Tırnaklarına bak hastalığını öğren

tirnakTırnaklarınız size bir şeyler söylüyor olabilir. Akciğerden kalbe, hepatitten bağırsak hastalıklarına hatta AIDS’e kadar birçok hastalığın ipucu tırnaklarınızda gizli. Tırnaklarınız ciddi hastalıklar ve sağlık problemleriniz hakkında önemli sinyaller veriyor. Tırnaklarınıza iyice bir bakın. Yukarı doğru burun seviyenize kadar kaldırın, yüzünüzden bir karış uzakta tutarak her birini dikkatlice inceleyin. Tırnaklarınızdaki eğrilik, çukurluk, girinti ve çıkıntılara bakın. Eğer tırnaklarınız çabuk kırılıyorsa kalınlığını kontrol edin. Tırnağınız, altındaki ve etrafındaki derinin rengini kontrol edin.

Tırnaklarına bak hastalığını öğren yazısının devamı

Yılda 2 milyon çocuk zatürreden ölüyor

çocuk soğukGelişmekte olan ülkelerde her yıl 150 milyondan fazla çocuk zatürreye yakalanıyor. Dünyada ve ülkemizde çocuklardaki  en önemli önlenebilir ölüm nedenlerinden biri olan zatürre ile mücadelede erken teşhis ve aşılanma hayat kurtarıyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Fazilet Karakoç, çocuklarda zatürre hastalığı ve korunma yolları hakkında bilgi verdi.

Zatürre önlenebilir çocuk ölümlerinin başında geliyor

Dünya genelinde her yıl 11-20 milyon çocuk zatürre(pnömoni) nedeni ile hastaneye yatırılmakta ve 2 milyondan fazlası yaşamını yitirmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün son raporuna göre; 5 yaş altında, her yıl gerçekleşen 10,5 milyon çocuk ölümünün %19’undan zatürre sorumlu olmaktadır.

0-4 yaş arasında en sık ikinci ölüm nedeni

Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, bir yaşından küçük bebek ölümlerinin %48,4’üne, 1-4 yaş grubu çocuk ölümlerinin %42,1’ine ise zatürre sebep olmaktadır. Bu veriler, gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de özellikle 5 yaş altı çocuklarda başta zatürre olmak üzere, alt solunum yolu enfeksiyonlarının yüksek ölüm oranlarına yol açan önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu göstermektedir.

Çocuğunuzda bu belirtiler varsa hekime başvurun!

  • 39-40 dereceye çıkan  titremeli ateş
  • Yoğun öksürük
  • Göğüs ağrısı
  • Karın ağrısı
  • Nefes darlığı

Zamanında tedavi edilmezse hayati tehlike yaratabilir

Zatürre gibi alt solunum yolu  enfeksiyonlarında erken tanı konulması ve doğru tedavinin sağlanması oldukça önemlidir. Zatürre, erken tanı ve tedavi sağlandığında özel durumlar dışında kalıcı bir sağlık sorununa yol açmamaktadır. Ancak erken tanı sağlanmadığı ya da tedavi edilmediğinde de hayatı tehdit eden bir hastalık haline dönüşebilmektedir. Hastalığın tedavisi için muayeneler önemlidir. Gerekli durumlarda akciğer filmi  çekilir, balgam ve kan tahlilleri yapılmaktadır. Zatürre olan bir çocuk, erken tanı aldığında ve uygun bir şekilde tedavi edildiğinde tamamen iyileşebilmektedir.

Anne sütü almayan çocuklar risk altında

Özellikle iki yaşın altındaki çocuklar zatürre açısından daha fazla risk altındadır. Erken doğan, yeterli beslenemeyen, kalabalık ortamlarda yaşayan, altta yatan başka hastalığı olan, sigaraya maruz kalan, anne yaşı küçük ve anne eğitimi az olan çocuklarda  zatürre daha sıklıkla görülmektedir. Yine anne sütü almayan çocuklar da zatürre açısından risk grubundadır.

Akciğerde kalıcı bir hasara yol  açar mı?

Bazı zatürre hastaları antibiyotikler ile tedavi edilebilirken, bazı zatürre hastaları ise solunum desteğine ihtiyacı olduğu için yoğun bakımda tedavi edilebilmektedir. Ağır zatürre geçiren çocukların nefes borularında (bronşlarında) genişlemeler olabilmektedir. Bu durumda altta yatabilecek ve ağır zatürreye yatkınlığa sebep olabilecek hastalıklar açısından araştırılmaları gerekmektedir.

Zatürre tekrarlıyorsa…

Zatürre yılda ikiden fazla ya da toplam üçten fazla oluşuyorsa ya da iyileşmesi beklenen sürede olmuyorsa bu bulgu önemlidir. Zatürrede genellikle 1-4 hafta içinde tedavi sağlanır. Eğer zatürre bu sürede geçmiyor ya da  tekrarlıyor ise kistik fibrozis, hava yollarına yabancı bir cismin kaçması, reflü, bağışıklık sisteminde yetersizlik ya da hava yollarında var olan doğumsal bazı değişikliklerin hastalıklar açısından araştırılması gerekmektedir.

En önemli kalkan anne sütü ve aşılanma

Anne sütü ile beslenme, zatürre riskini önemli ölçüde azaltmaktadır. Çok sayıda çalışma sigaraya maruz kalan çocuklarda üst ve alt solunum yolu enfeksiyonlarının daha sık olduğunu göstermektedir. Bunun için çocukların asla sigara içilen ortamda bulunmaması gerekmektedir. Aşılanma da  zatürreden korunmada oldukça önemlidir. Zatürre aşısı ülkemizde de ulusal aşılama programında yer almakta ve çocuklara 2-4-6-18. aylarda yapılmaktadır. Yine ülkemizde kızamık, boğmaca ve tüberküloz zatürrenin en önemli etkenleri arasında bulunmaktadır. Bunun için bu aşıların da uygun dönemlerde yapılması gerekmektedir.

Prof. Dr. Fazilet Karakoç
Memorial Ataşehir Hastanesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Fazilet Karakoç

 

 

Bypass mı, stent mi? Hangisi daha iyi?

GTY_heart_attack_jef_130906_16x9_992Kalp hastalıklarının en önemli nedenlerinden biri koroner damarlardaki tıkanıklıklar. Koroner damar tıkanıklıklarının tedavisinde kullanılan eriyen stent ve koroner bypass yöntemlerinin avantajları ve dezavantajlarını bilmek gerekiyor. Kalp hastalıklarının en önemli nedenlerinden biri koroner damarlarda oluşan darlıklardır. Damardaki bu darlıklar tam olarak tıkanır hale geldiğinde hastada kalp krizi oluşur. Hastanın bu daralmış damarlarının giderilmesi ve myokard enfarktüsü geçirmeden tedavi edilmesi için halen uygulamada olan iki yöntem bulunur. Bunlardan birisi koroner damarlara stent uygulama işlemi diğeri de koroner bypass ameliyatlarıdır. Türkiye’de geçen yıl beş milyona yakın kişinin kalp hastalıkları nedeniyle vefat ettiğini belirten Liv Hospital Ankara Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Oğuz Taşdemir, stent ve koroner bypass yöntemleri hakkında bilgilendiriyor.

Kalp krizi ve buna bağlı ölümleri engelliyor

2030 yılına kadar kalp hastalıklarından kaynaklanan ölüm oranlarının 15 milyonu geçeceği tahmin edilmektedir. Kalbin koroner damarlarının daralması sonucu kalbin pompa fonksiyonu bozulmaya başlar. Koroner bypass hastalıklarının tedavisinde uygulanan stent ve koroner bypass işlemi, doğru hastada ve doğru ellerde uygulandığında kalp krizi ve buna bağlı ölümleri engelleyen tedavi seçenekleridir.

Koroner Bypass

Koroner bypass; kanın, tıkalı damarın ilerisine yeniden yönlendirilmesi işlemidir. Koroner bypass ameliyatında bacaktaki safen veni denilen toplardamar veya göğüs kemiğinin altında bulunan atardamarlar veya koldan alınan atardamarlar kullanılır. Bu damarlarla kalbin yeteri kadar kan alamayan bölgelerine kan sevk edilir. Koroner bypass ameliyatı dünyada 40 yıldan beri uygulanır. Bu cerrahi yöntemde çok önemli gelişmeler yaşandı. Bugün, koroner arter hastalığının yanı sıra başka kalp hastalıklarının da birlikte olduğu hastalık grupları ve çok yaşlı hastalar halen başarı ile tedavi ediliyor.

Vakaya göre işlem

Yapılan araştırmalarda stent ve koroner bypass ile tedavi edilen hastaların karşılaştırmalarında; riskli çok damar hastalarının yaşam süreleri ve komplikasyonları bakımından cerrahi işlemin daha iyi sonuçlar verdiği saptandı. Her gün artan sayıda hastaya koroner bypass yapılmadan önce stent uygulanır haldedir. Çoğu zaman daha güvenle yapılabilecek cerrahi işlem stent uygulamasından sonra riske girebilir. Stent uygulanmış çok damar hastalarında tekrar göğüste ağrı başlayınca koroner cerrahi işlemi akla gelir. Stent uygulamasını takiben yapılan koroner bypass işleminin başarı şansı azalır. Daha önce stent uygulanmış ve kalbin pompa fonksiyonunun azaldığı  grupta olan hastalara cerrahi işlem uygulandığında kalbin performansının daha da azaldığı ortaya konulmuştur. Bu tip hastalar için stent işleminin bir risk faktörü olduğu ileri sürülür.

Bazen stentler damar duvarının bozulmasına da sebep olabilmektedir. Stentler bazen küçük yan damarları da tıkayabilir. Şimdi bütün bu bilgilerin ışığı altında hastaya stent mi yoksa cerrahi mi uygulamalıyız? Stentten vaz mı geçeceğiz? Hayır. Bir hastaya yapılacak işleme en sağlıklı kararı kalp cerrahı, kardiyolog ve hasta birlikte tartışarak vermelidir. Böylece en sağlıklı karara varılmış olunur.

Liv Hospital Ankara Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Oğuz Taşdemir
Liv Hospital Ankara Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Oğuz Taşdemir

Alerjik astımda en etkili tedavi aşı

Asi_07Astım; dünyada en sık görülen solunum yolu hastalığı olarak karşımıza çıkıyor ve 300 milyondan fazla astım hastası olduğu bildiriliyor. Ülkemizde ise yaklaşık olarak her 7-8 çocuktan birinin astım olduğu belirtiliyor. Görülme sıklığı yaşam ve çevre koşullarının değişmesine bağlı olarak artıyor.

Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, astımın görülme sıklığının her geçen gün arttığına dikkat çekerek, özellikle çocuklarda görülen astım rahatsızlığından, alerjinin sorumlu olduğunu söyledi. Astım, adını duyanın korkusu olsa bile, günümüz şartlarında korkulmaması gereken ve tedavisi olan bir hastalık olduğunu belirtti.  Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony; “Alerjik astımın tedavisindeki en etkili yol aşılama yöntemidir ve bu yöntemle hastalıktan kurtulmak mümkündür. Alerji aşıları astımın gidişatını değiştirebilme potansiyeline sahip tek tedavidir, mümkün olduğunca erken başlanmalıdır. Çünkü alerji aşıları dışındaki tedavilerin hiç biri, hastalığın vücuttan atılmasını sağlamaz sadece mevcut yangının seviyesini azaltır” dedi.

 En etkili Tedavi Aşı

Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony; astım için kullanılan alerji aşılarının özellikle son yıllarda geliştirirtilen standartlara uygun olarak hazırlandığını ve çok başarılı sonuçlar alındığını söyledi. Aşıların, alerjik olunan maddeler ile hazırlandığını, ağızdan yapılan damla aşı ve koldan yapılan aşı olmak üzere, iki çeşit olduğunu belirtti. Doç. Dr. Antony, “Hastanın yaşına ve alerjisine göre hangi aşının yapılacağı belirlenir. Alerjik olunan maddenin vücuda alıştırılması için küçük dozlarda başlayan aşı tedavisi giderek arttırılır. Bu tedaviyle amaçlanan; savunma sisteminin, alerjik olunan maddeye karşı tolerans geliştirmesidir. Yani astım tedavisinde kullanılan diğer ilaçların (nefes acıcılar ve kortizonlu ilaçlar) aksine aşı tedavisi, hastalığın direkt olarak oluş, mekanizmasını etkiler” dedi.

Alerji aşılarının faydaları:

  • Alerjik Astımdaki en etkili tedavidir.
  • Alerji aşıları, savunma sistemini etkileyerek alerjik olunan maddeye karşı savunma siteminin tolerans geliştirmesine neden olur.
  • Akciğerlerde bulunan alerjik iltihap geriler ve iyileşir.
  • Hava yolu hassasiyeti geriler.
  • Astım Krizleri geriler.
  • Astım için kullanılan ilaçlar azalır ve hasta hiç ilaç kullanmaz hale gelir.
  • İlaçlara bağlı görülen yan etkiler görülmez.
  • Aşıların etkisi ömür boyu ya da uzun yıllar devam eder.
  • İçinde kortizon yoktur.
  • İç organlara zararı yoktur.
  • Kilo aldırmaz.
  • Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony
    Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony

Kalp sağlığınız için soğan sarımsak yiyin

20140922_636787İçerdiği vitaminler, mineraller ve diğer maddelerle insan vücudu için sayılamayacak kadar çok yararı olan soğan ve sarımsağın, Kalp ve damar sistemi üzerindeki yararlı etkilerine dikkat çeken Prof. Dr. Günsel Şurdum Avcı “soğan ve sarımsağı sofranızdan eksik etmeyin” dedi. Çağımızın hastalığı olan damar sertliği ve onun yol açtığı koroner kalp hastalığından korunmada, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz yapmanın birinci derecede etkili olduğunu belirten Prof. Dr. Günsel Şurdum Avcı, soğan ve sarımsağın kalp ve damarlara olan yararlı etkileri hakkında bilgi verdi.

Şeker hastalığı, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve şişmanlığın, damar sertliği ve koroner kalp hastalığının en önemli risk faktörleri olduğunu belirten Prof. Avcı, “Soğan, damar sertliğine yol açan kolesterolü düşürür, iyi huylu kolesterolü yükseltir. Kan şekerini düşürür, şeker hastalarında kan şekerinin kontrol altına alınmasını kolaylaştırır. İdrar söktürücü etki ile ödemlerin çözülmesini sağlar. Damarları genişletici etkisi vardır. Böylece kan basıncını düşürür ve hipertansiyonlu hastalarda kan basıncının kontrol altına alınmasını kolaylaştırır. Yağ yakıcı özelliği ile zayıflamaya yardımcı olur. Kan dolaşımını hızlandırır. Kalp damarlarını genişletir. Kanın akıcılığını arttırır, damar tıkanmalarını önler. Hücre yenilenmesini destekler.  Tüm bu etkilerle damar sertliğine karşı damarları korur ve kalbi güçlendirir” dedi.

Sarımsakta da benzer etkilerin olduğuna değinen Prof. Avcı, “Sarımsak da, yüksek kan basıncını düşürür. Yüksek kolesterolü, kötü huylu kolesterolü ve yüksek trigliseridleri düşürür; iyi huylu kolesterolü yükseltir. Kan şekerini düşürür; şeker hastalığının tedavisini kolaylaştırır. Damarların genişlemesini sağlar. Kanın akıcılığını arttırır, dolaşımı hızlandırır, damar içi pıhtılaşmaları engeller, kalp krizi ya da felç geçirmeye neden olacak damar tıkanıklıklarını önler. Kalbi besleyen koroner damarları genişletir, kalp kasını güçlendirir. Kilo kontrolüne yardımcı olur. Ruhsal durumu düzeltir, insanın kendini iyi ve mutlu hissetmesine yardımcı olur” açıklamasında bulundu.

Soğan ve sarımsak,  düzenli ve sık olarak tüketildiğinde, tüm bu yararlı etkileri ile damar sertliğine bağlı kalp hastalığına karşı koruyucu olduğunu söyleyen Prof. Avcı, bu çok şifalı iki besinin nasıl tüketileceği konusunda da şu açıklamalarda bulundu.” Soğan ve sarımsak tercihan çiğ ya da az pişmiş olarak tüketilmelidir. Günde yarım baş soğan ya da 2-3 diş sarımsak, düzenli olarak her gün tüketilmelidir. Çiğ soğan, salatada; çiğ sarımsak yoğurtla çeşitli salatalarda sos olarak daha kolay tüketilebilmektedir. Yeşil soğan ve kırmızı baş soğan daha yararlıdır. Soğan ve sarımsak yemeklerde kullanılacak ise, fazla pişirilmemeli ve birlikte tüketilmemelidir”.

Prof. Avcı, bu derecede şifalı olan soğan ve sarımsağın “kokusu ile çevremi rahatsız ederim” endişesi ile ihmal edilmeyerek, sık olarak tüketilmesini önerdi.

Kalp Sağlığını Korumak İçin EECP (Ritmik Masaj)

Kalp sağlığı için,  EECP (Ritmik Masaj ) yöntemini tavsiye eden Prof. Dr. Günsel Şurdum Avcı EECP’nin (Ritmik Masaj) koruyu bir tedavi olduğunu, kalp damarlarını genişleterek, kalbin damar ağını zenginleştirerek, “Doğal Bypasslar” oluşturduğunu vurguladı. Kış mevsimi öncesi 35 saatlik EECP tedavi kürü ile kalp ve damarlara sağlanacak desteğin ve kalp krizinin zararlarından kalbi koruyabileceğini belirtti.

Kalp Hastalıkları Uzmanı Kardiyolog Prof. Dr. Günsel Şurdum Avcı
Kalp Hastalıkları Uzmanı Kardiyolog Prof. Dr. Günsel Şurdum Avcı