Etiket arşivi: beslenme

Gebelikte Beslenme Kılavuzu yayınlandı

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) Başkanı Prof. Dr. Süleyman Cansun Demir, hazırladıkları “Gebelikte Beslenme Kılavuzu”yla, annelerin bebeklerinin daha sağlıklı ve iyi gelişmesi için neler yapmaları gerektiğini öğreneceklerini kaydetti.  Gebelikte Beslenme Kılavuzu yayınlandı yazısının devamı

Yeni yıla özel beslenme önerileri

Özellikle yeni yıl ve yeni hedefler artık bir rutin hale geldi. Oysa dikkatli beslenme dönemsel olmamalıdır. O yüzden bu yıl ki hedefiniz her şeyi yemek olsun… Çünkü önemli olan neyi ne kadar ve ne zaman yediğinizdir diyen Diyetisyen Sanem Apa Doğan’ın yeni yıl için verdiği beslenme alternatifleri bir sene boyunca alışkanlıklarınızı belirlemede size yol gösterecek.

Yeni yıla özel beslenme önerileri yazısının devamı

İyi beslen böbrek taşını engelle

Böbrek taşı kişinin çok şiddetli bir ağrı ile doktora başvurmasına neden olan sebeplerden birini oluşturuyor. Ülkemizde taş hastalıkları yüzde 10 oranında görülüyor. Tedavi edilmeyen hastalarda taş hastalıklarının tekrarlama olasılığı yılda yüzde 7 iken, tedavi edilmiş ya da edilmemiş tüm hastaların yüzde 50’ sinde ise 10 yıl içerisinde tekrar ortaya çıkabiliyor.

İyi beslen böbrek taşını engelle yazısının devamı

Kötü alışkanlıklardan hemen vazgeçin

Yoğun iş hayatı, trafik, stres ve ekonomik kaygılar yaşam şartlarını düzensiz hale getirirken, beslenme alışkanlıklarımızı ve sağlığımızı da olumsuz etkiliyor. İdeal kiloya ulaşmak ve sağlıklı bir yaşam sürmek için birkaç alışkanlığın değiştirilmesi yeterli olabiliyor. Memorial Wellness Beslenme Danışmanı, sağlıklı ve dengeli bir hayat için dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.  Kötü alışkanlıklardan hemen vazgeçin yazısının devamı

Sağlıklı bir bayram için beslenme önerileri

Ramazan ayı boyunca dinlenen ve bir detoks süreci geçiren vücudun bayramda bir anda yorulmasını ve hızlı kilo alımını engellemek için beslenmeye Ramazan’da olduğu gibi dikkat etmek gerekiyor. Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Özge Yüksel, Ramazan Bayramı’nı sağlıklı ve keyifli geçirmek isteyenler için beslenme önerileri sunuyor. Yüksel, “Özellikle bayramın ilk günleri yemeklere çok fazla yüklenilmesiyle şişkinlik, gaz, sindirim rahatsızlıkları, kabızlık, ishal, reflü ve midede yanma gibi birçok rahatsızlık oluşabilir. Dikkatli bir besin alımı gerçekleştirilerek vücut bu rahatsızlıklardan korunabilir” diyor.

Sağlıklı bir bayram için beslenme önerileri yazısının devamı

Ramazan’da yumurta tok tutar

Diyetisyen Eda Özçoban, Ramazan ayını daha kolay geçirebilmek için önerilerde bulundu. Daha rahat oruç tutabilmek için gerekli besinleri almamızın çok önemli olduğunu vurgulayan Diyetisyen Eda Özçoban, ‘Ramazan’da tüketilebilecek en önemli besinlerden biri de yumurta. Yumurta, protein kaynağı olduğundan tok kalmayı sağlıyor’ diye konuştu.
Ramazan’da yumurta tok tutar yazısının devamı

Bebekler için anne adaylarına beslenme önerileri

hamile beslenme diyetBir hamilenin ne kadar yediğinden çok daha fazla ne yediğinin önemli olduğunu vurgulayan KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Beslenme Uzmanı Seda Bahtiyar Tatay, hem anne adayı hem de bebek için doğru beslenmeyi anlatıyor. Günlük enerji ihtiyacı kişisel olarak değişmekle beraber hamilelikte artması gerekir. Ama bu sınırsız yemek veya iki kişilik yemek anlamına gelmez. Hamileler için günlük 2500- 2700 arası kalori önerilmektedir. Bunun çeşitli yiyecek kaynaklarında gelmesi gerekliliğini unutmamak gerekir.  Bebekler için anne adaylarına beslenme önerileri yazısının devamı

Gebelikte ne yemeli, ne yememeli?

gebelikte-beslenmeGazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nevin Şanlıer gebelikte beslenme konusunda dikkat edilmesi gerekenleri Bilinçli Sağlıklı Yaşam Dergisi’ne anlattı. Gebelik süresince annenin yeterli ve dengeli beslenmesinin doğacak bebeğin ve annenin sağlığı için oldukça önemli olduğuna dikkati çekti.
Gebelikte ne yemeli, ne yememeli? yazısının devamı

Beslenme ve diyeti işin ehli olmayanlar anlatıyor

diyetİstanbul Bilim Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, sürdürülebilir beslenme konusunda Bilinçli Sağlıklı Yaşam Dergisi’ne konuştu. Beslenmenin, konunun uzmanı olmayan kişilerin fikir yürütebileceği bir konu haline geldiğini belirten Prof. Dr. Elmacıoğlu, sağlıklı olmak için dengeli ve yeterli beslenmenin yanında sürdürülebilir beslenmenin de gerekli olduğunu belirterek, beslenme konusunda uzman olmayan kişilere karşı vatandaşları uyardı. Beslenme ve diyeti işin ehli olmayanlar anlatıyor yazısının devamı

Diyet yaparken en çok ne yiyoruz, ne içiyoruz?

diyetDiyetkolik.com, diyet yapan üyelerinin alışkanlıklarını inceleyerek en çok hangi gıdaları tükettiklerini belirledi. Kahvaltıda ekmek ve beyaz peynir başı çekerken, akşam yemeğinde salatanın yağsızı, yoğurdun ise tam yağlısı tercih ediliyor. Ara öğünlerin vazgeçilmezleri arasında da Türk kahvesi yer alıyor, tabii şekersiz olanından… Bunların yanı sıra, tüketilenler arasında “diyetbozan” gıdalar da var.

Yaz ayları yaklaştıkça, diyet ile ilgili konular gündemdeki yoğunluğunu giderek daha çok hissettiriyor. Yaza fit bir şekilde başlamak isteyenler diyete başladı veya başlamak üzere gereken araştırmaları yapıyorlar. Peki diyet yapanların beslenme programlarında en çok hangi besinler yer alıyor? Türkiye’nin ilk online diyet ve egzersiz platformu Diyetkolik.com, üyeleri arasında bir inceleme yaparak, diyet yapanların neler yediklerini ayrıntılı olarak belirledi. Yapılan incelemede kahvaltı ve akşam yemeğinde hangi gıdaların daha fazla tüketildiği, ara öğünlerde ağırlıklı olarak ne gibi yiyeceklerin tercih edildiği ve pişmanlığa en çok sebebiyet veren “diyetbozan” yiyeceklerin hangileri olduğu tespit edildi.

Diyetkolik.com’un elde ettiği bulgulara göre, diyet yapanlar kahvaltıda en çok ekmek ile beyaz peynir çeşitlerini tüketiyorlar. Diyet kahvaltının diğer gözdeleri ise domates, salatalık ve kahvaltı sofrasının vazgeçilmezi sayılabilecek siyah zeytinden oluşuyor. Bu öğünde sık tercih edilenler arasında elbette besleyici ve tok tutucu özelliği olan yumurta da var.

Ara öğünün gözdesi, sade Türk kahvesi…

Etkili bir diyetin püf noktalarından biri olan ara öğünlerde en çok tüketilen gıda ise meyve. Özellikle muz daha çok tercih edilirken, galeta, grissini ve kuru meyveler de ara öğünlerin vazgeçilmezi olmuş gibi görünüyor. Çikolataya gelince… Eğer ara öğünde çikolata tüketilecekse bu tabii ki bitter çikolata oluyor. Diyetkolik.com, yaptığı incelemeyle ara öğünlerde bol bol içecek tüketildiğini de ortaya koyuyor. Yoğun olarak tüketilenler arasında özellikle ayran, yeşil çay ve bitki çayları yer alıyor. Ancak ara öğünün en çok öne çıkan tercihleri arasında sade Türk kahvesi var.

Dikkatli bir şekilde diyet yapanlar için akşam yemeğinin olmazsa olmazlarıysa salata ve yoğurt. Ama salata yağsız, yoğurt ise genellikle tam yağlı tercih ediliyor. Akşam yemeğinde tüketilen sebze yemekleri de yağsız olarak hazırlanıyor. Ayrıca bulgur pilavı, köfte ve yağsız yoğurt da diyet yapanların menülerine en çok giren yiyecekler arasında bulunuyor.

“Tüh be!” dedirten diyetbozan yiyecekler…

Diyetkolik.com diyette en çok hangi gıdaların tüketildiğini araştırırken, “diyetbozan”ları da unutmamış. Üyeler, diyetleri süresince yememeleri gereken bir besini tükettiklerinde “Tüh be!” sistemini kullanabiliyorlar. Bu sisteme göre kişiler yemekten pişman oldukları yiyecekleri veri olarak ilgili alana tanımlıyorlar ve karşılığında bunu telafi edebilmek için yapabilecekleri egzersizleri görebiliyorlar.

Diyetkolik.com üyelerinin dayanamayıp yedikleri ve sonra da “Tüh be!” dedikleri yiyeceklerin en başında çikolata geliyor. Bunu patates kızartması ve gofret takip ederken, cips, pasta, kurabiye ve bisküviler de bu listede sıkça yer alıyorlar. Ancak zaman zaman diyette tüketilmesi gerekli olan şeylere karşı da pişmanlık duyulduğu olabiliyor. Örneğin, üyelerin yiyince pişman oldukları yiyecekler arasında, aslında diyet yaparken günlük ihtiyaçlarına uygun olarak zaten tüketiyor olmaları gereken ekmek de var.

Dünyaca ünlü bilim insanları İstanbul’da buluşuyor

 3. Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Zirvesi Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü Vakfı 3.Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Zirvesi için geri sayım başladı! Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü Vakfı’nın 7 Mayıs Perşembe günü İstanbul’da düzenleyeceği 3. Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Zirvesi dünyaca ünlü bilim insanlarını bir araya getiriyor. Harvard Üniversitesi Beslenme Bölümü Başkanı ve ABD’de uzun süre çok satanlar listesinde kalan “Ye, İç ve Sağlıklı Ol” kitabının yazarı Prof. Walter Willett’in yanı sıra, Harvard Üniversitesi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölümü Başkanı Prof. Gökhan Hotamışlıgil ve ABD’de çok ses getiren besinlerin porsiyonları ve kalorileri arasındaki ilişkinin kilo dengesine etkisini araştıran Prof. Barbara Rolls zirvenin öne çıkan konuşmacıları arasında yer alıyor.  Dünyaca ünlü bilim insanları İstanbul’da buluşuyor yazısının devamı

Mutsuzluğunuzun nedeni vitamin eksikliği olabilir

sadGünümüzün en önemli sorunu haline gelen depresyonun altında sadece ruhsal sebepler olmayabilir, beslenme düzeninin olmaması ve vitaminlerden eksik beslenme de depresyonu tetikliyor. Beyindeki mutluluk hormonu olan serotonin düzeyinin beslenme ile doğrudan alakası olduğunu söyleyen Medical Park Bahçelievler Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Serra Arslan; “Omega 3 ve B vitaminlerinden zengin bir beslenme düzeni ile vücudunuzdaki serotonin düzeyini yükseltebilir, duygu durumlarınızı daha sağlıklı bir hale getirebilirsiniz”
Mutsuzluğunuzun nedeni vitamin eksikliği olabilir yazısının devamı

Süt içerek diş çürümesini engelleyin

Sut_Dis_SagligiDiş çürümesi günümüzün belki de en yaygın hastalıklarından biri. Değişik beslenme alışkanlıklarına sahip kişiler arasında yapılan istatistikler beslenmenin diş çürüklerinin oluşmasında önemli bir rol oynadığını gösteriyor. Çürük oluşumunun, karbonhidratların (şeker ve nişasta) ağızdaki bakterilerle karışması ve asit yapması sonucu başladığını belirten uzmanlar, beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi ile ağız sağlığını korumanın mümkün olabileceğini söylüyor. Uzmanlar, günde 2 bardak süt içerek, içerisinde bulunan kalsiyum sayesinde çürük oluşumundan korunulacağını belirtiyor.

Düzenli ağız hijyenin sağlanması ile birlikte süt tüketiminin diş çürüklerinin oluşumunu azalttığını belirten Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, “Aşırı asitli ve şekerli yiyecekler mikroorganizmaların etkisini artırır. Sütteki kalsiyum ve fosfor bu mikroorganizmalara doğal bir savunma sağlar” dedi. İnanç, özellikle çocukların şeker tüketimlerinin fazla olduğunu bu sebeple günde 2 bardak süt içerek dişlerinde oluşabilecek çürüklerin önlenebileceğini, diş yüzeyindeki mineral kaybının giderilmesini ve yenilenmesini sağlayacağını belirtti.

 

Kadınlar için her yaşın besin ihtiyacı farklı

Sodexo Avantaj ve Ödüllendirme Hizmetleri’nin yaşam kalitesini yükselten tavsiyeleri paylaşmak için oluşturduğu “İyi Yaşa” Programı kapsamında beslenme önerilerinde bulunan Diyetisyen ve Yaşam Koçu Gizem Şeber, kadınların her yaş döneminde farklı besinlere daha fazla ihtiyacı olduğunu belirtti. Şeber, “Döneme uygun beslenmek, kadına sağlık ve mutluluk katar” dedi.
Kadınlar için her yaşın besin ihtiyacı farklı yazısının devamı

Son 20 yılda obezite çocuklarda 3 katına çıktı

Orvital+tavuklu+kizSon yirmi yılda obezitenin çocuklarda 3 katına çıktığını biliyor muydunuz? Çocuklarda en sık rastlanan üç alışkanlığı derhal bırakmamız gerektiğine vurgu yapan Orta Doğu Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Bozoğlu “Sabah kahvaltısı yapmadan okula gitme alışkanlığı, katkı maddesi yüksek beslenme anlayışı ve ara öğünlerde yenilen abur cuburlar çocukların geleceğini riske atıyor. Sağlıklı bir yetişkin olmanın ilk şartı sağlıklı ve dengeli beslenen bir çocuk olmaktır. Anne babalara sesleniyorum; çocuklarınız “ne yerse odur” Çocuk yaşta zirai ilaç kalıntısı, antibiyotik, hormon ve katkı maddesi içermeyen besinleri öğretin, yönlendirin” dedi.

Çocukken yediklerimiz sağlığımıza yön veriyor…

Çocuklarınız yaşıtlarından daha küçük mü görünüyor, öğrenme güçlüğü mü çekiyor, sık sık hasta mı oluyor ve yaşına göre kilosu fazla mı? Bunların bazıları bir hastalığın belirtisi olabileceği gibi sadece sağlıksız beslenmenin de bir sonucu olabilir. Çocukluk döneminde karşılaşılan yetersiz ve/veya dengesiz beslenme sonucunda gelişim bozuklukları, zeka geriliği, bağışıklık sisteminde zayıflık gibi pek çok sağlık sorunu ortaya çıktığına vurgu yapan  Orta Doğu Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr . Faruk Bozoğlu  “Çocukluk döneminde edinilen yanlış beslenme alışkanlıkları, ileri ki yaşlarda kalp-damar hastalıkları, şeker hastalığı, hipertansiyon, kanser ve obezite gibi birçok hastalıklar için temel risk faktör oluşturuyor” dedi.

2009’dan bu yana organik tavuk pazarı 14 kat büyüdü

Lokomotif anneler ve zincir mağazalar…

Avrupa’ya göre organik tavuk tüketiminin ortalamanın gerisinde olduğunu ama buna rağmen büyük yol katedildiğini belirtenOrvital Organik Gıda Kurucu Ortağı ve Gıda Mühendisi Muharrem Doğan “Türkiye’de organik tavuk pazarına 2009 yılında girdik. O zaman tek marka bizdik, halen de pazarın lideriyiz. Gelişime ve büyümeye şahitlik etmek çok umut verici. O günden bu yana pazar, 14 kat büyüdü. Bu pazarı bilinçli anneler ve onların talebine kulak veren zincir mağazalar büyüttü. Sağlıklı beslenme bilincinin artması için organik üretim yapan çiftçilerimizi cesaretlendirmeliyiz. Biz en büyük gücümüzü organik üretim yapan aile çiftliklerinden ve sözleşmeli tarım modelimizden alıyoruz” dedi.

Yerel zincir marketler de konuya duyarlı…

Doğan’a göre: “Organik ürünler her geçen gün daha erişilebilir oluyor.  Önemli olan organik üretim yapan üreticilerin sayılarının artması. Onlar üretsin biz onlara pazar yaratırız. Global marketler kadar yerel zincir mağazaların da organik ürünlere ilgisi arttı”dedi.

Organik liginde 3 büyük ilin rakibi Bursa ve Antalya

“Organik konusu fiyat odaklı olmaktan çıkıp bir bilincin göstergesi oldu. Bunu organik bakliyat, makarna ve et/sebze suyu ürettikten sonra daha net gözlemledik” diyen Doğan  organik tüketimin 3 büyük il dışında Bursa ve Antalya’da ciddi arttığına vurgu yaptı.  Organik tavuk liginde İstanbul‘da; Ataşehir, Caddebostan, İstinye, Bahçeşehir, Etiler, Ankara’da;  Zirvekent, Beysukent, Çankaya, Bursa’da; Geçit, Nilüfer ve İzmir’de; Mavişehir ve Bostanlı en fazla organik tüketen ilçeler olarak ön plana çıkıyor.

Prof. Dr . Faruk Bozoğlu
Prof. Dr . Faruk Bozoğlu

Yan masadan uzatılan bisküviye hayır demeyi öğrenin

salata, klavye, diyet, ofisYoğun iş temposu, bitmeyen toplantılar ve acil yetiştirilmesi gereken işler… Böyle bir tempo içinde masa başında uzun saatler boyunca çalışırken, yan masadan iş arkadaşınızın uzattığı sağlıksız atıştırmalıklara hayır diyemiyor musunuz? Diyetisyen Sena Tuvanç, kilo vermeniz ya da kilonuzu korumanız açısından önem taşıyan ara öğünlerde sağlıklı besinler tüketmeniz gerektiğini hatırlatıyor ve size önerilerde bulunuyor.

Ana öğünlerde çok fazla miktarda ya da yüksek kalorili besinler yememek, aslında biraz da ara öğünlerde tükettiğiniz besinlere bağlı bir durum. Ana öğünlerde büyük porsiyonlar tüketmek, kilo vermek ve kilosunu korumak isteyenler için bu süreci zorlaştırıyor. Diyetisyen Sena Tuvanç, çalışanların çekmecelerinde marketlerde bulunabilen ve kolay taşınabilen atıştırmalıklar bulundurmalarını öneriyor. Ana öğünlerden iki, iki buçuk saat sonra küçük miktarlarda tüketebileceğiniz ve açlığınızın önüne geçecek besin önerileri şöyle:

  • Tam tahıllı diyet bisküviler
  • Fındık, badem, ceviz gibi yağlı tohumlar
  • Kuru kayısı, kuru incir, kuru erik gibi kuru meyveler
  • Taze meyveler
  • Kepekli grissini
  • Etimek

Eğer daha farklı ve sağlıklı bir ara öğün alternatifi arıyorsanız, aşağıdaki tarifi evde hazırlayabilir ve kendi ara öğününüzü iş yerinize götürebilirsiniz.

  • Meyveli ve Yulaflı Bar

Malzemeler

1 adet muz

1 tatlı kaşığı (silme) zeytinyağı

½ su bardağı süt

1 yemek kaşığı bal

2,5 su bardağı yulaf

1 su bardağı doğranmış elma (Üzerine limon sıkarak kararmasını önleyebilirsiniz.)

3 yemek kaşığı Hindistan cevizi

Hazırlanışı

Muzu ezdikten sonra üzerine zeytinyağı, süt, bal ve yulafı ekleyip karıştırın.  En sonunda Hindistan cevizi ve elmaları da ilave edip karıştırdıktan sonra, karışımı fırın tepsisine yayarak önceden 180 derecede ısıtılmış fırında 15 dakika pişirin. Dilimlere ayırıp, ara öğünlerde bir kutu (200 milimetre) az yağlı süt ile birlikte birer dilim tüketebilirsiniz.

Kış hastalıklarına karşı koruyan gıdalar

wintersquashallOcak ayı ile iyice soğuyan hava ve kar yağışları soğuk algınlığı gibi hastalıkları da beraberinde getiriyor. Kış aylarında beslenme planının doğru yapılmasının hastalıklardan korunmada önemli rol oynadığını söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Mutlu Diyet Kliniği’nden Beslenme ve Diyet Uzmanı Ece Köprülü, “Brokoli, balkabağı, kırmızı tatlı biber, mantar, domates, ıspanak, portakal, mandalina, greyfurt, kamkat, limon, nar gibi meyve ve sebzeler içerdikleri vitamin ve minerallerle vücutta enfeksiyonu önleyip, bağışıklığı güçlendirmeye yardımcı olur” dedi.

Kış döneminde havaların soğuması ile birlikte beslenme düzeninin de değiştirilmesi gerekiyor. Kış ayları boyunca beslenmeye dikkat ederek bu dönemde yaygınlaşan salgın hastalıklara karşı vücudumuzu korumak mümkün. C vitamininin kış aylarında bağışıklığı kuvvetlendirmede önemli olduğunu hatırlatan Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ece Köprülü, bu dönemde antioksidan yani hücre yenileyici özelliği bulunan meyve ve sebzelerin tüketilmesi gerektiğini belirtti.  Antioksidan açısından zengin besinleri sıralayan Dyt. Köprülü, “Antioksidan, sebzelerden brokoli, balkabağı, kırmızı tatlı biber, mantar, domates ve ıspanakta, meyvelerden portakal, mandalina, greyfurt, kamkat, limon ve narda yoğunlukla bulunur. Bu meyve ve sebzeler içerdikleri E vitamini ve kalsiyum, magnezyum gibi önemli minerallerle de vücutta enfeksiyonu önleyip, bağışıklığı güçlendirmeye yardımcı olur” dedi.

Balık tüketimini arttırın

Kış aylarında balık tüketiminin de en az meyve sebzeler kadar önemli olduğunu belirten Dyt. Köprülü, “Balıklar bu mevsimde daha çok yağlanır, bu da Omega-3 yağ asidinden zengin oldukları anlamına gelir. Haftada 1-2 sefer tüketilecek olan somon, uskumru, palamut, sardalye gibi balıklar içerdikleri Omega-3 ile vücutta enflamasyonu önleyip, varolan mikroplar ile de savaşır” diye konuştu.

Yeşil çayı beslenme programınıza alın

Yeşil çay kullanımının bağışıklığı güçlendirdiğini anlatan Dyt. Köprülü, “Kahvaltıda veya ara öğünlerde meyve, çiğ kuruyemiş ya da lifli bisküvilerin yanında yeşil çay içmeyi alışkanlık haline getirebilirsiniz” dedi. Ada çayının da doğal antiseptik özelliği ile vücutta mikropları öldürmeye yardımcı olduğuna değinen Dyt. Köprülü ada çayının özellikle boğaz enfeksiyonlarında etkili olduğunu söyleyerek “Çayların içine 1 dilim limon koyarak, içeceğinize C vitamini de katmış olursunuz” diye konuştu.

Yumurtayı nasıl tükettiğiniz önemli

Kahvaltıda veya diğer ana öğünlerde tüketilen yumurtanın demir ve B12 açısından zengin bir kaynak olduğunu belirten Dyt. Köprülü, haşlanmış olarak tüketildiğinde yanında biraz peynir ve üzerine limon sıkılmış bol yeşillik ile omlet veya menemen şeklinde tüketildiğinde ise içine domates, biber, ıspanak, mantar gibi vitamin ve mineralden zengin sebzelerin eklenmesini önerdi.

Salatanızı çeşitlendirin

Kahvaltıda ve ana öğünlerde özellikle et, tavuk ve balıklarla birlikte tüketilen bol yeşillikli salataların içerdiği yüksek lif ve A, C, K vitaminleri ile vücudu kışın olumsuz etkilerine karşı koruyacağını belirten Dyt. Köprülü, “Salatalarınızı sadece marul, domates, salatalık ile hazırlamak yerine roka, tere, maydanoz, dereotu, kuzu kulağı, nane veya ıspanak gibi yeşillikleri karıştırarak hazırlamayı deneyin. İçine dilerseniz kırılmış ceviz, badem, nar, portakal gibi antioksidandan zengin gıdalar da koyarak salatanızı daha yararlı hale getirebilirsiniz” dedi.

Asitli içecekler yerine mineralli su tüketin

Kış aylarında içecek tercihlerinin meyve suyu ya da asitli içecekler yerine su ve maden suyu olarak değiştirilmesi gerektiğini hatırlatan Dyt. Köprülü; “Çok terlemediğimiz bu dönemlerde genellikle su içmek aklımıza gelmez ancak vücudun aynı şekilde suya ihtiyacı vardır. Günde 10-12 bardak su tüketimi kış aylarında da esastır. Suyunuzun içine koyacağınız 1-2 dilim limon, taze zencefil, nane yaprağı da hem sindirimi kolaylaştırır, hem de vücudu enfeksiyonlara karşı koruyup bağışıklığınız kuvvetlendirir” dedi. Maden sularında da tercihin sade olanlardan yapılması gerektiğini söyleyen Dyt. Köprülü, meyveli olanların yoğun miktarda şeker içerdiğini hatırlattı. Dyt. Köprülü bunun yerine maden suyuna taze meyveler veya tarçın, karanfil gibi baharatlar katmanın daha yararlı olacağını belirtti.

Modern insanların hastalığı yeme davranışı bozukluğu

bulimia_3ccde9c4-6026-41e2-b558-0dcce3457af1_1Yeme Davranış Bozukluklarının arttığını vurgulayan KadıköyŞifa Sağlık Grubu Beslenme ve Diyet Uzmanı Cem Nevşioğulları, ölüm oranının % 10 lara kadar yükseldiği bu hastalıklar konusunda uyarıyor. Yeme davranışı bozukluklarının daha açık bir şekilde anlaşılabilmesi için normal yeme davranışının nasıl olması gerektiğini bilmek gerekir. Beslenme ; canlı organizmanın gelişimini tamamlayabilmesi, yaşam kalitesini arttırması, hastalıklardan korunması ve bu hastalıkların iyileştirilmesi için son derece önemlidir. Elzem olan yeterli ve dengeli beslenmedir. Protein, cho, yağ, vitamin, mineral ve sudan oluşan 6 besin öğesinin organizmaya yeterli bir şekilde 3 ana ve 3 ara öğünde alınması ve alınan besin öğelerinin vücutta dengeli bir şekilde kullanılmasıdır.

Yeme davranışı bozuklukları;  genelde kronikleşen ve ciddi komplikasyonlara yol açabilen hastalıkların bütünüdür. Yiyecekler üzerine yoğun bir zihinsel uğraş verme ve beden imgesinde çarpıklık bozuklukların ana özelliklerindendir.

BAŞLICA NEDENLERİ ;

Özgün bir neden bilinmemekle birlikte bu hastalıklar için güncel açıklamalar çok yönlüdür. En fazla batılı ülkelerin zayıflık= fiziksel güzellik= çekicilik tanımlaması. İdeal vücut ölçülerine ulaşmada sabırsız ve uzman desteği olmaksızın ulaşma isteği gelmektedir. Medyanın payı da azımsanamaz derecededir.

ANOREKSİYA NERVOZA(AN) ; zayıf bir bedene sahip olma konusunda aşırı korku, beden imgesinde bozukluk, bazılarında yoğun egzersiz, ishal yapıcı, su atıcı kullanma ve ciddi kilo kaybı nedeniyle  komplikasyonların görüldüğü hastalıktır. AN vakalarının %90 kadarını ergenlik çağındaki genç kızlar oluşturur. En fazla mankenler, dansçılar,  jokeyler gibi meslek dallarında görülür.

ANOREKSİYA NERVOZA TANI KRİTERLERİ NELERDİR?

Yaş ve boya göre olağan sayılan en az kiloda olma ya da bunun üzerinde bir vücut ağırlığına sahip olmayı kabul etmeme.(aşırı ağırlık kaybı)

Beklenenin altında vücut ağırlığına sahip olunmasına rağmen kilo almaktan aşırı korkma.

Vücut biçimini algılamada bozukluk.

En az 3 ardışık menstrüasyonun olmaması.

BULİMİYA NERVOZA(BN) NEDİR? NASIL TEŞHİS EDİLİR?

BN aşırı yeme atakları ve ardından gelen arınma davranışları veya aşırı egzersiz, kendini aç bırakarak cezalandırma şeklinde 2 sınıfa ayrılır. Arınma içeren tipte kendini kusturma, ishal yapıcı ve idrar söktürücü kullanımı görülür.

BN, tıkanırcasına yemek yeme periyotları, kilo alımını engellemek için arınma davranışları ve bu davranışların 3 ay süresince haftada 2 kere gerçekleşmesi, kendini sadece vücut şekli ve kiloya göre değerlendirme semptomlarıyla teşhis edilir.

GECE YEME SENDROMU(NİGHT EATİNG SENDROM)

Bu sendromda açlık ve uyku arasındaki homeostatik regülasyon bozulmuştur. Hasta; sabah açlık hissetmez haftada 4 veya daha fazla kahvaltıyı atlar. Akşam yemeğinden uyku başlayıncaya kadar olan sürede güçlü yeme arzusu vardır, duygu durum depresiftir. Uykunun başlayabilmeyi ya da sürdürülebilmesi için yemenin gerektiği inancı dominanttır. Uykusuzluk sıkça görülür.

UYKUYLA İLİŞKİLİ YEME BOZUKLUĞU(UİYB-SLEEP RELATED EATİNG DİSORDER)

Uyku sırasında yineleyici şekilde istem dışı olarak yeme veya içme davranışı görülür. Normalde yenmeyecek toksik maddelerin tüketilmesi uykuda yaralanmaların olması, tehlikeli davranışlar semptomlardır.

Bu hastalar bilinçli değildir.  Kişi yaptığı tehlikeli davranışların ve tükettiklerinin farkında değildir. Uyku halindedir ve uyandığında karın ağrısıyla, zehirlenmiş, yiyecek hazırlarken yaralanmış, ağzı etrafında yemek kalıntılarıyla uyanabilir. Hatta hastaların hayvan maması, temizlik maddeleri, amonyak, sigara, yumurta kabuğu gibi maddeleri tükettikleri görülmüştür. Bu kişiler deliller ortaya çıktığında kendilerinden nefret eder ve bu durum depresyona neden olur.

ORTOREKSİYA(SAĞLIKLI BESLENME TAKINTISI) NEDİR?

Sağlıklı yiyeceklere karşı duyulan aşırı zihinsel uğraşıyı tanımlar. Kadınlarda erkeklerden 2 kat fazla görülen obsesif bozukluktur. Otoriteler hastalığın 10 yıl içerisinde katlanarak artacağı konusunda uyarmaktadır.

Bu hastalar ;  yediklerini  abartılı şekilde kontrol eder, ambalajlarını saatlerce inceler. Tükettiği besinde 1 gr katkı maddesi olma endişesi hayatını karartır. Hatta evlerinde inek besleyen, sebze yetiştiren ortorektikler vardır.

BİGOREKSİYA

Çekici hale gelmek amacıyla yapılan kas geliştirme hastalığıdır. Bigoreksik kişi günde 5 veya daha fazla saat boyunca egzersiz yapar ve yaklaşık 12 defa aynaya uzun süre bakar. Kas yapmak amacıyla protein tozları, vitaminler kullanır. Sonuçta çok fazla kaslı bir yapıya sahip olsa bile bunun yeterli olduğuna inanmaz ve yağlarından şikayetçidir.

KARŞILAŞILAN TIBBİ SORUNLAR NELERDİR?

Kalp ve Damar Sistemi: Hipotansiyon, ritim bozukluğu, kalp kası hastalıkları, kalp krizi.

İskelet-Kas Sistemi: Osteoporoz(kemik erimesi),kemiklerde çabuk kırılma.

Sindirim Sistemi: Barsak bozuklukları, kabızlık, ishal, gastrit, kusmalara bağlı yemek borusu hasarları.

Ağız ve Diş Sağlığı: Çürükler, diş minesinde erime.

Adet kesilmesi, anemi, savunma hüzrelerinde azalma görülen komplikasyonlardır.

YEME BOZUKLUKLARI TEDAVİSİ NASIL OLMALIDIR?

Giderek artan ve ölüm oranı %10 lara yaklaşan bu hastalıkların tedavi protokolü mutidisipliner olmalıdır. Beslenme ve Diyet, Psikiyatri, Endokrinoloji gibi dalların uzun zamanda ve gerekirse hastanın hastaneye yatışı yapılarak tedavi ettikleri hastalık grubudur. Bu hastalıklarda endikasyonu kanıtlanmış ilaç tedavisi henüz mevcut değildir.

 

Kanser hastaları bol bol meyve ve sebze tüketmeli

legume-de-sezon-1024x682Birçok solunum yolu hastalığına sebep olan ‘soğuk havalar’, kanser hastalarının sağlığını da tehdit ediyor. Kanser hastalarının soğuk havalarda daha dikkatli olması gerektiğini vurgulayan Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Alıcı önemli uyarılarda bulundu. Kanser hastaları bol bol meyve ve sebze tüketmeli yazısının devamı

10 fil ağırlığında yemek yiyiyormuşuz

filHerbalife Beslenme Danışma Kurulu Üyesi Doç. Dr. İsmet Tamer, araştırmalara göre bir insanın ömrü boyunca yaklaşık 1 milyon kalori alarak 45 ton yiyecek tükettiğini açıkladı. 70 kiloluk bir yetişkinin günde en az 31 gram protein alması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Tamer, vejetaryenler için de önemli bir uyarıda bulundu: “Vejetaryen beslenme durumunda vücut için gerekli aminoasitlerin bir şekilde alınması gerekir, bunun için baklagillerle tahıllar birleştirilerek tam protein elde edilebilir.”

Besin maddeleri enerji sağlamada, vücudun gelişmesinde, dokuların ve organların onarımında hayati görevler üstleniyor. Sağlıklı bireyler için doğru beslenme tüyoları veren Herbalife Beslenme Danışma Kurulu Üyesi Doç. Dr. İsmet Tamer, normal beslenme koşullarında yetişkin bir bireyin her yıl yaklaşık bir milyon kalori aldığını ve hayatı boyunca yaklaşık 45 ton yiyecek tükettiğini vurguladı. Doç. Dr. Tamer, California Üniversitesi’nden Dr. Liz Applegate’in başkanlığında yapılan bir araştırmaya göre insanların ömürleri boyunca aldığı kalori miktarını şöyle hesapladı: “1 yıl boyunca kadınların günde 1800, erkeklerin ise 2500 kalori aldığı varsayıldı. Yine günde 1.5-2 kiloluk besin alarak 65-70 yıl yaşadıkları göz önünde tutuldu. Bu hesaplamaya göre bir insan ömrü boyunca neredeyse 10 fil ağırlığında (ortalama 45 ton) yiyecek tüketiyor. Hiç şüphesiz bu yiyecekler, ağırlıklarından çok dengeli tüketilmeleri halinde sağlıklı ve uzun bir yaşam vaat ediyor.”

Kadınların vücudunda daha az su var

Temel besin maddeleri proteinler, karbonhidratlar, yağlar, mineraller, vitaminler ve su olmak üzere 6 gruba ayrılıyor. Bu maddelerin vücutta farklı oranlarda bulunduğunu işaret eden Doç. Dr. Tamer, “Vücudun yaklaşık yüzde 50 – 60’ı sudur, vücuttaki yağ oranı arttıkça su miktarı düşer, azaldıkça su miktarı artar. Bu nedenle kadınların vücudunda daha az su vardır” ifadesini kullandı.

İdeal yağ oranı erkekte yüzde 15 kadında yüzde 22

Vücuttaki ideal yağ oranı seviyesinin erkeklerde yüzde 15, kadınlarda ise yüzde 22 civarında olduğunun altını çizen Doç. Dr. Tamer, “Protein seviyesi ise yüzde 18-20 civarındadır ve kas kitlesiyle orantılıdır, bu nedenle erkeklerde daha fazla protein bulunur. Normalde vücuttaki karbonhidrat düzeyi yüzde 1 civarındadır. Kaslarda ve karaciğerde depolanan karbonhidratlar, özellikle egzersiz sırasında beyin için hayati önem taşıyan bir enerji kaynağıdır” diye konuştu.

70 kiloluk bir insan günde en az 31 gram protein almalı

Vücudumuzun kullanabileceği potansiyel enerji kaynakları olan proteinler, karbonhidratlar ve yağlar, “makro besinler” olarak sınıflandırılıyor. Proteinler vücudun kendini yenileyebilmesi için alınması zorunlu besinler olarak kabul ediliyor. Yaklaşık 70 kilo ağırlığında bir yetişkinin ihtiyaç duyduğu günlük minimum protein miktarının 31 gram olduğunu aktaran Doç. Dr. Tamer, ancak kişilerin vücut ağırlıkları ve metabolik durumları farklı olduğu için günlük protein gereksinimleri de 70-75 grama kadar değişkenlik gösterebileceğini söyledi. Doç. Dr. Tamer, büyüme, hamilelik, egzersiz, yaralanma ve hastalık dönemlerinde ise kişideki protein ihtiyacının artacağını belirtti. Tamer, vücudun büyüme gelişme ve yenilenmesi için günlük ortalama 5 gram azot çıkışı için hesap edilen protein değerine ihtiyacı olduğunu sözlerine ekledi.

Günlük minimum protein ihtiyacı hangi gıdalardan nasıl sağlanır? (31 gram)

100-150 gr az yağlı beyaz peynir

80-100 gr yağsız dana eti

100 gr yağsız tavuk veya hindi eti

200-250 gr yumurta, özellikle beyazı

2 su bardağı yağsız süt

100-120 gr ızgara balık

100 gr fındık veya fıstık

100-150 gr badem

200 gr nohut veya fasulye

100 gr kabak çekirdeği

300 gr yeşil mercimek

Vejetaryenlar baklagille tahılı birleştirmeli

Referans proteinler denilen kolay sindirilebilir ve bütün esansiyel (vücuda gerekli) aminoasitleri (protein yapı taşları) içeren besinlerden alınmasının sağlıklı yaşam için şart olduğuna işaret eden Dr. Tamer, vejetaryen kişilere ise şu önemli tavsiyelerde bulundu: “Vejetaryen beslenme durumunda da esansiyel aminoasitlerin bir şekilde alınması gerekir, bunun için baklagillerle tahılların birleştirilmesi yoluyla (örneğin 1.5 bardak pirinç+ 1 bardak mercimek = 85 gr tavuk) tam protein elde edilebilir.”

Doç. Dr. İsmet Tamer
Doç. Dr. İsmet Tamer

Kilo kontrolünün formülü 4 yapraklı yonca

diet-621x414Yepyeni bir yılın arifesinde alacağımız yeni kararların hayatımızı değiştirebileceğine dikkat çeken uzmanlar, özellikle sağlıklı bir hayat için tavsiyelerde bulunuyor. 4 yapraklı yonca dengesi ile sağlıklı beslenmek mümkün!

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi beslenme ve diyet uzmanı Gizem Köse, 2015’in daha sağlıklı bir yıl olması için hayatımızda bazı yenilikler yapmamız gerektiğinin altını çizdi. Köse, şu tavsiyelerde bulundu:

“Dünya Sağlık Örgütü, ‘sağlıklı olmayı’ sadece hastalıklardan ve mikroplardan korunma değil, ‘Bir bütün olarak fiziki, ruhi ve sosyal açıdan iyi olma hali’ olarak açıklıyor. Bu da demek oluyor ki bir bütün olarak iyi olabileceğimiz yeni bir başlangıç sizlerin elinde…

Hareket edin, hafifleyin!

Hem sağlıklı hem formda olmak için sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite şart. Fiziksel aktivite demek illa ki her gün spor yapmanız gerekiyor anlamına gelmez. Gün içinde hareketlerinizi arttırın. Örneğin iki saatten fazla oturmayın, on dakika kadar dolaşın, hava alın. Asansör yerine merdiven kullanın. Televizyon ya da bilgisayar başındayken esneme hareketleri yapın.

Yiyecek için strese girmeyin!

Yenilmemesi gereken bir yiyeceği tüketmek istiyorsanız kendinizi strese sokmayın. Evet, tüketebilirsiniz. Haftada bir gün yiyeceğiniz 1 dilim pasta size zarar vermez asıl size kilo aldıracak olan bu durumu alışkanlık haline getirip her gün yemenizdir. Bu yüzden ara sıra kendinizi şımartın.

Fazla yediğinizi düşünüyorsanız ve rahatsız hissettiyseniz de 1 saat yürüyüş yapın, hem kalorinizi harcarsınız hem de mutluluk hormonunuzun artması ile stresten kurtulursunuz. Aslında ne kadar kolay değil mi? Çalışmalarda fiziksel aktivite yaparken müzik dinlemenin motivasyonu arttırdığı kanıtlanmış durumda. Fiziksel aktivite için sizin belirlediğiniz küçük bir motivasyon sağlarsanız yürüyüş yapmak inanın zor değil.

İçecek olarak suyu tercih edin

Her yemeğin yanında yutmayı ve sindirimi kolaylaştırmak için bir şeyler içiyorsunuz. İçecek tüketirken her zaman ilk önce suyu tercih edin. Günde en az 2 litre önerisi hep aklınızda bulunsun. Günde 2 litre içmek danışanlarımdan da gördüğüm kadarıyla bazen zor olabiliyor ancak iki hafta zorlu süreçten sonra artık vücudunuz kendisi su tüketmek istiyor ve metabolizmanız hızlanıyor. Organların daha dengeli çalışması ve metabolizmanızın hızlanması için günde 2 litre suyu mutlaka tüketin.

Beslenmede dört yapraklı yonca dengesi

Hızlı kilo vermeyi vaad eden tek yönlü diyetler size hiç bir zaman yarar sağlamayacak. Bunu illa deneyerek öğrenmeyin, sağlıklı beslenmenin uygulaması gerçekten çok kolay. Hayatta bir şeyi tek başına uygulamak, tek yönde davranışlarda bulunmak hiçbir zaman doğru değildir. Beslenmenin temelleri de tek yönlü olmamalıdır.

Türkiye’de yapılan çalışmalarla beraber besin grupları dört yapraklı yonca adı verilerek gruplandırılmıştır. Et grubu (et, tavuk, yumurta, kurubaklagil vs), süt grubu (süt, yoğurt, peynir vs), tahıl grubu (ekmek, bulgur, makarna, çorba vs) ve meyve-sebze grubu şeklindedir. Her öğününüzde bu gruptan bir miktar besini eşit miktarlarda tüketirseniz hem yeterli hem dengeli beslenmiş olursunuz. Örneğin: öğlen yemeğinde 1 kase çorba, 1 porsiyon etli sebze yemeği, 1 kase yoğurt ve 1 ince dilim tam buğday ekmeği gibi…

Duygusal açlık şişmanlatıyor!

Açlık bazen durdurulamayıp tıkınırcasına yeme nöbetlerine giriyorsanız duygusal açlığınız olabilir. Duygusal açlığınız var ise giderilmesi için davranış kontrolü ve beslenmenin doğru yollarını öğrenmeniz gerekir.

Öğrenme gerçekleştikten sonra fark edilmeden dikkat edilecek noktalarla yaşam kaliteniz yükselecektir. Kendi kendinize denemiş buna rağmen duygusal yemenizi kontrol edemiyorsanız da profesyonel bir terapi ile beraber beslenme uzmanı ile görüşmeniz gerekir. Terapi, duygusal yemenizin arkasında saklı olan motivasyonların ortaya çıkmasını ve başarı çıkma becerilerinin bulunmasını sağlar.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi beslenme ve diyet uzmanı Gizem Köse
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi beslenme ve diyet uzmanı Gizem Köse

 

Yılın ilk günü bol su tüketin

plastic_water_bottleYılbaşı akşamları birbirinden çeşitli lezzetlerden oluşan sofralar hazırlanır. İyi dileklerle hazırlanan bu ziyafet sofralarında, yüksek enerjili ve yağlı besinlerin ağırlıkta olması ertesi gün bazı sağlık sorunlarının yaşanmasına neden olabilir. Memorial Ankara Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Emine Yüzbaşıoğlu, hem yılbaşı gecesini güzel geçirmek hem de yeni yıl sabahına sağlıklı bir şekilde uyanmak için önerilerde bulundu.

 

Kahvaltı yapmadan güne başlamayın

Yılbaşı gününe diğer günlerde olduğu gibi sağlıklı bir kahvaltıyla başlanmalı, ara öğünler tüketilmelidir. “Akşam çok fazla yiyeceğim” düşüncesi ile bütün gün aç kalmak doğru bir yaklaşım değildir. Kahvaltıda 1–2 dilim peynir, az yağlı omlet veya haşlanmış yumurta, söğüş sebzeler ile tam buğday veya çavdar ekmeği tüketilebilir. Bunların yanı sıra 1 porsiyon meyve ve 1 bardak süt ilavesi ile güne enerjik başlamak mümkündür.  Ayrıca sabah tüketilecek 4-5 adet zeytin, besin çeşitliliğini artırmış olur. Öğle yemeğinde ise salata veya zeytinyağlı sebze ve yoğurt ile 1-2 dilim tam tahıllı ekmek tüketmek kişiyi yılbaşı akşamına hazırlayacaktır.

 

Hindinin fırınlanarak pişirilmesi sağlıklı bir tercih

Sofralar zeytinyağlı ve yoğurtlu mezeler ile salatalarla süslenmeli, yağlı ara sıcaklardan kaçınılmalıdır. Hindi, yılbaşı için olmazsa olmazların içinde yer alırken fırınlanarak pişirilmesi uygun bir tercihtir. Beraberinde servis edilecek garnitür olarak glisemik indeksi yüksek patates püresi veya pirinç pilavı yerine, glisemik indeksi düşük olan bulgur pilavı tercih edilmeli; pilav et suyu veya tavuk suyuyla pişirilmemelidir.

Yemeğin üstüne hemen tatlı yemeyin

Yılbaşı gecesinde tatlı türü olarak; ayva tatlısı, kabak tatlısı, sütlaç, kazandibi ve dondurma gibi hafif meyve tatlıları veya sütlü tatlılar tercih edilmelidir. Yemek ve içeceklerle alınan fazla kalorinin üzerine yenilen ağır tatlılar; tansiyon, kalp ve sindirim problemlerine yol açacaktır. Tatlı, yemekten en az 2 saat sonra tüketilmelidir.

Kuruyemiş tüketiminizi sınırlandırın

Kuruyemiş olarak leblebi ve kuru üzümü bol; fındık, fıstık, badem gibi yağ içeriği yüksek olan kuruyemişlerin az olduğu bir karışım tercih edilmelidir. Tüketirken miktarı kontrol edilmeli, fazla tüketimden kaçınılmalıdır. Alternatif olarak, az yağlı patlamış mısır da yenebilir.

Yeni yılın ilk günü yaklaşık 3 litre su tüketmeye gayret edin

Yılbaşının ertesi gününe egzersiz yaparak başlamak kişinin kendisini zinde hissetmenizi sağlayacaktır. Açık alanda yürüyüş yapmak, iyi bir seçenek olabilir. Ardından hafif, düşük kalorili bir kahvaltı ile metabolizmayı çalıştırmak mümkündür. Ayrıca gün boyunca 3-3,5 litre su içmeye gayret edilmelidir. Mideyi rahatlatmak için ertesi gün taze meyve ve sebze tüketimine de özen gösterilmelidir.

Memorial Ankara Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Emine Yüzbaşıoğlu
Memorial Ankara Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Emine Yüzbaşıoğlu

Yeni yıla dinç uyanmak için öneriler

923Yeni bir yıl, sağlıklı yaşama iyi bir başlangıç yapmak için en güzel fırsatlardan biri anlamına geliyor. Ancak kutlama yemeği için kurulan birbirinden ihtişamlı sofralar sağlığı bozabilirken, fazla kiloları da beraberinde getirebiliyor.Memorial Ataşehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Pınar Yetimoğlu, yeni seneye sağlıkla başlamak için beslenme önerilerinde bulundu.

2015 sizin için sağlıkla başlasın

Sağlıklı olmanın temelinde tükettiğiniz ve tüketmediğiniz gıdalar yatmaktadır. Beslenme biçiminizde neyi seçer ve tüketirseniz ona göre sonuçlarla karşılaşacağınızı unutmayın. Bunun için yeni yılın ilk sabahı itibariyle bu önerilere kulak verin. Sağlıklı olmadıktan sonra alacağınız diğer kararların hiçbirini uygulayamayacağınızı düşünün ve sağlıklı yaşama ilk adımı beslenme biçiminizi düzenleyerek atın.

“Nasıl olsa yılbaşında çok yerim” demeyin

Akşam nasıl olsa çok yerim düşüncesi ile uyandıysanız, gerçekten istemeseniz de çok yiyeceksiniz demektir. Yılbaşı gününün koşuşturması kahvaltınızı aksatmasın, mutlaka sıkı bir kahvaltı yapın. Yumurta, birkaç çeşit az yağlı peynirler, bol yeşillik, mutlaka kahvaltınızı tamamlayacak 1-2 dilim tam buğday ekmeği ve gün içerisinde size enerji sağlayacak 1-2 tatlı kaşığı fındık ya da fıstık ezmesi iyi bir başlangıç olacaktır.

Günün telaşı yüzünden ara öğününüzü aksatmayın

Günlük beslenme planımızda çok sık olmasa da mutlaka ara öğün yapılması gerekmektedir. Yılbaşı günü yine ekstra telaşlarımız bize yapmamız gereken öğünlerimizi aksatabilir. Sabah evden çıkmadan badem / ceviz / fındık + kuru meyve şeklinde öğünler hazırlayıp çantanıza atın. En güzel ara öğünlerden biri olan süt de 200 ml’lik kutu şekliyle çantanızda yer alabilir. Bu pratik öğünler, gün içerisinde çok acıkmalarınızı engelleyip, sizi akşama daha stressiz, daha tok hazırlayacaktır.

Yılbaşı akşamı yasak değil, dikkat önemli

Eğer programınız dışarıdaysa ve yemekliyse aperatiflerle başlayıp tatlıyla son bulan zengin menü ile karşı karşıya kalacaksınız demektir. Gece uzun olduğu için neredeyse her şeyin tadına bakılacaktır. Yılbaşı akşamı yasağınız olmamalı, ancak gerçekten önünüzdeki masaya hakim olmalısınız. Önce gözünüzle sizin için ne doğru, ne yanlış bunu seçmelisiniz. Sonra herkes gibi, tabağınıza önce uygun gördüklerinizi almalısınız.

Aşırı soslu yemeklerden uzak durun

Yılbaşı günü, en tehlikeli şeylerden biri de soslu yemek çeşitleridir. İçeriğini bilemediğimiz soslar, birçok sağlıklı yemeği bir anda çok kalorili hale getirebilir. Mümkün olduğu kadar sade haliyle hazırlanmış yemekleri veya aperatifleri seçin. Karbonhidratlara yılbaşı gecesi dikkat edin; ana yemeklerin yanında çok fazla püre, patates kızartması, pilav ve makarna tüketmeyin.

Yeni yıla sağlıklı girmenin yolları

Yeni yılın ilk sabahı itibariyle alacağınız basit önlemlerle yeni yılınızın sağlıkla başlamasını sağlayabilirsiniz:

1. Gün boyu bol su tüketin. Örneğin; 2 litre sürahinizi su ile doldurun, içerisine limon dilimleri, nane yaprakları, çubuk tarçın atarak alkolün etkisiyle oluşabilecek ödemleri atın.

2. Sabah hafif ama içeriği zengin kahvaltı yapın. Örneğin; Prebiyotik yoğurt içerisine yulaf ezmesi ve yaban mersini ekleyerek güzel bir kahvaltı kasesi hazırlayabilirsiniz.

3. Sabah ve akşam olmak üzere günde 2 defa 40-45 dakikalık yürüyüşler yapın.

4. Yılbaşı ertesinde öğünlerinizde mutlaka bol yeşillikli salatalar seçin.

5. Gün içerisinde tüketeceğiniz yeşil çay, mısır püskülü, kiraz sapı gibi bitki çayları da yorulmuş vücudunuza ve sindirim sisteminize iyi gelecektir.

6. Kafein alımınızı yeni yılın ilk gününde mümkün olduğu kadar sınırlandırın.

Memorial Ataşehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü'nden Dyt. Pınar Yetimoğlu
Memorial Ataşehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Pınar Yetimoğlu

 

 

Yılbaşı sofranız kutlamanızı zehir etmesin

yilbasi-hindisi(1)Yeni yıl kutlamalarının vazgeçilmezi, ihtişamlı yılbaşı sofraları ne yılbaşı gecenizi ne de ertesi günü çekilmez hale getirmesin. Yeditepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Uzman Diyetisyen Binnur Okan, yılbaşı sofrası ve alkol tüketimi ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Okan, 31 Aralık’ta ve hemen ertesi gün birkaç küçük püf noktasını hayata geçirerek, hem yılbaşı gecesinin hem de ertesi gün ve haftanın kurtarılabileceğinin altını çizdi. Okan’ın dikkat çektiği noktalar şu şekilde sıralanıyor:

· Kontrolün en kolay kaçtığı nokta alkol tüketimi oluyor. Alınan kaloriyi azaltmak adına besin tüketmeden alkol almak yapılacak en büyük hata olacaktır. Alkol doğrudan mideden emilir ve mide boş olduğunda hem normalden çok daha hızlı etkiler, hem de kan şekerinin ani düşmesi ile ağır hipoglisemi tablosu oluşturabilir, sizi hastanelik edebilir. En iyi ihtimalleyse de alkol alımı sonrası çok düşen kan şekeri nedeniyle normalde tüketeceğinizden çok daha fazla ve kontrolsüz besin tüketeceksiniz demektir. Alkol yemekle birlikte veya yemekten sonra makul miktarda tüketilmelidir. Bunlarla birlikte alkol ciddi bir diüretiktir, yani fazlaca idrar çıkışı ile vücudun su kaybetmesine neden olur. Bu nedenle tüketilen her kadehten sonra bir bardak su içmekte, gün boyu ve ertesi gün alkol gibi su kaybına neden olan çay, kahve, kola gibi kafein içerikli içecekleri tüketmemekte ve bol bol su (diğer sıvılar hariç) içmekte fayda var.

· Yine en sık yapılan hatalardan biriyse; normalden fazla miktarda veya daha yoğun içerikli bir akşam yemeği tüketmeyi planladığımızda, o günün ve hatta bir sonraki günün diğer öğünlerini kısıtlayarak denge kurmaya çalışmak. Oysa telafi yöntemimiz öğün atlamak veya vücudumuzu kıtlığa sokmak değil, egzersiz yapmak olmalı. Yılbaşı günü ve ertesi günü fazladan yapacağınız 1 saatlik yürüyüşler dengeyi kurmanıza yardımcı olacaktır.

· Yemekten 2-3 saat önce yapılan doğru bir ara öğün, yemeklerin cazibesine kapılarak kontrolü kaybetmenize engel olacaktır. Tam buğday/kepek ekmeği ile beyaz peynirli sandviç veya tost ile bir bardak süt veya ayran tüketmek, bunların yerine mutlaka süt veya yoğurtla birlikte tüketilecek bir porsiyon meyveye eklenen yulaf ezmesi veya kepekli grissini, kan şekerinizin düşmesine engel olarak yemekte kontrolsüz davranmanıza engel olacaktır. Hatta yemek saat daha da gecikecekse bu ara öğünleri 2-3 saatte bir tekrarlayabilirsiniz.

· Yılbaşı yemeği dışarıda yenilecekse çok dikkatli olunması gereken başka bir konu ise besin zehirlenmeleridir. Hele ki yılbaşı gibi çok sayıda konuğa yemek servisi yapılacaksa hazırlıklar çok önceden, bazen birkaç gün önceden başlar. Bu yoğunlukta uygun şekilde bekletilmemiş besinler kolaylıkla bozulabilir, salatalar ve sebzeler iyi yıkanamayabilir. Özellikle mayonezli salatalar, mezeler, et/tavuk/balık gibi hayvansal kaynaklı besinler ve krema içeren pasta-tatlılar bakterilerin çok daha fazla bulunup, çok hızlı üreyebildiği besinlerdir. Gebeler, emziren anneler, yaşlılar ve çocuklar daha fazla risk altındadır ve bu besinleri tüketirken ve restoran seçerken çok daha hassas olmalıdır.

Yeditepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Uzman Diyetisyen Binnur Okan
Yeditepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Uzman Diyetisyen Binnur Okan

Yılbaşı gecesi sağlığınıza zarar vermeden eğlenin

new-years-partiesYeni yıl akşamı hazırlanan sofraların beslenme alışkanlıkları ve diyet programlarından uzaklaştırabildiğini belirten TOBB ETÜ Hastanesi beslenme ve diyetetik bölümünden uzman diyetisyen Mehtap Ersin Bayrak, “Yılbaşı gecesi, ikramlar zenginleşir, yiyecek ve alkol çeşitliliği artar. Eğer yediklerinize-içtiklerinize dikkat etmezseniz yeni güne iyi başlamayabilirsiniz” dedi.

Yılbaşı gecesi sağlığınıza zarar vermeden eğlenin yazısının devamı

Bunları yerseniz çocuğunuz zeki olur!

Haber-Gorsel (2)Hamilelik döneminde doğru beslenme hem anne hem de bebeğin sağlığı için çok önemlidir. Anne adayının doğru bir beslenme programı uygulaması ve bazı özel besinleri tüketmesi bebeğin fiziksel gelişimine olumlu etki ettiği gibi kadar zeka düzeyinin yüksek olması için de gereklidir. Memorial Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Bilgi Gökcan, hamilelikte beslenme konusunda dikkat edilmesi gereken noktalar hakkında bilgi verdi.

Bebeklerin zeka gelişimi anne karnında başlamaktadır. Bunun için özellikle 1-3. aylar arasındaki dönemde beslenme oldukça önemlidir. Bebeğin sağlıklı fizyolojik ve zeka gelişimi için demir, folik asit, iyot, çinko, vitamin B, omega 3 ve 6 yağ asitleri gibi vitamin ve minerallerin gerekli besin kaynaklarından sağlanması gerekmektedir.

Kilo alımı en çok 16-24’üncü haftalar arasında olur

Gebelik süresince alınması gereken toplam kilo ortalama 12-15 kilo civarındadır. İlk aylar bulantı ve kusma ile geçtiği için genelde kilo verilebilir. 16. haftadan itibaren bu belirtiler kaybolmakta ve anne adayları bu zor geçen üç ayın acısını çıkarmak için adeta yemeklere saldırıya geçmektedir. Ve hızlı kilo alım süreci başlamaktadır. En fazla kilo alınan dönem sanılanın aksine son aylar değil 16-24 haftalar arasında olmaktadır. İdeal kilo alımı ilk 12 haftada gebelik öncesi kiloda sabit kalıp, takip eden aylarda ortalama 1.5 -2 kilo almaktır.

Geç saatlerde yemek yemek sindirim sorunlarına neden olur

Hamilelik sürecinde öğünler 3 ana ve 3 ara öğün olarak atlanmadan yapılmalıdır. Sabah kahvaltısı geç saatte yapıldığında tüm öğünler sarkacağından akşam geç saatlerde yemek yeme zorunluluğu olacaktır. Bu da sindirim sorunlarını ve aşırı kilo almayı beraberinde getirecektir. Saat 18.00’dan sonra ana öğün yemek tavsiye edilmez; ancak ara öğün tüketilebilir.

Yemekten 2 saat sonra taze meyvelerle ara öğün yapın

Kahvaltıda çok demli olmayan bir veya iki bardak çay veya bir bardak sütün yanında peynir, bir yumurta (veya sarısı), bir çay kaşığı bal veya reçel, 2-3 dilim kepekli ya da tam tahıllı ekmek, bol domates, salatalık, taze nane veya maydanoz, yeşil biber tüketilmelidir. Taze sıkılmış meyve suyu çok kalorili olduğu ve kan şekerini çok hızlı yükselttiği için önerilmemektedir. Meyveyi sıkılmamış haliyle tüketmek içerdiği lifler vasıtasıyla bağırsak hareketlerini de artıracağından kabızlığı önlemesiyle son derece faydalı olur. Meyve tane ile yemeklerden 2 saat sonra ara öğün olarak tüketilmelidir. Yemeklerden hemen sonra yenmemelidir; çünkü meyve şekeri olan fruktozu öncelikle kullanan vücut, yemekte tüketilen besinleri yağ olarak depolamak ister.

Ton balığından uzak durun, fındık fıstık ve ceviz tüketin

Öğle yemeklerinde mutlaka sebze tüketilmeli, makarna veya pilav yenilecekse ekmek asla yenilmemelidir. Et veya balık, ızgara veya fırında buğulama şeklinde tüketilmeli, yağda kızarmış olmamalıdır. Balık haftada en az bir tüketilmeli, eğer yenilemiyorsa fındık, fıstık, ceviz gibi omega 3 içeren kuruyemişler ara öğün olarak bir avuç olarak tüketilmelidir. Bu besinlerin hamilelik döneminde bebeğin zeka gelişimine önemli faydaları bulunmaktadır.

Konserve ton balığı derin deniz balığı olarak civa içeriği yüksek olduğundan önerilmez.

“İki canlısın iki kişilik yemelisin” baskılarına itibar etmeyin

Hamilelik döneminde katı ve sıvı gıdalar konusunda son derece dikkatli olunmalıdır. Gaz içeriği düşük, hafif ve sebze ağırlıklı gıdalar tercih edilmelidir. Yemekten sonra yenilen tatlıların yemekten 1 saat sonra tercihen az şekerli sütlü tatlılar olmasına dikkat edilmeli, yağlı, şerbetli, çikolatalı tatlılardan uzak durulmalıdır. Çikolata ve ürünleri kafein açısından zengin ve yoğun şeker içeriği bulunduğundan, aşırı tüketiminde anneden çıkıp bebeği besleyen damarlarda daralmaya yol açarak bebeğin beslenmesini bozmakta, kan şekerini hızlı yükselterek kan şekerinin hızlı oynamasına ve insülin salınımında denge bozukluğuna yol açmaktadır.

Yeterli su tüketimi idrar yolu enfeksiyonundan korur

Bol su tüketmek gebelikteki en faydalı eylemdir. Günde 10 bardak su içmek gebelikte artan idrar yolu enfeksiyon riskini aza indirger. Kilo alımını azaltır. Asitli, boyalı içeceklerden hamilelik sürecinde uzak durulmalıdır. Kahve, kafein içeriği yüksek olduğundan içimi haftada bir, iki fincanı geçmemelidir. Sade maden suyu ve bazı bitki çaylarını (ıhlamur, nane, kuşburnu, papatya, nane, limon) içmekte sakınca yoktur.

Temizliğine güvenmediğiniz yerlerde salata yememeye özen gösterin

Ev dışında restoranlarda salata, çiğ köfte, pişmemiş salam, sucuk, sosis, sakatat tüketilmesi kesinlikle önerilmemektedir. Anne adaylarının evlerinde olabildiğince günlük sütten yapılan yoğurtları, sirkeli suda bekletip iyi yıkanan sebzeleri, hijyenik koşullarda yaptığı yemekleri tüketmesi tavsiye edilmektedir.

Memorial Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Bilgi Gökcan
Memorial Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Bilgi Gökcan