgilendirme toplantısı düzenledi. Toplantıda, Hacettepe Üniversitesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Enfeksiyon Hastalıkları Ünitesi’nden Prof. Dr. Mehmet Ceyhan koruyucu sağlık hizmetlerinde aşının önemini verilerle aktarırken, özellikle meningokok kaynaklı menenjit hastalığıyla ilgili yeni bilgileri paylaştı.

Aşılamanın bir sağlık çalışanının insan sağlığına verebileceği en büyük katkı olduğunun altını çizen Prof. Dr. Ceyhan, başka hiçbir yöntemle bir hastalığı ortadan kaldırmanın mümkün olmadığını belirtti. Aşı sayesinde çiçek hastalığının ortadan kalktığını, polio virüsü kaynaklı çocuk felcinde eradikasyon (hastalığa son verilmesi) noktasına yaklaşıldığını ve kızamık eliminasyonunda (virus dolaşımının durdurulması) da önemli bir mesafe kaydedildiğini söyledi.

Türkiye’nin, Sağlık Bakanlığı bünyesindeki Aşı Danışma Kurulu’nun aldığı kararlar ile bölgesindeki diğer ülkelerle kıyaslandığında en zengin aşı takvimine sahip referans ülkeler arasında gösterildiğini belirten Ceyhan, bugün itibari ile tüberküloz, difteri tetanoz, boğmaca, çocuk felci, Hib enfeksiyonu, kızamık, kabakulak, kızamıkçık, hepatit B, hepatit A, zatürre (pnömokok), suçiçeği aşıları rutin olarak her çocuğa ücretsiz, risk grupları için ise grip, erişkin tipi zatürre ve ve menenjit aşısı uygulandığını belirtti.

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, ekibiyle yaptığı bir araştırmanın çarpıcı sonuçlarını da paylaştı. Prof. Dr. Ceyhan; “Araştırmamız ülkemizde aşılama olmasaydı her yıl ciddi kayıplar yaşanacağını gösteriyor. Buna göre her yıl, difteriden 1.055, hepatit A’dan 5, hepatit B’den 3.348, kızamıktan 832, kabakulaktan 18, boğmacadan 1.255, çocuk felcinden 2, kızamıkçıktan 189, tüberkülozdan 390, tetanostan 91, suçiçeğinden 24, pnömokok menenjitinden 227, zatürreden 6.806 olmak üzere toplam 14.296 ölüm gerçekleşecekti. Aynı araştırmada yaptığımız hesaplamalara göre aşılama olmazsa ortaya çıkan hastalıkların ülkemize 15.607.841.958 TL doğrudan, 7.430.571.462 TL dolaylı olmak üzere toplam 23 trilyon TL’nin üzerinde maliyeti olacaktı. Halbuki tüm bu ölümleri, hastalıkları ve maddi kayıpları yaklaşık 418 milyon TL’lik bir aşı maliyeti ile önleyebiliyoruz” dedi.

Menenjit Hastalığında Aşılama

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan toplantıda menenjit hastalığıyla ilgili yeni gelişmeleri de aktardı.

“Ülkemizde çocukluk çağı menenjitlerinin yarısından çoğu meningokok denilen bakteri türüdür. Meningokok menenjit aşı ile korunabilen hastalıklar arasında en ağır seyredenlerin başında geliyor. Şimdiye kadar 13 meningokok tipi tanımlanmışsa da bunlardan beşi (Serogrup A, B,C, W ve Y) insanda sık görülen tiplerdir. 4 tipe (A,C,W,Y) karşı geliştirilen 3 farklı aşı ülkemizde ruhsat almış, B tipi için geliştirilmiş olan aşı ise ruhsatlandırma aşamasındadır. Her yıl dünyada yaklaşık 500.000 meningokok kaynaklı ağır hastalık ve 50.000 ölüm olduğu tahmin ediliyor. Aşı çalıştayı 2014 raporunda ülkemizde meningokok kaynaklı menenjit görülme sıklığı yüz binde 3,98 olarak bildirilmiştir. Ülkemizde yaklaşık olarak çocuklarda yılda 1.500 vaka ve 350 ölüm olduğu rapor edilmiştir. Belirtiler başladıktan 24 saat sonra ölüme neden olabilen bu hastalık, bağışıklık sistemi henüz tam gelişmemiş süt çocuklarında en ağır haliyle görülmektedir. Menenjit vakaları tedaviye rağmen %20’ye varan oranlarda yaşamını kaybetmektedir. Hayatta kalanların %10-20 sinde sakatlılar görülmektedir.

Bugün ülkemizde çocuk çağı aşılamada kapsamlı bir uygulama yapılmaktadır. Özellikle erken koruma göz önünde alındığında Sağlık Bakanlığının aşı takvimi ağırlıklı olarak 1 yaş altı çocukları korumayı hedeflemektedir. Yeni geliştirilen aşılar ile de hem bebeklere hem de erişkinlere faydalı, kapsamlı koruma fırsatı verilmesi hedeflenmektedir.”

Prof. Dr. Ceylan, bugün itibarı ile son geliştirilen aşıların; konjuge menenjit ACWY, rotavirüs, human papilloma ve menenjit B aşıları olduğunu sözlerine ekledi.

Sağlıkta başarının da hedefin de sonu yok

Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) Genel Sekreteri ve Yürütme Kurulu Başkanı Osman Kara
Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) Genel Sekreteri ve Yürütme Kurulu Başkanı Osman Kara

İlaç Bilincini Geliştirme ve Akılcı İlaç Derneği tarafından düzenlenen “Biyoteknolojik Ürünler ve Biyobenzerler Sempozyumu”nda konuşan Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) Genel Sekreteri ve Yürütme Kurulu Başkanı Osman Kara, ilaçta inovasyonun öneminin altını çizerek, 2050’li yıllara doğru sağlık alanında önümüzde yeni riskler bulunduğunu ifade etti. Hızla yaşlanan nüfus, kronik hastalıklarda artış ve yeni hastalıkların ortaya çıkması gibi nedenlerle yeni tedavi ve ilaçlara ihtiyaç duyulacağını söyleyen Kara, biyoteknolojik tıbbi ürünlerin, yaşamı tehdit edici hastalıkların tedavisini kökten değiştirdiğini belirtti. Kara konuşmasında ayrıca; yaşlanan nüfusun artan sağlık ihtiyaçlarına etkin çözümler üretebilme kapasitesine haiz olduğunu belirterek, biyoteknolojik yöntemlerin klinik ve epidemiyolojik açıdan pek çok ciddi hastalık için yeni tedavilerin geliştirilmesini mümkün hale getirdiğini belirtti.

İlaç Bilincini Geliştirme ve Akılcı İlaç Derneği tarafından düzenlenen “Biyoteknolojik Ürünler ve Biyobenzerler Sempozyumu” 21-23 Kasım 2014 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi. Akademik dünyanın yanı sıra, özel sektör, kamu kurum ve kuruluşları ile Dünya Sağlık Örgütü (WHO) gibi ulusal ve uluslararası kuruluşlarının ilgisi ve geniş katılımı ile düzenlenen üç günlük sempozyumda Sağlık Bakanlığı ve SGK’nın yanı sıra Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) gibi sektörel iş dünyası kuruluşları ve dernekler de temsil edildi. .

Sempozyumda gerçekleştirilen bilimsel sunumların yanı sıra Biyoteknolojik İlaç ve Biyobenzerler ile ilgili olarak mevcut durum ve hedefler konusunda katılımcı tüm kuruluşların temsilcileri çeşitli açılardan görüşlerini sundu. Bu kapsamda katılımcılara bir sunum yapan AİFD Genel Sekreteri ve Yürütme Kurulu Başkanı Osman Kara, AIFD olarak, biyobenzerlerin uluslararası standartlarla uyumlu değerlendirilmesi ve ruhsatlandırılması için gereken ruhsat yapısı, bilimsel standartlar ve idari süreçlerin oluşturulmasına olanak sağlayan mevzuat ve düzenlemeleri desteklediklerini ve bu süreçte, ürün bazlı değerlendirme yapılacağı için, moleküle özgü kılavuzların da yayımlanması gerektiği kanaatinde olduklarını belirtti.

“Sağlıkta başarının da, hedefin de sonu yok…” diyen Kara sunumunda “Nasıl ki bizler yaşadığımız topluma adapte olabiliyoruz, hastalıklar da o topluma adapte olabiliyor… Bu nedenle sağlıkta ve ilaçta sürdürülebilirlik, yenilikçilik, yani inovasyon, başka hiçbir alanda olmadığı kadar önemli…” ifadelerini kullandı.

Konuşmasında daha iyi işleyen, daha verimli, insan ve değer odaklı sağlık ve ilaç eko-sistemini tesis etmek adına ortak akıl oluşturmaya çalışmanın önemine vurgu yapan Osman Kara, böylece, geçtiğimiz 10 yılda sağlık alanında elde edilen başarı ve kazanımları pekiştirerek, bayrağı daha yükseklere taşımanın mümkün olacağını belirtti. Bu doğrultuda “Sektörümüzün tüm paydaşlarının, endüstrimizin değer zincirinde yer alan her bir aktörün; hastadan doktora, eczacıdan ilaç üreticisine, Kamu kesiminden sivil topluma ve üniversiteye; her bir paydaşın sesine, görüşüne, fikrine ihtiyacımız var…” diyen Kara, ilaç endüstrisinin sürdürülebilir, dengeli ve hızlı kalkınma için model oluşturacak ender ve stratejik sektörlerden biri olduğunu ifade ederek İrlanda ve Güney Kore örneklerini verdi.

Süreklilik arz eden AR&GE faaliyetlerine, yüksek teknolojili ve katma değerli üretime, sürekli inovasyona ve kaliteli insan kaynağına dayalı yenilikçi ilaç sektörünün ekonominin diğer sektörlerini de peşinden sürüklediğini belirten Kara, yenilikçi ilaç sektörünün dünyada toplam AR-GE yatırımları açısından 1. sırada yer aldığını ve sektörün, her yıl cirosunun ortalama %15’ini AR-GE yatırımlarına ayırmakta olduğunu ifade etti.

Sektörün 2013 yılında bu alanda tüm dünyada yaklaşık 135 milyar dolar yatırım yaptığının tahmin edildiğini belirten Osman Kara, 2011 yılında ABD’de sağlık AR&GE’sine yapılan her 1 milyar dolarlık kamu yatırımının, GSYH’yi 6 milyar dolar artırdığını, endüstrinin iktisadi anlamda olumlu etkilerinin savunma ve uzay sanayilerinin de üstünde olduğunu ifade etti.

“Endüstri tek bir molekülü keşfedebilmek için yıllarca süren araştırma ve geliştirme süreçlerini; yüksek teknolojili yatırımın, tıbbın, klinik araştırmanın, moleküler biyolojinin, nano teknolojinin, biyofarmasötiğin, kısacası biliminin en iyi, en ileri imkânlarını yine insanlığa sunmaya devam edebilir mi?” sorusunu yönelten Kara “Bu nedenle; hayat kurtaran, hastalıkları kontrol altında tutan, daha uzun, daha aktif ve daha kaliteli bir yaşamı, sevdiklerimizle birlikte sürmemize katkıda bulunan; yenilikçi ilaç sanayinde eko – sistemi öngörülebilir ve sürdürülebilir kılmak, güçlü tutmak durumundayız…” dedi.

Konuşmasında biyolojik tıbbi ürünlerin, yaşamı tehdit edici ve zayıf düşürücü bazı hastalıklara yakalanmış hastaların tedavisini kökten değiştirdiğini belirten Kara, “Biyoteknolojik yöntemler, klinik ve epidemiyolojik açıdan pek çok ciddi hastalık için yeni tedavilerin geliştirilmesini mümkün hale getirdi ve yaşlanan nüfusun artan sağlık ihtiyaçlarına etkin çözümler üretilebilme kapasitesine haiz. Diğer yandan, biyobenzerler, referans ürünleri ile aynı olmadığı ve jenerik bir ilaç olarak düşünülemeyeceği için; bu ürünler için ayrı ve tanımlanmış bir ruhsatlandırma süreci gerekli olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca, biyobenzer ürünlerin tüm klinik verileri EMA, FDA ve DSÖ’nün mevzuatları, yaklaşımları ve biyobenzer ürünün bu otoriteler tarafından onaylanarak ülkelerde piyasada olup olmadığı dikkate alınarak değerlendirilmesinin sağlıklı olacağını düşünüyoruz.” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin şeffaf, öngörülebilir, tüm paydaşlar için sürdürülebilir nitelikte bir fiyat mekanizması, geri ödeme sistemi ve doğru bütçeleme ile ilaç üretiminde rekabet ettiği diğer ülkelerin önüne geçebileceğini ve bölgesinin yönetim, üretim inovasyon ve hatta AR&GE merkezi haline gelebileceğini vurgulayan AİFD Genel Sekreteri ve Yürütme Kurulu Başkanı Osman Kara, “Bunu başarabilmek için kamu kesimiyle, özel sektörüyle, üniversitesiyle el ele verelim, insan ve değer odaklı sağlık politikalarında, tüm paydaşların daha fazla değer üretip, hep birlikte kazanabilecekleri bir “kazan kazan” zeminini oluşturabilelim. Bunu yapabilelim ki, bahsettiğim potansiyeli, dinamiğe çevirelim. Ve 2023 yılına doğru, Türkiyemizi bölgesinin “Sağlık Merkezi” haline getirelim. İlacıyla, AR&GE’siyle, inovasyonuyla, sağlık turizmiyle, klinik araştırmasıyla 2023’te Türkiye yakın coğrafyasındaki 1,5 milyar insanın sağlık hizmet sağlayıcısı olsun, bölgenin merkez ülkesi olsun.” dedi.