Etiket arşivi: Roche

Roche’un yeni meme kanseri ilacı Türkiye’de

Roche’un, metastatik meme kanseri tedavisinde zaman kazandıran yeni ilacı Türkiye’de de ruhsat aldı. Roche’un HER2 pozitif metastatik meme kanseri tedavisinde kullanılmak üzere geliştirdiği ilaç, hastaların yaşam süresini ve tedavi kalitesini yükseltmeyi hedefliyor.  Roche’un yeni meme kanseri ilacı Türkiye’de yazısının devamı

Roche’tan örnek bir esnek çalışma modeli

Roche İlaç, bir yandan inovasyona ve gelişime önem verirken, eş zamanlı olarak çalışan mutluluğunu da ihmal etmiyor. Son olarak çalışanlarına istedikleri yerden çalışabilme imkanı sunan Roche, 2016’da insan kaynakları politikalarında yeni, esnek ve daha verimli çalışma modellerini de hayata geçirmeyi planlıyor.  Roche’tan örnek bir esnek çalışma modeli yazısının devamı

Roche Türkiye’den 754 milyon TL ciro

Dünyanın en büyük biyoteknoloji şirketlerinden Roche, 2015 yılında satışlarını sabit döviz kurunda %5, İsviçre Frangı’nda %1 artırarak cirosunu 48 milyar 145 milyon İsviçre Frangı’na yükseltti. 754 milyon TL cirosu ile Roche Global içinde 12. sırada yer alan Türkiye, 2016 sonu için çift haneli büyüme hedefliyor.

Roche Türkiye’den 754 milyon TL ciro yazısının devamı

Roche ünlü doktor Tewari’yi Türkiye’ye getiriyor

Dünyaca ünlü jinekolojik kanser uzmanı Prof. Dr. Krishnansu Tewari rahim ağzı kanseri farkındalık ayı için Türkiye’de bir dizi konferansa katılacak. Roche İlaç tarafından 26-27-28 Ocak 2016 tarihlerinde Ankara, İzmir ve İstanbul’da gerçekleştirilecek roadshow’da Türk doktorlarla bir araya gelecek. Prof. Tewari, rahim ağzı kanserinin tedavisinde başarılı sonuçlarıyla bilinen tek biyolojik ilacın baş araştıcısı olarak tanınıyor.  Roche ünlü doktor Tewari’yi Türkiye’ye getiriyor yazısının devamı

Roche’un kanser ilacı başarılı

Çalışma sonuçları, Roche’un araştırma ürünü olan immünoterapi ilacının, Küçük Hücreli Dışı Akciğer Kanserinde,  tümör boyutunu küçülttüğünü gösterdi. Roche, immünoterapi ilacının akciğer kanserinde “Çığır Açan Tedavi”   sıfatı almasının bir parçası olarak, ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) ile sonuçları görüşecek.  Roche’un kanser ilacı başarılı yazısının devamı

Meme kanseri için yeni tedavi

Meme kanseri kadınlarda görülen kanser tipleri arasında birinci sırada yer alıyor. Birçok vakada, tedavi seçeneklerinde en önemli faktörün hastalığın türü ve evresi olduğu biliniyor. Meme kanseri tüm kanser türleri gibi erken teşhis edildiğinde ölüm riski ortadan kalkabiliyor. Yeni tedavi yöntemleri ile kanserin potansiyel olarak yayılmasına ve geri dönmesine engel olmak mümkün. Roche Pertuzumab etken maddesi üzerine yaptığı araştırmalarda bu etken maddenin tekrar riski yüksek olan erken evre meme kanserli hastalarda ameliyat öncesi kullanıldığında kişilerin yaklaşık %40’ında, sadece kemoterapi alan kişilere göre %21.5 oranında iyileşme olduğu görüldü.

Meme kanseri için yeni tedavi yazısının devamı

Akciğer kanserinde devrim yaratan tedavi

roche_1386849967Roche’un “Devrim Yaratan Tedavi” ünvanlı araştırma ürünü RO5424802’nin, belirli tipte akciğer kanseri bulunan kişilerin yaklaşık yarısında tümörleri küçülttüğü belirlendi. Roche, araştırma ürünü olan anaplastik lenfoma kinaz inhibitörü (ALK) RO5424802, ilerlemiş ALK-pozitif (ALK+) küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) olan ve krizotinib tedavisinin ardından hastalığı ilerleme göstermiş olan kişilerde tümörleri küçülttüğünü gösteren iki merkezi çalışmadan elde ettikleri olumlu sonuçları duyurdu. Sonuçlara göre, Roche’un araştırma ürünü RO5424802 sayesinde ilerlemiş ALK+ KHDAK’li kişilerde merkezi sinir sisteminde %69’a kadar yanıt oranları sağlandı.

Akciğer kanserinde devrim yaratan tedavi yazısının devamı

Roche sivil toplumu destekliyor

STD_GorselRoche, toplumun sağlık alanında kalkınmasında önemli bir konuma sahip olan hasta derneklerinin kapasite gelişimine yönelik oluşturduğu “Sivil Toplum Destek Programı” 5 Mayıs’ta yapılan ilk toplantı hayata geçti. Sağlık alanında birey ve toplum ihtiyaçlarına yönelik çözümler geliştirerek hayatı daha ileriye taşımayı hedefleyen Roche, 5 Mayıs’ta düzenlenen toplantı ile toplumun sağlık alanında kalkınmasında önemli sorumluluklar üstlenen hasta derneklerinin sürdürülebilir yapıya kavuşma sürecini destekleme yönünde ilk adımı attı. Başvuru süreci Nisan ayında tamamlanan programa; Kanserle Dans Derneği, Meme Sağlığı Derneği, Trabzon Umut ve Savaşım Derneği, Genç Birikim Derneği ve Kistik Fibrozis Derneği(KİFDER) kabul edildi. Roche sivil toplumu destekliyor yazısının devamı

Sağlıkta başarının da hedefin de sonu yok

Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) Genel Sekreteri ve Yürütme Kurulu Başkanı Osman Kara
Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) Genel Sekreteri ve Yürütme Kurulu Başkanı Osman Kara

İlaç Bilincini Geliştirme ve Akılcı İlaç Derneği tarafından düzenlenen “Biyoteknolojik Ürünler ve Biyobenzerler Sempozyumu”nda konuşan Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) Genel Sekreteri ve Yürütme Kurulu Başkanı Osman Kara, ilaçta inovasyonun öneminin altını çizerek, 2050’li yıllara doğru sağlık alanında önümüzde yeni riskler bulunduğunu ifade etti. Hızla yaşlanan nüfus, kronik hastalıklarda artış ve yeni hastalıkların ortaya çıkması gibi nedenlerle yeni tedavi ve ilaçlara ihtiyaç duyulacağını söyleyen Kara, biyoteknolojik tıbbi ürünlerin, yaşamı tehdit edici hastalıkların tedavisini kökten değiştirdiğini belirtti. Kara konuşmasında ayrıca; yaşlanan nüfusun artan sağlık ihtiyaçlarına etkin çözümler üretebilme kapasitesine haiz olduğunu belirterek, biyoteknolojik yöntemlerin klinik ve epidemiyolojik açıdan pek çok ciddi hastalık için yeni tedavilerin geliştirilmesini mümkün hale getirdiğini belirtti.

İlaç Bilincini Geliştirme ve Akılcı İlaç Derneği tarafından düzenlenen “Biyoteknolojik Ürünler ve Biyobenzerler Sempozyumu” 21-23 Kasım 2014 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi. Akademik dünyanın yanı sıra, özel sektör, kamu kurum ve kuruluşları ile Dünya Sağlık Örgütü (WHO) gibi ulusal ve uluslararası kuruluşlarının ilgisi ve geniş katılımı ile düzenlenen üç günlük sempozyumda Sağlık Bakanlığı ve SGK’nın yanı sıra Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) gibi sektörel iş dünyası kuruluşları ve dernekler de temsil edildi. .

Sempozyumda gerçekleştirilen bilimsel sunumların yanı sıra Biyoteknolojik İlaç ve Biyobenzerler ile ilgili olarak mevcut durum ve hedefler konusunda katılımcı tüm kuruluşların temsilcileri çeşitli açılardan görüşlerini sundu. Bu kapsamda katılımcılara bir sunum yapan AİFD Genel Sekreteri ve Yürütme Kurulu Başkanı Osman Kara, AIFD olarak, biyobenzerlerin uluslararası standartlarla uyumlu değerlendirilmesi ve ruhsatlandırılması için gereken ruhsat yapısı, bilimsel standartlar ve idari süreçlerin oluşturulmasına olanak sağlayan mevzuat ve düzenlemeleri desteklediklerini ve bu süreçte, ürün bazlı değerlendirme yapılacağı için, moleküle özgü kılavuzların da yayımlanması gerektiği kanaatinde olduklarını belirtti.

“Sağlıkta başarının da, hedefin de sonu yok…” diyen Kara sunumunda “Nasıl ki bizler yaşadığımız topluma adapte olabiliyoruz, hastalıklar da o topluma adapte olabiliyor… Bu nedenle sağlıkta ve ilaçta sürdürülebilirlik, yenilikçilik, yani inovasyon, başka hiçbir alanda olmadığı kadar önemli…” ifadelerini kullandı.

Konuşmasında daha iyi işleyen, daha verimli, insan ve değer odaklı sağlık ve ilaç eko-sistemini tesis etmek adına ortak akıl oluşturmaya çalışmanın önemine vurgu yapan Osman Kara, böylece, geçtiğimiz 10 yılda sağlık alanında elde edilen başarı ve kazanımları pekiştirerek, bayrağı daha yükseklere taşımanın mümkün olacağını belirtti. Bu doğrultuda “Sektörümüzün tüm paydaşlarının, endüstrimizin değer zincirinde yer alan her bir aktörün; hastadan doktora, eczacıdan ilaç üreticisine, Kamu kesiminden sivil topluma ve üniversiteye; her bir paydaşın sesine, görüşüne, fikrine ihtiyacımız var…” diyen Kara, ilaç endüstrisinin sürdürülebilir, dengeli ve hızlı kalkınma için model oluşturacak ender ve stratejik sektörlerden biri olduğunu ifade ederek İrlanda ve Güney Kore örneklerini verdi.

Süreklilik arz eden AR&GE faaliyetlerine, yüksek teknolojili ve katma değerli üretime, sürekli inovasyona ve kaliteli insan kaynağına dayalı yenilikçi ilaç sektörünün ekonominin diğer sektörlerini de peşinden sürüklediğini belirten Kara, yenilikçi ilaç sektörünün dünyada toplam AR-GE yatırımları açısından 1. sırada yer aldığını ve sektörün, her yıl cirosunun ortalama %15’ini AR-GE yatırımlarına ayırmakta olduğunu ifade etti.

Sektörün 2013 yılında bu alanda tüm dünyada yaklaşık 135 milyar dolar yatırım yaptığının tahmin edildiğini belirten Osman Kara, 2011 yılında ABD’de sağlık AR&GE’sine yapılan her 1 milyar dolarlık kamu yatırımının, GSYH’yi 6 milyar dolar artırdığını, endüstrinin iktisadi anlamda olumlu etkilerinin savunma ve uzay sanayilerinin de üstünde olduğunu ifade etti.

“Endüstri tek bir molekülü keşfedebilmek için yıllarca süren araştırma ve geliştirme süreçlerini; yüksek teknolojili yatırımın, tıbbın, klinik araştırmanın, moleküler biyolojinin, nano teknolojinin, biyofarmasötiğin, kısacası biliminin en iyi, en ileri imkânlarını yine insanlığa sunmaya devam edebilir mi?” sorusunu yönelten Kara “Bu nedenle; hayat kurtaran, hastalıkları kontrol altında tutan, daha uzun, daha aktif ve daha kaliteli bir yaşamı, sevdiklerimizle birlikte sürmemize katkıda bulunan; yenilikçi ilaç sanayinde eko – sistemi öngörülebilir ve sürdürülebilir kılmak, güçlü tutmak durumundayız…” dedi.

Konuşmasında biyolojik tıbbi ürünlerin, yaşamı tehdit edici ve zayıf düşürücü bazı hastalıklara yakalanmış hastaların tedavisini kökten değiştirdiğini belirten Kara, “Biyoteknolojik yöntemler, klinik ve epidemiyolojik açıdan pek çok ciddi hastalık için yeni tedavilerin geliştirilmesini mümkün hale getirdi ve yaşlanan nüfusun artan sağlık ihtiyaçlarına etkin çözümler üretilebilme kapasitesine haiz. Diğer yandan, biyobenzerler, referans ürünleri ile aynı olmadığı ve jenerik bir ilaç olarak düşünülemeyeceği için; bu ürünler için ayrı ve tanımlanmış bir ruhsatlandırma süreci gerekli olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca, biyobenzer ürünlerin tüm klinik verileri EMA, FDA ve DSÖ’nün mevzuatları, yaklaşımları ve biyobenzer ürünün bu otoriteler tarafından onaylanarak ülkelerde piyasada olup olmadığı dikkate alınarak değerlendirilmesinin sağlıklı olacağını düşünüyoruz.” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin şeffaf, öngörülebilir, tüm paydaşlar için sürdürülebilir nitelikte bir fiyat mekanizması, geri ödeme sistemi ve doğru bütçeleme ile ilaç üretiminde rekabet ettiği diğer ülkelerin önüne geçebileceğini ve bölgesinin yönetim, üretim inovasyon ve hatta AR&GE merkezi haline gelebileceğini vurgulayan AİFD Genel Sekreteri ve Yürütme Kurulu Başkanı Osman Kara, “Bunu başarabilmek için kamu kesimiyle, özel sektörüyle, üniversitesiyle el ele verelim, insan ve değer odaklı sağlık politikalarında, tüm paydaşların daha fazla değer üretip, hep birlikte kazanabilecekleri bir “kazan kazan” zeminini oluşturabilelim. Bunu yapabilelim ki, bahsettiğim potansiyeli, dinamiğe çevirelim. Ve 2023 yılına doğru, Türkiyemizi bölgesinin “Sağlık Merkezi” haline getirelim. İlacıyla, AR&GE’siyle, inovasyonuyla, sağlık turizmiyle, klinik araştırmasıyla 2023’te Türkiye yakın coğrafyasındaki 1,5 milyar insanın sağlık hizmet sağlayıcısı olsun, bölgenin merkez ülkesi olsun.” dedi.