Her 5 kişiden biri kronik ağrı çekiyor

migren-660x330İmuneksFarma tarafından ilki gerçekleştirilen “Bilimsel Platform” toplantısı İtalyan Milli Takımı’nın doktoru Mario Turani ve Ortopedik Cerrah Prof. Dr. Bülent Aksoy’un katılımı ile gerçekleşti. Alanında uzman yüze yakın katılımcıyı ağırlayan toplantıda Dr. Mario Turani, her 5 kişiden birinin kronik ağrılarla karşı karşıya olduğunu, 3 kişiden birinin ise gündelik hayatlarını idame ettirmede zorluk çektiğini söyledi. 150’yi aşkın ağrı sendromunun gündelik hayatı sekteye uğrattığını belirten Turani; zerdeçal, fesleğen ve zencefil gibi doğal ürünlerin sağlık açısından doğrudan kullanılmamasını, klinik araştırmalardan geçen medikal ürünlerin tercih edilmesi gerektiğini vurguladı.
İmuneksFarma, sağlık sektöründeki deneyimlerin paylaşılması adına kurguladığı “Bilimsel Platform” toplantısının ilkini gerçekleştirdi. İtalyan Milli Takımı’nın doktoru Mario Turani ve Ortopedik Cerrah Prof. Dr. Bülent Aksoy’un konuşmacı olarak katıldığı toplantının gündem maddesini akut-kronik ağrılar ve diz cerrahisi oluşturdu.
Alanında uzman yüze yakın katılımcının ağırlandığı toplantıda Dr. Mario Turani genç, orta ve ileri yaştakilerde görülen fiziksel engeller, eklem ağrıları, travmalar, cerrahi müdahale ile çözülmesi gereken sağlık sorunlarını katılımcılarla paylaştı. Son yıllarda 18 yaş üzeri erişkin hastalarda yapılan araştırmalar sonucunda en çok diz, omur, parmak ve kalça ağrılarının ön planda olduğunu belirten Dr. Turani, 150’yi aşkın farklı ağrı sendromu ile karşılaşıldığını söyledi.

“HER TÜRLÜ DAVRANIŞ BÜTÜNLÜĞÜNÜ SEKTEYE UĞRATIYOR”

Akut ya da kronik olarak karşılaşılan ağrı sendromlarının hasta için her zaman bir fiili sorun olduğunu belirten Dr. Mario Turani, “Ağrının nedeni neresi olursa olsun kişinin mutlaka yaşam kalitesini, uzun vadede ise günlük hayatını etkiler. Dünya sağlık örgütü tarafından paylaşılan verilere göre her 5 kişiden biri orta ya da üst düzey kronik ağrı ile karşı karşıya. Öte yandan 3 kişiden birinin gündelik hayatlarında yaşamlarını idame ettirmede zorlandıkları belirtiliyor. Akut, kas-iskelet ağrıları, travma, kırıklar ya da yaralanmalar gündelik hayatta her türlü davranış bütünlüğünü sekteye uğratıyor” dedi.
Toplantıda her geçen gün artan ağrı sorunlarıyla ilgili olarak değerlendirmelerde de bulunan Dr. Turani, ağrı eklem travmalarının yüzde 50’sinin düşmeyle ilgili olduğunu, bunu yüzde 15-20 ile genç yetişkinlerin trafik kazalarına bağlı ya da spor ağrılarının takip ettiğini; geriye kalan dilimde ise günlük-çalışma hayatındaki tedbirsizlikler nedeniyle oluştuğunu söyledi. Ağrılara müdahale yönetimi konusunda da bilgi paylaşan Mario Turani sözlerini şöyle sürdürdü;
“Bugün baş ağrıları içinde bireysel davranılarak ilaç kullanılıyor. İlaç kullanımının mutlak doktor kontrolünde, kısa süreli ve doğru dozda kullanılmalı. Aksi takdirde yanlış ilaç tedavisi ülser, gastrit, kanama ve farklı aynı zamanda ciddi yan etkileri gösterebiliyor. Ayrıca insanoğlunun varlığından beri karşımıza çıkan alternatifler var. Zerdeçal, zencefil, fesleğen bunlar için en iyi örnek. Bu alternatifler güçlü olmasıyla birlikte, doğrudan ve yanlış miktarda kullanımda ölümle sonuçlanabiliyor. Bu yüzden akut ya da kronik ağrısı bulunanların doğal ürünlerle hazırlanan ve klinik araştırmalardan geçen medikal ürünlerin tercih etmesi gerekiyor. Son dönemde akut yumuşak doku zedelenmeleri, eklem-kas ağrıları tedavisinde, yeni nesil teknoloji ürünü olan Spray Patch’ler tercih edilmektedir.”
Ortopedik Cerrah Prof. Dr. Bülent Aksoy ise katılımcılarla diz cerrahisi, güncel yöntemler üzerine deneyimlerini ve gelişmeleri paylaştı.

Mutlu bir hamilelik için ipuçları

hamile gebeHamilelik döneminde anne adaylarının aşırı kilo almak ve eşinin artık kendisini beğenmeyeceği gibi bir takım endişeler, anne ve bebeğin sağlığını olumsuz etkileyebiliyor. Memorial Hizmet Hastanesi Psikoloji Bölümü’nden Uz. Psikolog Sevda Sevimli Yurtseven, hamilelik döneminde görülen psikolojik kaygılar ve bu sorunlarla başa çıkabilme yolları hakkında bilgi verdi. Çocuk sahibi olmaya karar vermek, ikili ilişkiden üçlü bir ilişkiye geçiş ile birlikte aile sisteminin yeniden düzenlenmesi demektir. Gerçekte var olan sistem, artık işlevselliğini yitirecek ve yerine farklı bir sistem kurulacaktır. Yapılan planlar ile gerçekler uyuşmayabilir. Ne kadar çok kesin kalıplı plan yapılırsa gerçekleşmediğinde hayal kırıklığı o kadar fazla olmaktadır. Hamilelik döneminde kadınlar hormonal değişimlerle beraber bebeği korumak için doğal olarak bebeğe yönelirler, merkez artık bebektir ve bebeğin sağlığı annenin sağlığı ile orantılı gelişmektedir. Özellikle beslenmeye dikkat etmek bu dönemde çok önemlidir. Hamilelik döneminde bulantı, iştahsızlık, yorgunluk ve uyku değişiklikleri görülebilir. Bu dönemde karmaşık duygular, kararsızlık, bebeğin sağlığı hakkında yoğun endişe hissedilebilir. Anne adayları sık sık “Nasıl bir anne olacağım? Eşimle ilişkim eskisi gibi olacak mı?” sorularını kendisine yöneltmektedir.

Kilo alırım endişesi ile yanlış diyet uygulamayın

Hamilelik döneminde anne adayının özellikle kendi bedeni ile ilgili endişeleri ve takıntıları ön plana çıkmaktadır. Kadınlar eşlerinin kendilerini beğenmeyeceği ve eskisi gibi çekici olmadıkları gibi endişelerle bu dönemde gereksiz diyet yapmamalıdır. Bu dönemde bebeğin sağlığı için yeterli besinlerin alınması çok önemlidir. Anne adayının kilo alımı ve beden değişikliği, hamilelik döneminden sonra sona ermektedir. Bu bilinçle yaklaşıldığında gereğinden fazla ya da az beslenilmemelidir.

Plansız gebeliklerde hamilelik depresyonu sık görülüyor

Anneliğe hazır olmak; bebeği taşımak, korumak, geliştirmek gibi kavramlara sahip olmayı ve bir canlının sorumluluğunu alabilme olgunluğunu gerektirmektedir. Özellikle plansız gebeliklerde bu olgunluk gelişmediğinden bebekten çok anne adayının kendi ile ilgili kaygıları ön plana çıkmaktadır. Eğer anne adayında yorgunluk, isteksizlik, alınganlık, sürekli ağlama hali, konsantrasyon güçlükleri ve aşırı öfke görülüyor ise “hamilelik depresyonu” söz konusu olabilir.

Eşler hamilelik döneminde birbirlerine destek olmalı

İyi iletişimin olduğu bir ilişkide, anne adaylarının eşi ile olan ilişkileri gelişir ve derinleşir. Hamilelik döneminde baba adaylarına da önemli görevler düşmektedir. Eşinin hamileliği sürecinde; kontrollere beraber gitmek, bebek ile ilgili alışverişlerde birlikte olmak, eşinin endişelerini önemsemek ve doğru şekilde iletişim kurabilmek önemlidir. Anne adayı bu dönemde hassas ve alıngan olur. Bu nedenle bebek bekleyen kadınların bedenindeki değişimler konusunda anlayışlı ve olumlu olmak, güzel sözlerle bu özel süreci birlikte geçirmek çok değerlidir.

Memorial Hizmet Hastanesi Psikoloji Bölümü'nden Uz. Psikolog Sevda Sevimli Yurtseven
Memorial Hizmet Hastanesi Psikoloji Bölümü’nden Uz. Psikolog Sevda Sevimli Yurtseven

Parmaklarınızı çıtlatmayın, kıtlatmayın, kütletmeyin!

parmak elUzmanlar, birçoğumuzun alışkanlık haline getirdiği parmak kıtlatmayı (çıtlatmayı) önermiyor. Eklemleriniz harap olabilir, kalıcı sorunlar oluşabilir.

Çünkü The Journal of Manipulative and Physiological Therapeutics’da yayımlanan parmak kıtlatması araştırmasından hiç de iyi sonuçlar çıkmadı. Okan Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Gamze Şenbursa, parmak kıtlatması alışkanlığının yan etkileri hakkında yapılan araştırmada elde edilen bulgular hakkında şu bilgileri verdi:

“Bu araştırmada parmaklarını kıtlatan 300 kişinin eklemlerindeki harabiyet incelendi. Eklemi kıtlatmayı alışkanlık haline getirenlerde yumuşak dokuda zedelenme, kavrama kuvvetinde azalma gibi sonuçlar tespit edildi. Harabiyet eklemi çevrelen bağları hızlı ve tekrarlı bir şekilde gerilmesinin sonucudur. Profesyonel beyzbol atıcılarında da benzer yaralanmalar görülmektedir ancak yaralanmalar daha ciddi seviyededir ve atış için kullanılan koldaki daha fazla eklemi etkiler.”

BALONCUKLAR PATLAR VE EKLEMLERİMİZDEN SES GELİR

Yrd. Doç. Dr. Şenbursa, parmaklarınızı birleştirip dışarıya doğru büktüğünüzde eklemlerinizden sesler gelirken, eklem içinde olup bitenleri şöyle anlattı:

“Eklemler iki kemiğin birleşim yerinde bulunur, yumuşak doku ve bağlar tarafından çevrelenir. Vücudumuzdaki bütün eklemlerde sinoviyal sıvı da denilen kalın, berrak eklem sıvısı vardır. Eklemlerinizi kıtlatmak için parmaklarınızı esnettiğinizde, eklemdeki kemikleri birbirinden ayırmış olursunuz. Böylece eklemi çevreleyen yumuşak doku kapsülü de esner. Kapsülün esnemesiyle eklem içindeki hacmi artırırsınız. Bir fizik kuralı olarak ‘hacim artarsa, basınç azalır’. Eklem sıvısının basıncı düştüğünde sıvı içinde çözünmüş halde bulunan gazlar baloncuk haline gelir. Eklem yeterince esnediğinde kapsüldeki basınç düşer ve baloncuklar patlar. Bu patlama eklemlerinizden sesler gelmesine neden olur.

Gazların sıvıda tekrar çözünmesi 25-30 dakika sürer ve bu süre içinde eklemlerden ses gelmez. Gazlar çözündüğünde eklemleriniz tekrar kıtlatılabilecek hale gelir.”

KITLATINCA RAHATLIYORUZ AMA…

Şenbursa, eklemleri kıtlattıktan sonra insanların rahatlama hissetmelerinin sebebini ise şöyle açıklıyor:

“Eklemlerden ‘çıt’ sesinin alınmasından sonra eklem hareketinin arttığına dair kanıtlar bulunmaktadır. Eklem manipüle edildiğinde eklemdeki hareketi algılayan reseptörler uyarılır ve eklemi çevreleyen kaslar gevşer. Eklemleri kıtlattıktan sonra insanların rahatlama hissetmelerinin sebebi budur.”

Bu arada, yapılan araştırmayla, parmak çıtlatmanın kireçlenmeye sebep olmadığı da belirlendi.

Yrd. Doç. Dr. Gamze Şenbursa
Yrd. Doç. Dr. Gamze Şenbursa

Aile hekimleri iş bırakıyor

612 Aralık Cuma günü Aile Hekimleri Türkiye genelinde iş bırakma eylemi yapacak. 

Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu ( AHEF)  tarafından yapılan açıklamada sağlık sisteminin temeli olan “ aile hekimliğinin “ yeni düzenlemeler ile iyileştirilmek yerine yok edilmek üzere olduğu kaydedildi.

Aile hekimliği çalışanları üzerine yapılan baskıların artık dayanılmaz hale geldiği ifade edilen açıklamada  “Aile hekimlerinin eğitimi için nöbet düzenlemesi yapıyoruz” diye başlayan sürecin “Aile hekimlerine acilde ihtiyacımız var” şeklinde devam ettiği ve  “nöbetsiz sağlık sistemi olmaz” şekline dönüştüğü hatırlatıldı. Gelinen noktada ise “ Aile Hekimlerini aileler ile daha çok bir araya getireceğiz” iddiası ile aile hekimliğinin asli görevlerinin yapılamaz hale getirilmeye çalışıldığı vurgulandı.

Açıklamada şöyle denildi;

Bakanlık gerçekleri gizlemeye çalışmaktadır. Sorunun adı ” teşvik edilmiş acile başvuru sorunu” dur. Bu sorunun sebebi ve çözümü aile hekimlerinde değildir. Bu sorun bahane edilerek aile hekimliği uygulaması bitirilmek istenmektedir. Hastane acillerine başvuruyu teşvik eden bizzat mevcut sağlık bakanlığımızdır. Sorunu gerçekten çözmek için hiç bir çözüm, proje üretemeyen bakanlık, en kolay yol olarak aile sağlığı merkezlerini acil gibi göstermeye çalışarak halkımızı yanıltmaktadır.

AHEF açıklamasında Aile Sağlığı Merkezlerinin ( ASM ) Acil Servis Olmadığı vurgulandı. Aile Sağlığı Merkezlerinin, koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik vererek halkın geleceği için çalışan merkezler olduğuna dikkat çekilen açıklamada “ herkesin kendi aile hekiminden hizmet alması prensibi yerine, nöbetçi hekimden hizmet alınmasının getirilmesi, aile hekimliği uygulamasını bitirerek, bu yerlerin aile sağlığı merkezi olma özelliğini kaybettirecektir” denildi.

–          AİLE HEKİMLERİ İNSAN HAKLARINA AYKIRI KOŞULLARDA ÇALIŞTIRILMAK İSTENİYOR

–          Açıklamada, Sağlık Bakanlığının aile hekimlerine ve aile sağlığı çalışanlarına haftada altı gün, günde on iki saatten,  ayda 300 saat çalışma süresi getirmek istediği belirtildi. Bu çalışma sürelerinin uluslararası çalışma kanunlarına, insan haklarına ve Anayasanın dinlenme hakkına aykırı olduğu da açıklamada kaydedildi.

–          SAĞLIK SİSTEMİNİN KURTULUŞU AİLE HEKİMLİĞİNDEN GEÇER

Türkiye’deki aile hekimliği uygulamasının sağlık göstergeleri ile Avrupa Şampiyonu olduğu belirtilen açıklamada; “ Bu başarıyı sağlayan aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarına yüklenmek istenen angaryalardan, Acil, ASM-TSM nöbetlerinden vazgeçilmelidir” denildi. Açıklamada Sağlık Bakanlığı’na çağrıda bulunularak Aile Hekimliğine ve birinci basamak koruyucu sağlık hizmetlerine sahip çıkılması istendi.

–         AİLE HEKİMLERİ İŞ BIRAKIYOR

AHEF’ten yapılan açıklamada halkın sağlığı ve geleceği için ve aile hekimliği ve birinci basamak hizmetlerinin bitirilmesine engel olmak amacıyla Türkiye’deki yaklaşık 22 bin aile hekiminin 12 Aralık 2014 Cuma günü Türkiye genelinde 1 günlük iş bırakma eylemi yapacağı kaydedildi.

Açıklamada şunlar kaydedildi;

“Bu eylemi sesimizi duyurmak, halkımızın sağlığına sahip çıkmak için yapıyoruz. Bebeklerimiz sağlıklı doğsun, sağlıklı büyüsün, aşıları eksiksiz olsun, gebelerimiz aile hekimleri tarafından takip edilsin, yaşlılarımız dertlerini aileden biri olarak gördükleri, aile hekimlerine anlatabilsin diye yapıyoruz. Bugün aile hekimliğinin bitirilmesine halkımız adına itiraz ediyoruz. Halkımızı da bize destek olmaya çağırıyoruz.”

–          12 ARALIK’TA İŞ BIRAKMA 13 ARALIK’TA EYLEM

Açıklamada 13 Aralık 2014 Cumartesi günü tüm Türkiye’den gelen aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanları ile Ankara’da miting yapılacağı belirtildi. Miting 13 Aralık Cumartesi günü saat 12.00’de Ankara Kolej Kavşağında başlayacak.