Etiket arşivi: Prof. Dr. Nevzat Tarhan

Türkiye’nin ilk Farmakogenetik Kimlik Kartı!

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi’nde “bireye özgü ilaç tedavisi” bağlamında “farmakogenetik kimlik kartı” uygulaması başlatıldı. “Doğru ilaç, doğru doz, doğru süre” ilkesi ile uygulamaya alınan kart, kişi hangi hekime giderse gitsin hangi ilaçları daha güvenli ve etkin bir şekilde kullanabileceğine ilişkin hekimine yol gösterici oluyor.  Türkiye’nin ilk Farmakogenetik Kimlik Kartı! yazısının devamı

Doktor ve psikologlara hipnoz yapma yetkisi geldi

Avrupa Hipnoz Derneği’nin desteğiyle gerçekleştirilen ve alanında çok sayıda uzman ismin bir araya geldiği 9. Uluslararası Tıbbi Hipnoz Kongresinde tıbbın pek çok alanında kullanılan hipnoz yöntemleri konuşuluyor.

Doktor ve psikologlara hipnoz yapma yetkisi geldi yazısının devamı

Aklınızı kullanarak bağımlı olmayabilirsiniz

Zekânın “kişinin öğrenme gücü” olarak tanımlanabileceğini ve bu nedenle bağımlılığı öğrenme ve önlemede önemli rol oynadığını belirten psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Zekâ ve akıl farklı şeylerdir. “Zekâ +Tecrübe =Akıl” formülü burada geçerlidir. Zekâsını tecrübeleriyle doğru harmanlayıp kullanamayan ve sorun çözme yöntemi olarak alkol ve maddeyi gören pek çok üstün zekâlının yaratıcılığının yok olduğunu biliyoruz.” dedi.  Aklınızı kullanarak bağımlı olmayabilirsiniz yazısının devamı

@drnevzattarhan : Mobbingzedeler hata üzerine hata yapıyor!

Sistemli yapılan psikolojik saldırı olarak açıklanan mobbingin kişinin ruh halini olumsuz biçimde etkilediğini belirten Prof.Dr. Nevzat Tarhan, mobbingin uzun süre devam etmesi halinde kişide psikosomatik hastalıkların baş göstereceğini söyledi. Tarhan, mobbinge maruz kalanların iş yerinde hata üstüne hata yaptıklarına da dikkat çekti.  @drnevzattarhan : Mobbingzedeler hata üzerine hata yapıyor! yazısının devamı

Sanal dünya el sıkışmayı unutturdu

Teknolojik gelişmeler yüz yüze ilişkileri olumsuz etkiledi. Öyle ki birbirine dokunmayan, birbiriyle göz teması kurmayan ilişkiler ortaya çıktı. Tehlikeyi gören uzmanlar “Sosyal Engelli” kavramına dikkat çekiyor. “Sanal dünyada öyle bir dostluk oluştu ki el sıkışmaya hasret kaldık” diyen Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan amacı dışında kullanılan teknolojinin kişilerin günlük yaşam aktivitesini bozduğunu, eşiyle, çocuklarıyla ilgilenmeyen bireyleri ortaya çıkardığını kaydediyor.   Sanal dünya el sıkışmayı unutturdu yazısının devamı

Dünyadan ve Türkiye’den çarpıcı uyuşturucu istatistikleri

Üsküdar Üniversitesi’nde “Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü” kapsamında 26 Haziran 2015 günü düzenlenen toplantıda, son bir yıl içinde dünya genelinde yürütülen çalışmalara ilişkin üç rapor değerlendirildi. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin (UNODC) aynı gün kamuoyu ile paylaştığı 2015 raporunun yanı sıra, gerek Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu (INCB), gerekse Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi’nin (EMCDDA) Türkiye ile ilgili görüşleri yorumlandı.

Dünyadan ve Türkiye’den çarpıcı uyuşturucu istatistikleri yazısının devamı

Sigara bağımlılığından tedavi ile kurtulun

sigaraGün geçtikçe yaygınlaşan ve ciddi bir halk sağlığı sorunu olan sigara bağımlılığı ile mücadelede uzmanlar, tedavinin önemine ve gerekliliğine dikkat çekiyor. Psikiyatri uzmanı Prof.Dr. Nevzat Tarhan, “Nikotin bağımlılığı tedavisinde amaç, içilen sigaranın kesilmesi veya en azından azaltılması için kişiyi tedavide tutmak olmalıdır. Bunun için kişinin gün içinde tükettiği nikotin miktarı, eşlik eden psikiyatrik ve dâhili sorunların varlığı gibi birçok faktörün gözden geçirilmesi gerekir.” dedi. Sigara bağımlılığından tedavi ile kurtulun yazısının devamı

TANPA Türkiye ilk etkinliğini Kanada’da gerçekleştirdi

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Nevzat Tarhan
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Nevzat Tarhan

Türk Amerikan Nöropsikiyatri Derneği (TANPA) Türkiye Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, her yıl düzenlenen APA (American Psychiatric Association) kongreleri çerçevesinde Kanada’da TANPA Türkiye adına 19 Mayıs 2015 tarihinde bir resepsiyon gerçekleştirdi. Uzun yıllardır nöropsikiyatri alanında Türk ve Amerikalı klinisyenler tarafından bilimsel işbirlikleri kurmak ve geliştirmek adına faaliyet gösteren Türk Amerikan Nöropsikiyatri Derneği’nin Türkiye Temsilciliği Mart 2015’te Üsküdar Üniversitesi’ne verilmişti.  TANPA Türkiye ilk etkinliğini Kanada’da gerçekleştirdi yazısının devamı

“Cep telefonu perhizi” yapın

telefon phoneSon dönemlerde sanal ortamda daha fazla yer edinebilmek gibi toplumda bir kültür oluştuğuna dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, twitleri retweet edilmeyen ya da facebook’ta yeterince beğeni almayan kişilerin kendilerini kötü hissettiklerini söyledi. Sosyal medyada geçirilen sürenin eş ilişkilerini de olumsuz etkilediğinin altını çizen Prof.Dr. Tarhan telefonuyla yoğun vakit geçirenlere “cep telefonu perhizi” önerisinde bulundu.

Teknolojideki gelişmelerle birlikte bireylerin sosyal medyaya bağlı yaşam alanı her geçen gün genişliyor. Kişiler neredeyse 7 gün 24 saatini mobilden ya da tablet ve ya masaüstü bilgisayarlarından sanal ortama bağlı geçiriyor.

Fomo yaygınlaşıyor

Kişilerin uykusuz kalmasına, uyanır uyanmaz da hesaplarını kontrol etme ihtiyacı hissetmesine neden olan durumun popüler psikiyatride Fear of Missing Out (FOMO) yani gelişmeleri kaçırma korkusu olarak tanımlandığını ifade eden Üsküdar Üniversitesi Rektörü-Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu durumun giderek yaygınlaştığını söyledi.

Bireylerin bağımlılık derecesinde telefon kullanma davranışı gösterdiklerine dikkat çeken Prof.Dr. Tarhan, sosyal medya bağımlılığı şeklinde sosyalleşen insanların 5-10 yıl içinde özel bir hastalığa yakalanma ihtimallerinin çok yüksek olduğunu sözlerine ekledi.

Bu kişilerin beyninin herhangi bir uyuşturucu madde almadığı halde, sanki almış gibi haz duyarak bazı hormonlar salgıladığını belirten Prof.Dr. Tarhan, ödüllendirilme ihtiyacı ile sosyal medyada bu kişilerin çok uzun vakitler geçirdiğini söyledi. Bu kişilerin sanal ortamda yer almadığı zamanlarda kendilerini kötü hissettiklerinin altını çizen Prof.Dr. Tarhan, toplumda sanal âlemde daha fazla yer edinebilmek gibi bir kültürün de oluştuğunu dile getirdi.

Sanal ortama girmediğinde kendini kötü hissedenlerin sayısında ciddi artışlar olduğuna dikkat çeken Tarhan, twitter’da yazdıkları retweet edilmeyen veya Facebook’ta yeterince beğeni almayanların kendilerini onaylanmamış ve kabullenilmemiş hissettiklerini kaydetti.

“Cep telefonu perhizi yapın”

Bu alışkanlığını bırakmayı deneyenlerin olduğunu ancak birçoğunun başarılı olamadıklarını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, beyindeki ödül-ceza sisteminin bozulmasıyla ortaya çıkan durumun tedavi gerektirebildiğini de söyledi. Prof.Dr. Tarhan, sanal uyuşturucu olarak tanımladıkları telefon bağımlılığından kurtulmak için şu önerilerde bulundu:

“Tek ilgi alanları bilgisayar ve sanal ortam olmasın. Kendilerine başka ilgi alanları bulsunlar. Doğa yürüyüşü ve arkadaşlarla vakit geçirme gibi aktivitelere katılsınlar. Bilgisayar ve telefondan uzaklaşsınlar. Bu durumun eşler arasında da olumsuz sonuçlara neden olabiliyor. Bir iki saatliğine de olsa telefonlarını rafa kaldırsınlar. Birbirleriyle sohbet etsinler. Cep telefonu perhizi yapsınlar.”

Hangi tip hastasınız biliyor musunuz?

hasta grip soğukSağlık çalışanlarına yönelik şiddetin empati ve iletişim becerileriyle aşılabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Sağlık çalışanlarının risk yönetimini bilmesi gerekir. Hekim güler yüzlü olmalı. Güler yüzü esirgemek birçok olumsuzluğu getirir. Hastayı değersizleştirici yaklaşımların şiddet olarak geri döndüğünü görüyoruz” dedi.
Hangi tip hastasınız biliyor musunuz? yazısının devamı

Tembellik yaşlanmayı hızlandırıyor!

tembel tembellikYaşlılık, canlı-cansız bütün varlıkların değişmez kaderi. İnsanlık için ise kolay olmayan bir dönem. Ancak bu dönemi sağlıklı bir ruh haliyle geçirmek mümkün! Bunun için doğru bilinen yanlışlardan uzak durmak gerekiyor. Yaşlıların en önemli sorununun yalnızlık olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, biyolojik kimi beceriler azalsa da yaşlılarda bilgeliğin arttığını söyledi. Tembelliğin yaşlanma sürecini hızlandırdığına dikkat çeken Tarhan, emeklilik sonrası üretken olmayı beceren insanların daha geç yaşlandıklarını söyledi.

Yaşlanmanın canlı-cansız bütün varlıkların değişmez kaderi olduğunu söyleyen Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, insanda doğumla birlikte beyin hücrelerinde de yaşlanma başladığını, bunun da kişide bazı psikolojik yetilerin azalması ya da artması olarak hayatına yansıdığını söyledi.

Psikolojik yapımız da yaşlanıyor!

Prof. Dr. Tarhan şöyle konuştu: “Yaşlanan insanın saçları beyazlar, cildi kırışır ve beli bükülürken, psikolojik yapısında da değişiklikler olur. Zeka parlaklığı azalır, yeni şeyler öğrenmek zorlaşır, hafıza zayıflar, girişim ruhu ve ataklığı geriler. Ancak buna karşın, bilgelik ve ağırbaşlılık belirginleşir. Mantıklı ve doğru düşünme daha sağlıklıdır. Muhakeme güçlüdür; yargılara daha kolay varılır. Bilgi birikimi, tecrübe, olgun kişilikle birleşirse mutlu ihtiyarlar ortaya çıkar. Daha tutarlı, hoşgörülü ve sabırlı olurlar.”

Eskiyi biriktirme hastalığı ve yeniden korkma

Yaşlanma psikolojisiyle bazı davranışların da görülmeye başlandığını belirten Prof. Dr. Tarhan, bazı yaşlıların sürekli eski hatıralarını anlatıp bir gün önceki olayı hatırlamakta zorluk çekebildiklerini söyleyerek şöyle devam etti:

“Savaş ve askerlik hatıraları bitmez. O gün, evine gelen misafiri unutur ama 50 yıl önceyi bütün ayrıntılarıyla anlatır. Eski alışkanlıklarını değiştirmekten çok rahatsız olurlar. Sigara izmaritlerini biriktirmeye varan “biriktirme hastalığı” na tutulabilirler. Yeni şeylere karşı tepki bazen “fobi” derecesine çıkar, yeni ayakkabı-elbise bile istemezler. Yaşama tutkusu, yaşlandıkça daha çok artmaktadır. Bazı yaşlılarda mal-mülk, şöhret ve makam tutkusu çok alevlenir. Yaşlının en önemli psikososyal sorunu ise yalnızlıktır. Çok lüks bir huzurevine veya hastaneye bırakıldığında yalnızlık duygusuna kapılmışsa ani bir çöküş ve ölüm yaşayabilir. Yaşlı kendini ölüme daha yakın hissetmektedir. Ölüme yaklaşmanın şuurunda olan bir ihtiyarı rahatlatan tek şey, sağlam bir hayat felsefesidir. Ölümü bir son, bir yok oluş olarak gören yaşlı bir insanı teselli etmenin bir imkânı yoktur. Bu noktada mutlu bir ihtiyar ancak ölümü bir terhis tezkeresi, ebedi aleme giden bir yol olarak görendir. Yoksa yaşlı insanın sırasını bekleyen bir idam mahkûmundan farkı kalmaz.

Treni kaçırma duygusuyla 40 yıllık eşini boşayıp genç ile evlenebilir!

Yaşlanma ile bazı kişilerde bulunan kötü huyların daha da artabildiğini belirten Prof. Dr. Tarhan, cimrilerin daha cimri, geçimsizlerin daha geçimsiz, kavgacıların da daha huysuz ve kavgacı olabileceğini söyledi. Prof.Dr. Tarhan şöyle dedi:

“Bazı yaşlılar, hareketlerinde aşırılığa kapılıp, kendilerini ve çevrelerini zora sokan davranışlar sergileyebilirler. Mesela, cinsel fantezilere kapılıp, kırk yıllık eşini terk edip, torunu yaşındakilerle evlenen yaşlılar vardır.

Tembellik yaşlanma sürecini hızlandırıyor!

Yaşlılar yardıma muhtaç ve acınacak durumdadırlar algısı var. Oysa yaşlıların kazanımları daha çoktur. Yaşlılık hayatın mutsuz dönemidir sanılıyor. Yaşlılığın problemli bir hayat dönemi olduğu doğru. Aslında pek çok problemin kaynağı da bu gerçeği olgun bir şekilde kabullenmemekten doğmaktadır. Ama bu demek değildir ki, yaşlılık hayatın en mutsuz dönemidir ve yaşlı insan asla mutlu olamaz. Gerçekçi hayat felsefesine sahip olan insan en ufak şeylerden mutlu olabilir. Emekli olduktan sonra üretken olmayı beceren insanlar daha geç yaşlanmaktadırlar. Emekliliği felaket olarak değerlendiren insanların sağlıkları, emeklilik sonrasında süratle bozulmaktadır. İnsanoğlu eli tutup, şuuru yerinde olup ayakta durduğu sürece çalışmalıdır. Tembellik yaşlanma sürecini hızlandırır”

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Nevzat Tarhan
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Nevzat Tarhan

Modern toplumun en büyük sorunu mutsuzluk!

etats-unis-10-problemes-que-tu-auras-si-tuKişilerin mutlu olmasının iki temel koşulu olduğunu belirten psikiyatrist Prof.Dr. Nevzat Tarhan, “Birinci adım, kişinin kendini tanıması, duygularını fark edip yönlendirmesi ve bunlar yardımıyla harekete geçmesidir. İkincisi, diğer insanlarla iletişim kurması ve böylelikle karşı tarafın duygularını fark etmesidir. Mutluluğu yakalamak doğru iletişime bağlıdır.” dedi.

Modern toplumun en büyük sorunu mutsuzluk! yazısının devamı

Ani zenginlik travmaya neden olabilir!

Milli Piyango’nun 50 milyon TL’lik yılbaşı ikramiyesi hayalleri süslüyor. para dolar Peki kişiler piyango gibi şans oyunlarından neden zevk alır? Bu durumun beynin ödül ve ceza sistemiyle bağlantısı olduğunu belirten uzmanlar, ‘İnsan beyninde ödül ve cezayı en çok harekete geçiren şey beklenmeyen ödüllerdir. Öyle ki beklenmeyen ödüllerin gelmesi kişiye müthiş keyif veriyor. Bunu beklemek de aynı zevki veriyor. Orgazm olmuş gibi zevk uyandırıyor insanda. Çıkmasa dahi çıkacak ihtimali kişiyi geçici de olsa mutlu ediyor.’ diyorlar.

Milli Piyango’da büyük ikramiyeyi kazanma ihtimali normal çekilişlerde 600 binde bir olurken, bu oran yılbaşı çekilişinde 10 milyonda bir olarak hesaplanıyor. Bu düşük ihtimal bile milyoner olma hayallerinin önüne geçemiyor. Peki kazanma ihtimali bu kadar düşükken kişi hangi psikolojiyle bilet alır? Kişi her bilet aldığında bana çıkacak hissini neden taşır?

Bilet değil, haz duygusu satın alınıyor

Üsküdar Üniversitesi Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şans oyunlarına yönelik merakımızın beynimizdeki ödül ve ceza sisteminin çalışmasıyla yakın ilişkili olduğunu söyledi. Prof. Dr. Tarhan, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bu yönde yapılmış araştırmalar var. Bir milyonda ya da 10 milyonda bir çıkma ihtimaline karşı vatandaşlar bilet alır ve o heyecanı yaşar. Bunun beyindeki ödül ve ceza sisteminin çalışmasıyla yakından ilişkisi var. İnsan beyninde ödül ve cezayı en çok harekete geçiren şey beklenmeyen ödüllerdir. Öyle ki beklenmeyen ödüllerin gelmesi kişiye müthiş keyif veriyor. Bunu beklemek de aynı zevki veriyor. Orgazm olmuş gibi zevk uyandırıyor insanda. Çıkmasa dahi çıkacak ihtimali kişiyi geçici de olsa mutlu ediyor. Para bilete değil haz duygusuna veriliyor. Bir bakıma kumarın nörobiyolojisi olarak bilinen bir mekanizma bu…

‘Bana çıkacak’ hissi zevk veriyor

Bir şey çok arzulandığında o kişide reailete körlüğü oluşuyor. Kişi çıkmama ihtimalini görmüyor ve çıkma ihtimaline odaklanıyor. Çıkacağına inanıyor. Örneğin yapılan araştırmalar gösterdi ki bir kişi yemek yemeyi seyreder ve hayal ederse, beynin yemek yerken aktif hale gelen bölgesinin çalıştığı ve kişiye aynı zevki verdiği ortaya çıkar. Piyango biletleri de öyle. Çıkacak duygusuyla kişi çıkmış zevkini yaşayabiliyor.

Beyin yanıltılıyor!

Bunu tiyatrocular iyi bilir. Yaşadığı rolü hissederse onu en iyi şekilde yansıtır, ifadesi o derece iyi olur. Tiyatroda oyun eğitiminde bu uygulanıyor. Rolle ilgili duygu çalışması yapılıyor. Piyangoda da benzer durum oluşuyor, para çıkmış gibi bir haz veriyor, bu lezzet ise kişide bağımlılık yapıyor. Öyle ki sanal ve gerçek olmamasının verdiği acı ise büyük oluyor. Beyine bir bakıma rüşvet veriyor kişi. Beyni yanıltılıyor. Zevk tuzağı olarak düşünülecek uygulamalar bunlar.

Avutma psikolojisi

Kişi negatif duygularını gidermek için bu girişimde bulunuyor. Gerçek hayatta başaramadığını hayaliyle yapıyor, kendini avutuyor. Avutma psikolojisi gerçeklerden kaçma psikolojisi bir anlamda. Emek ve çile yolundan ziyade kişi kolaycılığı seçiyor bu insanın doğasında olan bir durum. Biyolojik eğilim söz konusu. Geçerli olmayan bir yöntem.

Çok para travmaya neden oluyor!

Şans oyunlarında ikramiye kazananları konu alan araştırmalar var. Gözlemlerde kişilerin kurulu düzenlerinin bozulduğu, yaşamlarının kötüye gittiği ve evliliklerinin bozulduğu ortaya çıktı. Öyle ki eski günleri arar hale geldikleri gözlemlendi. Bu parayı sağlıklı yatırıma dönüştürebilen çok az. Bir anlamda kişi çok parayla travma yaşıyor. Zihinsel ve duygusal olarak parayı kullanamadığı için ruhsal sorunlar yaşıyor. Zamana bıraktığı ve yaşayamadığı birçok hazzı bir anda yaşamaya kalkıyor böylece de kişinin zevk ve ödül dinamiği bozuluyor. Fiziksel sorunlar baş gösteriyor.”

prof. dr. nevzat tarhan